1. Dünya Savaşı’nda Ermeni Sorunu ve Tehcir Yasası

19 Mart 2014 tarihinde tarafından eklendi.

1. DÜNYA SAVAŞI’NDA ERMENİ SORUNU

Ermeniler, Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na girmesini menfaatleri gereği istiyorlardı.
Çünkü Ruslarla birlik olup Türk milletine saldıracaklardı.
Nitekim Ermeniler bunu yapmış ve Ruslarla birlikte hareket etmişlerdi.

NOT : Ermeniler, Osmanlı Devleti’ne karşı giderek teşkilatlanıyordu. Ermeniler tarafından köylere kadar gönderilen ve Ararat Gazetesi’nde yayınlanan talimatta şunlar isteniyordu;

Kim olursa olsun her Ermeni asli ihtiyaçlarından bazılarını satmak suretiyle silahlanmalıdır.
Seferberlik için çağrılan Ermeniler bu emre uymayacaklardır.
Silah altına alınan Ermeniler bir yolunu bulup firar edecek ve Ermeni çetelerine dahil olacaklar.
Rus ordusu sınırı geçince Ermeniler bunlara katılıp Osmanlı ordusuna saldıracaklardır.
Osmanlı’nın ikmal yolları ve telgraf hatları kesilecektir.
Cephe gerisinde, iki yaşına kadar olan bütün Müslümanları gördükleri yerde katledeceklerdir.
Müslüman halkın yiyecek, mal ve mülkü yakılıp, ele geçirilecekti.
Terk edecekleri ev, hububat, kilise ve hayır kurumlarını yakıp Müslümanları bunların suçlusu olarak ilan edeceklerdir.
Resmi daireler kundaklanacak, Osmanlı zaptiye ve jandarmaları pusuya düşürülecektir.
Cepheden yaralı dönen Osmanlı askerleri öldürülecektir.
Şehir, kasaba ve köylerde ihtilaller çıkartılacaktır.
Müslüman halkın ve askerlerin moralleri bozulacak ve göçe mecbur tutulacaklardır.
Bütün Ermeniler silahlandırılacaktır.
İtilaf devletleri hesabına casusluk yapacaklardır.
Ermenilerin yaptıkları isyan, ihtilal ve katliamın faturasını Müslümanlara çıkararak, bunu iç ve dış kamuoyunda neşredeceklerdir.

Ermeniler bu genelgeye harfiyen uymuşlar ve Türk halkına büyük zarar vermişlerdir.

Ermeni katliamı o derece ileri boyutlara çıkmıştı ki bazı yerler Türkler tarafından boşaltılmıştır. (özellikle Van)
Ermeniler sadece Rusya tarafından değil İngiltere ve Fransa tarafından da destekleniyordu. Bağımsız bir Ermeni devleti kurulursa Osmanlı Devleti içten yıpratılmış olurdu.

24 NİSAN 1915

Osmanlı Dahiliye Nezareti 24 Nisan 1915’te bir genelge yayınlayarak Ermeni komitelerinin kapatılmasını, belgelerine el konulmasını ve elebaşlarının tutuklanmasını istemiştir. Bu çerçevede İstanbul’da 2345 kişi tutuklanmıştır. Ermeniler bu olaylardan dolayı bu günü “soykırım yıl dönümü” olarak kabul etmişlerdir.

Ermeni Sorunu ve Tehcir Yasası

 

TEHCİR KANUNU:

27 Mayıs 1915 tarihinde yayınlanmıştır. Kanuna göre isyan hareketlerine karışan Ermeniler savaş alanı olan bölgelerden alınıp daha güvenli yerlere (Güneydoğu Anadolu’nun güneyi ve Kuzey Suriye) göçe tâbi tutulmuşlardır. Amaç Türk ve Ermeni halkının can güvenliğini sağlamaktır.

NOT :

1912 nüfus sayımına göre Osmanlı topraklarında 1.300.000 Ermeni vardır. Göçe tâbi tutulan sayı ise 702 bin 900’dür. Tehcir 24 Ekim 1916’da durdurulmuştur.

TEHCİR KANUNU’NUN MADDELERİ

Madde 1: Sefer zamanında ordu, kolordu ve tümen komutanları ve bunların vekilleri ve bağımsız bölge komutanları, halk tarafından herhangi bir şekilde hükümet emirlerine, yurt savunmasına, mevcut düzene ve güvenlik işlerine karşı durum alan ve silahla saldıran ve direnenleri görürlerse hemen askeri kuvvetlerle karşı koyacaklardır, saldırı ve direnmeyi kökünden yok etmekle yetkili ve yükümlüdür.
Madde 2: Ordu ve bağımsız kolordu ve tümen komutanları, askeri nedenlere dayanan, casusluk ve hainliklerini hissettikleri bölge halkını, tek tek veya toplu olarak memleketin diğer bölgelerine gönderilebilirler ve oralarda oturtabilirler.
Madde 3: Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren geçerlidir.

Göç ettirme sırasında Osmanlı Devleti işi oluruna bırakmadı. Savaş içinde olmasına rağmen her türlü önlemi aldı. Bu amaçla Dahiliye Nezareti 1915’te çeşitli defalar, savaş durumu ve olağanüstü politik zorluklar nedeniyle başka bölgelere gönderilen Ermenilerin barınmaları, yedirilip içirilmeleri ile ilgili konuları kapsayan, yönetmelikler yayınlandı. Bu yönetmeliklerle devletin aldığı koruyucu tedbirler özetle şunlardır:

1. Yerleri değiştirilen Ermenilerin her türlü vergileri ertelenmiştir.
2. Ermenilerin diledikleri eşyalarını beraberinde götürmelerine izin verilmiş, gayrimenkullerinin de ucuza satılmaması için tedbir alınmıştır.
3. Tehcire tabi tutulan Ermenilerin yol boyunca her türlü ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli memurlar tayin edilmiştir.
4. Gerek sevk merkezlerinde ve gerekse sevk sırasında göçmenlere saldırılmaması için gerekli tedbirler alınmış, saldıranlar ise hemen yargılanıp Divanıharbe gönderilmiştir.
5. Yerleştirilecekleri yerlerde tarım arazilerinin verimli olması ve suyun bulunması istenmiş, can ve mal güvenlikleri için karakolların kurulması sağlanmıştır.
6. Katolik ve Protestan Ermenilerin yerleri değiştirilmemiştir.
7. Ermeni milletvekillerinin, Türk ordusundaki Ermeni askerlerin, subayların ve askeri doktorların aileleri nakledilmemiştir.
8. Yaşlılar, güçsüzler, körler, dul ve yetimler tehcire tabi tutulmamıştır.
9. Bütün bu ilkelerin uygulanmasında sırasıyla kaymakam, mutasarrıf ve valiler sorumlu tutulmuşlardır.

ERMENİ SORUNUNUN SONA ERMESİ

Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan cesaret alan (özellikle 24. madde ile doğuda bir Ermeni devletinden bahsediliyordu) Ermeniler topraklarımızı işgal etmeye heveslendiler.
TBMM açıldıktan sonra Doğu Cephesi Komutanlığı’na getirilen Kâzım Karabekir, Ermenileri mağlup etmiştir.
Barış isteyen Ermenilerle Gümrü Antlaşması imzalanmış ve Ermeniler topraklarımızda hak iddia etmekten vazgeçmişlerdir.

BİR GARİP ÖRGÜT : ASALA

Türkiye’nin bölgede büyük bir güç olmasını istemeyen komşularımız ve Avrupalılar, 1965 yılında Ermeni meselesini yeniden gündeme getirmişlerdir.
Fransa ve ABD’de adı Ermeni diasporası olan bazı örgütler propaganda yapmaya başladılar.
Dört T adı verilen bir planı uygulamaya koydular.
Dört T kısaca “Tanıtım, Tanınma, Tazminat ve Toprak” manalarına geliyordu.
Bu amaçları gerçekleştirmek için 20 Ocak 1975’te ASALA terör örgütünü kurdular.
Silahlı bir örgüt olan Asala’nın amacı Doğu Anadolu topraklarını Ermenistan’a katmaktı.
Asala, özellikle diplomatlarımıza yönelik suikastler düzenleyerek birçok elçimizi şehit etmiştir.
Asala örgütü 1984 yılında ise PKK terör örgütü ile iş birliği yapmıştır.

NOT :

Ermeni iddialarına karşı Türkiye ise 2001 yılında Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Koordinasyon Kurulu’nu kurdu. Bu doğrultuda YÖK ise Türk – Ermeni İlişkileri Milli Komitesi’ni kurdu.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.