Moskova Dostluk Antlaşması
Moskova Dostluk Antlaşması (16 Mart 1921)
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Anadolu’daki faaliyetlerine başladıkları günlerden itibaren çok hassas oldukları hususlardan biri, B.M.M. ile Sovyetler Birliği arasında karşılıklı menfaatlere dayalı bir ilişki kurarak, Batılı devletlere karşı bu devletin yardımını sağlayabilmekti. Bolşeviklerin idareyi ele aldığı Sovyetler Birliği de, Anadolu’da batılı emperyalistlere karşı Mustafa Kemal’in öncülüğünde başlayan direniş faaliyetlerini ilgiyle takip ediyordu.
B.M.M. açıldıktan üç gün sonra 26 Nisan 1920’de Mustafa Kemal Meclis Reisi sıfatıyla Lenin’e gönderdiği mektupta Ankara Hükümeti’nin Misak-ı Milli’ye dayalı politikasını bildiriyor, bu mektubuna 3 Haziran’da Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Çiçerin’den cevap alıyordu.
B.M.M. Hükümeti; daha Sovyet Hükümeti’nin Mustafa Kemal’in mektubunun cevabını beklemeden, bu devletle diplomatik temas kurmak ve yardımını temin etmek maksadıyla Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey’i 11 Mayıs’ta Moskova’ya göndererek, Sovyetlerle bir dostluk antlaşması yapıp, bu devletten, silah ve para yardımı temin etmeye çalıştı. Ancak Moskova’ya giden bu Türk heyeti Sovyet hükümetinin Ermenileri koruyan bir tavır takınması ve onlar lehine toprak talep etmesi sebebiyle bu amaçları gerçekleştiremedi.
Sovyetler Birliği menfaati icabı o günlerde bir anlaşma imzalamamıştı. Ama Türkiye’ye özel bir önem veriyordu. Bu nedenle Türk-Sovyet münasebetleri Millî Mücadele yıllan boyunca zaman zaman çıkan pürüzlere rağmen hep iyi istikamette seyretmiştir. Böyle bir politikadan B.M.M. hükümetinin beklentilerini belirtmiştik. Sovyetler Birliği de kendi namı hesabına böyle bir münasebetten büyük çıkarlar umuyordu. Her şeyden önce kurduracağı güdümlü devletlerle İngiltere’nin burnunun dibine kadar sokulması, ayrıca kendisi için hayati ehemmiyete haiz boğazların İtilaf Devletleri’nin denetiminde olması hiç işine gelmiyordu. Ayrıca Bolşevikler dünya kamuoyu önüne “emperyalizmle savaş, dünya proleter ihtilali ve kominizmin dünya nizamı haline getirilmesi” gibi büyük iddialarla çıkmışlardı. İfadelerine göre “Komünist İnkılap” proleter ihtilali sonunda gerçekleşecekti. Sözü edilen proleter tabakayı, bünyesinde sanayi inkılabını gerçekleştirmiş Avrupa ülkelerinde bulmak mümkündü. Oysa sanayi inkılabını gerçekleştirememiş, çoğu sömürge durumundaki islam dünyasında, Komünist inkılap için Mustafa Kemal’in Avrupa emperyalizmine karşı başlattığı mücadele, Sovyet devlet adamlarına göre İslam dünyası için iyi bir örnek teşkil edebilirdi. Tabi Mustafa Kemal bu mücadelesinde sadece Sovyetlerin yardımıyla müsbet sonuca ulaşırsa ve Türkiye’de bir Komünist idare kurulabilirse, Bolşevikler çok yönlü kazançlar elde etmiş olacaklardı. İşte bu nedenlerle Sovyetler Birliği de Türkiye’den vazgeçemiyordu.
Bolşevikler bu sırada emperyalistlikle suçladıkları İngilizler’le bir ticaret anlaşması yapmaya çalışıyordu. Bu sebeple Türkiye ile bir ittifak antlaşması değil de dostluk antlaşması yapmayı tercih ettiler. Çünkü Anadolu’daki Kuvayi Milliye’yi desteklemeyi taahhüt ettikleri bir ittifak anlaşması imzalamaları, Sovyetler’in İngiltere’yle yapacakları ticaret anlaşmasını imkansız hale getirebilirdi.
İki tarafı karşılıklı olarak bağlayan istekler Ali Fuat Paşa başkanlığındaki ikinci Türk heyetinin 19 Şubat 1921’de Moskova’ya varışından sonra, 26 Şubat 1921’de başlayan müzakereler sonunda, 16 Mart 1921’de Moskova Dostluk Antlaşması imzalandı.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.