Yeni Krallık (18-20.Sülaleler)(MÖ 1550-1070)

20 Temmuz 2014 tarihinde tarafından eklendi.

Yeni Krallık Dönemi, 18. Sülale’nin ilk kralı I. Ahmose’nin Hiksosları yenip Mısır’da siyasal birliği tekrar kurmasıyla başlar. Yeni Krallık Dönemi firavunları savaşçıydılar pek çok ülkeyi fethederek büyük bir imparatorluk kurdular. Ahmose, ülke birliğini sağlamanın yanında güçlü bir ekonomi de oluşturmuştur. Ülkesinin sınırları güneyde İkinci Çağlayan’dan kuzeyde Filistin yakınlarına kadar genişletmiştir. Teb şehri, yönetim merkezi ve vezirin görev yaptığı yer olması yanında Amon’un kült merkezi olarak ülkenin dinsel başkenti olma özelliğini de taşımaktadır.

Orta Krallık  Dönemi’nde büyük sorunlara yol açan eyalet yöneticileri kurumunu yeniden oluşturmayan kral, Özerk Nubya’yı genel bir valinin yönetimine vermiştir. Ahmose, Abidos’a kendisi ve ailesi için büyük mezar ve kült kompleksleri yaptırır. Ahmose daha sonraki Ramsesler döneminde tanrı olarak saygı görmüştür.Ahmose’nin oğlu I. Amenofis (MÖ 1525-1504) Mısır’ın etkisini güneyde Aşağı Nubya’ya İkinci Çağlayan’ın güneyine kadar uzatmış ve buranın idaresini genel vali Turi’ye vermiştir.

18. ve 20. sülaleler döneminde Teb’deki nekropolün kurucusu olarak kabul edilen I. Amenofis annesi Ahmose Nofretari ile birlikte Deir el-Medine halkı tarafından saygı görmüş ve Teb Nekropolü’nün koruyucu tanrısı sayılmışlardır.I. Tutmosis (MÖ 1504-1492), MÖ 1500lerde kuzeye doğru sefer yapıp Filistin şehirlerini ele geçirmiş, Suriye’deki Mitanni Devleti’ni mağlup ederek ülkesinin sınırlarını kuzeyde Fırat Nehri’ne, güneyde ise Dördüncü Çağlayan’a kadar genişletmiştir. Böylelikle Yukarı Nubya yani Kuş Bölgesi bir imparatorluk haline gelen Mısır’ın yeni eyaleti olmuş ve Aşağı Nubya gibi genel vali Turi’nin idaresine verilmiştir.

Nubya bir sömürge olarak idare edilmektedir ve genel vali Mısır kralına karşı sorumludur. I. Tutmosis’in çizdiği güney sınır daha sonraki dönemlerde değişmemiştir. Bu dönemde Karnak Tapınağı’nda ek inşaatlar (2 pilon, sütunlu salon ve 2 dikilitaş) yapılır. Ayrıca yine I. Tutmosis, içinde gizli kaya mezarları bulunan Krallar Vadisi’ni Yeni Krallığın mezarlığı haline getirmiştir. Memfis askeri karargâh olmuştur. Ticaret ve Nubya altınları sayesinde Mısır’ın zenginliği artmıştır.

I. Tutmosis’in yerine geçen II. Tutmosis (MÖ 1492-1479) Nubya ve Filistin’e askeri seferler yapmış, Karnak Tapınağı’nda inşa faaliyetlerinde bulunmuştur. II. Tutmosis öldüğünde I. Tutmosis’in kızı ve firavun II. Tutmosis’in kraliçesi olan Hat-şepsut’un oğlu yoktu. Üvey oğlu III. Tutmosis (MÖ 1479-1425) tahta çıktığında çok küçük olduğu için, ülkeyi kral naibi/ taht ortağı olarak üvey annesi Hatşepsut yönetmiştir. Hatşepsut III. Tutmosis reşit olduğunda naipliği bırakmamıştır. MÖ 1473’te, babası I. Tutmosis’in gerçek vârisi olduğunu iddia ederek, tanrıların isteğiyle kral olduğunu ilan etmiş ve yönetimi ele geçirmiştir.

Hatşepsut’un (MÖ 1473-1458) ve III. Tutmosis’in krallıklarının meşruiyetini Amon’un bir kehanetine bağlaması Amon rahiplerinin siyasal güçlerinin arttığını göstermektedir. III. Tutmosis yetkileri elinden alınmasına rağmen Hatşepsut’un yanında tahtı paylaşmaya devam etmiştir. Hatşepsut zamanında Mısır başarılı ve istikrarlı bir dönem yaşamış ve çok güçlenmiştir. Kadın firavun Somali kıyısındaki Punt’a bir ticaret seferi yapar. Deir el- Bahri’de yaptırdığı ölüler tapınağı, dönemin en önemli yapılarından biridir. Tapınağı Amon, Ra-Haranti, Anubis ve Hathor adlı tanrılara adamıştır. Kendini Amon’un kızı olarak görmüş ve Amon’un Karnak Tapınağı’nı genişletmiştir. Mısır’ın birçok yerinde ve Nubya’da tapınaklar inşa ettirmiştir.
Hatşepsut’un ölümüyle yerine III. Tutmosis yeniden tahta geçtiğinde (MÖ 1458-1425) üvey annesinin heykellerini parçalatmış, kabartmalardan tasvirlerini, anıtlar ve dikilitaşlar üzerine hiyeroglişe yazılmış olan adını sildirtmiştir. Daha önce I. Tutmosis tarafından mağlup edilen Suriye’deki Mitanni Krallığı Mısır’a meydan okuyor ve Mısır egemenliğinden kurtulmak istiyordu. III. Tutmosis Filistin ve Suriye üzerine en az 17 sefer düzenledi. Fırat’a kadar Suriye ve Filistin’i ele geçirdi.

Firavun kazandığı zaferi Karnak’taki Amon Tapınağı’nın duvarlarına yazdırdı. Nubya üzerinde de egemenliğini kabul ettirdi ve başkent Napata’yı ele geçirdi. Güney sınırını Dördüncü Çağlayan’a kadar uzattı.III. Tutmosis krallığının son yıllarında oğlu II. Amenofis’i taht ortağı yaptı. II. Amenofis (I.Ö. 1427-1401) kendini savaşçı ve müthiş bir sporcu olarak tanıtmıştır. Suriye’ye seferler gerçekleştirdi. Bu dönemde Mitanni Krallığı gücünün doruğundaydı. IV. Tutmosis’in (MÖ 1401-1391) saltanatı döneminde Mitanni Krallığı Anadolu’da Hititlerin güçlenmesinden çekindiği için Mısır ile barış yaptı. IV. Tutmosis bir Mitanni prensesi ile evlendi.

Daha sonra başa geçen III. Amenofis de (MÖ 1391-1353) birden fazla Mitanni prensesi ile evlendi ve barış güçlendirildi. Bu dönemde Babil Akkadçası diplomasi dili olarak kullanılmaya başladı.III. Amenofis’in oğlu IV. Amenofis (MÖ 1352-1335), MÖ 1350lerde Mısır’ın geleneksel tanrıları yerine Güneş (Aton) monoteizmini (tektanrıcılık) yerleştirerek dinde reform yapmak istemiştir. Karısı ünlü kraliçe Nefertiti de firavuna bu konuda yardım etmiştir. Bu kült bir güneşe tapma kültüydü. Taptığı güneş tanrısını ışınlı güneş diski şeklinde tasvir ettirmiştir. Ona göre güneş, ışınlarıyla tüm varlıkları korur ve onlara yaşam verirdi.

Artık ülke tanrısı Amon’un yerini ışınlı güneş (Aton) almıştır. Aton için Teb kentinde ilk tapınak yapıldı. Başkent Orta Mısır’da Memfis ile Teb arasında yeni kurulan Akhetaton (ufuktaki Aton) (bugünkü el-Amarna) kentine taşındı. Burada yapılan Aton Tapınağı’nın üzeri, diğer Mısır tapınaklarının aksine gökyüzüne doğru açık bırakılmıştı. Tahminen krallığının beşinci yılında Amenofis (Amon bağışlayıcıdır) olan ismini “Aton’un hizmetkârı/Aton’u memnun eden” anlamına gelen Ekhnaton olarak değiştirmiştir. Ekhnaton’la ilgili resimler ve kabartmalarda firavun genellikle doğrudan doğruya ışınlarını saçan güneşin altında gösterilmiştir.

IV. Amenofis’in güneşi tek tanrı olarak kabul ettirmek istemesi rahiplerin tepkisini çekti ve ülke karışıklığa sürüklendi. Diğer tanrılara ait birçok tapınak kapatılmış, toprakların bütün kullanım hakları doğrudan firavuna devredilmiş, ekonomik yapı bozulmuştur. Kısacası yeni din benimsenmemiştir.MÖ 1335’te Ekhnaton ‘un ölümüyle başa geçen Tutankaton (MÖ 1333-1323) henüz yedi yaşındaydı. Çocuk yaştaki kralın naipliğini Ekhnaton döneminde Güneş Tanrısı’nın baş görevlisi olan Aya yapmıştır. Firavunun adı birkaç ay sonra Tutankamon olarak değiştirilmiştir. Akhetaton şehri iki yıl sonra tamamen terk edilmiş ve başkent Memfis’e taşınmıştır.

Tutankamon, eski Mısır dini olan Amon dinini ve çok tanrıcılığı geri getirmiştir. Firavun, daha 19 yaşındayken hastalanarak ölür. Krallar Vadisi’ndeki zengin armağanlarla dolu mezarı 1922 yılında bulunana kadar bozulmadan kalmıştır.Tutankamon öldüğünde Aya tahta çıkmak ister, bunun üzerine Tutankamon’un karısı Ankhesenamon Hitit kralı fiuppiluliuma’ya oğullarından birinin kendisiyle evlenerek Mısır firavunu olmasını teklif eder. Bunu kabul eden Hitit kralı oğlunu Mısır’a gönderir.

Ancak Prens Zannanza Mısır’a giderken yolda öldürülür. Bunun üzerine Aya (MÖ 1323-1319) kısa bir süre krallığa el koyar. Aya ölünce de yerine komutanı Horemheb tahta geçer. Horemheb (MÖ 1319-1307), Mısır’ın idari yapısını düzeltir. Karnak Tapınağı’na yeni yapılar ekletir. Horemheb de krallığını, arkadaşı ve kendisi gibi bir komutan olan I. Ramses’e bırakır.I. Ramses (MÖ 1307-1306) 19. Sülale’nin kurucusudur. Saltanatı kısa sürmüş ve yerine oğlu I. Seti (MÖ 1305-1290) geçmiştir. I. Seti, Hititlerin zayıf durumundan yararlanarak Suriye’ye sefer yapmış ve eskiden Mısır’ın kontrolünde olan toprakların bir bölümünü geri almıştır.

I. Seti son dönemlerinde oğlu II. Ramses’i (MÖ 1290-1224) tahta ortak etmiştir. 19. Sülale firavunlarının en güçlüsü olan II. Ramses, Mısır ülkesinin sınırları içinde olduğu kabul edilen kuzeydeki Suriye için babası gibi Hititlerle mücadele etmiştir. MÖ 1285 yılında Suriye’de Asi Nehri (Oron-tes) yakınındaki Kadeş’te Hitit Kralı Muvatalli ile savaşmıştır. Tarihe “Kadeş Savaşı” olarak geçen bu savaş sonucunda II. Ramses büyük bir zafer kazandığını iddia etmektedir. Ancak Hitit kaynaklarına göre yenilgiden şans eseri kurtulmuştur. MÖ 1270 yılında II. Ramses ve Hitit Kralı III. Hattuşili arasında yapılan Kadeş Barış Antlaşması, tarihte iki büyük devlet arasında yapılan ilk resmi yazılı anlaşmadır.

Anlaşmaya göre Kadeş Hititlerde kalmıştır. II. Ramses, III. Hattuşili’nin iki kızıyla evlenmiş ve yönetici sülaleler arasında akrabalık bağı kurulmuştur.Ramses, başkenti Delta bölgesindeki Per-Ramses (Ramses’in Mülkü) adlı şehre taşımış, Karnak ve Luksor tapınaklarına ekler yaptırmıştır. Nil Nehri’nin batı kıyısında firavunun ölüler tapınağı olan Ramesseum’u yükselir. Yukarı Mısır’da ise Abu Simbel kaya tapınaklarını yaptırmıştır.II. Ramses’in yerine geçen Merneptah (MÖ 1224-1214) Hitit, Ugarit ve Amurru krallıklarıyla dostane ilişkilerini sürdürmüştür. Hatta kıtlıkla mücadele eden Hitit Krallığı’na tahıl yardımı yaptı.

MÖ 1200’lerde Merneptah’ın generalleri, Libyalılarla birleşerek Delta Bölgesi’ne saldıran Deniz Kavimleri’ni Batı Delta Bölgesi’nde geri püskürtmüşlerdir. Merneptah saltanatında başkent Memfis’e taşınmıştır. 20. Sülale’nin güçlü firavunlarından olan III. Ramses zamanında (MÖ 1194-1163) Libyalılar ve İkinci Deniz Kavimleri göçü Mısır’ı zorlamış, ancak III. Ramses karadan ve denizden saldıran Deniz Kavimlerini püskürtmeyi başarmıştır. III. Ramses, Teb şehri yakınlarındaki Medinet Habu Tapınağı’nın duvarlarına yazdırdığı yazıtlarda, Deniz Kavimlerine karşı kazandığı zaferi anlatmıştır.

Teb şehrinde Hons Tapınağı ve batı kıyısındaki Ölüler Tapınağı III. Ramses’in imar faaliyetlerinden önemli olanlarıdır. III. Ramses’in giderek artan iç sorunlarla ilgilenmesi gerekmiştir. Ekonomi iyi değildir. Memurlar başına buyruk hareket ediyor, ücretler ödenmiyor ve fiyatlar artıyordu. İşçi kenti Deir el-Bahri’de oturan ve kral mezarlarının inşasında çalışan işçiler, ücret yerine aldıkları tayının dağıtımı iki ay gecikince greve gitmişlerdir.20. Sülale’nin son firavunları, ülkedeki bozulmaları durdurur düşüncesiyle bir sembol olarak Ramses adını almışlardır (IV. Ramses MÖ 1163-1156, V. Ramses MÖ 1156-1151, VI. Ramses MÖ 1151-1143, VII. Ramses MÖ 1143-1136, VIII. Ramses MÖ 1136-1131, IX. Ramses MÖ 1131-1112, X. Ramses MÖ 1112-1100). Ancak bu yöntem ülkeyi içine bulunduğu kötü durumdan ve çöküşten kurtaramamıştır.

Örneğin IX. Ramses’in uzun saltanatı döneminde ekonomik ve siyasal olarak büyük sıkıntılar yaşanmıştır. Bunun en önemli göstergelerinden biri Teb Nekropolü’ndeki mezarların soyulması ve bu soygunlara uzun süre göz yumulmuş olmasıdır. Nekropol işçileri X. Ramses (MÖ 1100-1070) döneminde tekrar greve gitmişlerdir. XI. Ramses zamanında ekonominin kötü durumu ve kıtlık nedeniyle Teb halkı, Teb yüksek rahibine karşı ayaklanır. Firavun yüksek rahibin devrilmesinden sonra çıkan iç savaş nedeniyle ülkede düzeni yeniden sağlaması için güneydeki Kuş genel valisi Panahesi’yi görevlendirir.

Panahesi, Nubyalı paralı askerlerle Orta Mısır’ı diktatörlükle yönetir. Onun ölümünden sonra XI. Ramses’in saltanatının 19. yı-lında Yukarı ve Orta Mısır’da güç, yüksek rahip ve general olan Herihor adlı bir görevlinin eline geçmiştir. Herihor, Teb’de düzeni sağlamak için çalışmış ve firavunun da desteğini almıştır. Herihor’u Pianhi takip eder. O da XI. Ramses’ten önce ölmüştür. XI. Ramses Aşağı Mısır’da iktidarı Tanis’te oturan Smendes’e devretmiştir. Böylece ülke gerçek manada bölünmeye başlamıştır. Daha sonraki dönemde yüksek rahipler de zaman zaman kral unvanını kullanmak istemişlerdir
ÜÇÜNCÜ ARA DÖNEM (MÖ 1070-712)
MÖ 1070’de XI. Ramses’in ölümünden sonra Mısır tahtını 21. Sülale’yi kuran Smen-des (MÖ 1070-1044) ele geçirmiştir. Onun tahtı hiç zorlanmadan ele geçirmesinin nedeni olasSOlRUravun ailesiyle evlilik yoluyla akrabalık kurmuş olmasıdır. MÖ 1070’de başlayıp MÖ 712 yılına kadar süren dönemde Mısır Üçüncü Ara Dönemi’ni yaşar. Bu dönKmde Asya’da kazanılan bölgeler kaybedilmiş, Nubya ve Doğu Çölü, Mısır etkisİnKen çıkmıştır. Pianhi’den sonra da Kuş Genel Valiliği makamı ortadan kalkmıştır.

Kuzeyde, Mısır kraliyet ailesi ve Smendes’in ikametgâh kenti Tanis’ti. Güneyde Tep ahipleri merkezî otorite karşısında güçlerini artırmışlar ve ayrılıkçı hareketlere girişmişlerdir. El-Hiba’dan Assuan’a kadar uzanan Nil Vadisi de Teb yüksek rahiplerinin denetimindedir.Tanis kentinde Smendes’ten sonra tahta I. Psusennes (MÖ 1040-992), Teb’de ise Pianhi’den sonra başa yüksek rahip I. Pinecem geçmiştir. Tanis ve Teb’deki iktidar sahipleri arasında dostluk ve akrabalık ilişkileri kurulmuştur. Bu dönemde kral mezarları Teb Çölü’nde değil, Tanis’in tapınak bölgesinde bulunmaktadır.

Yüksek rahipler Krallar Vadisi’nde talan edilen kral mezarlarından kurtulabilen eski krallara ait mumyaları  iki büyük gizli mezara taşımışlardır.Teb kentinde Pinecem’den sonra başa geçen Masaherta ölünce, 20. Sülale’nin sonlarında olduğu gibi ayaklanmalar çıkmış, ancak bunlar bastırılarak, siyasal muhalişer Batı Çölü’ndeki vahalara sürgün edilmişlerdir.21. Sülale firavunlarından Siamun (MÖ 978-959) zamanında Tanis kraliyet ailesi dış askeri seferlere çıkmıştır. Filistin’in Gezer kenti fethedilmiş, İsrail Krallığı tehdit edilmiştir. Ancak daha sonra bu krallıkla evlilik yoluyla akrabalık kurulmuştur. Bir Mısır prensesi Kral Süleyman’a eş olarak gönderilmiştir. Çeyiz olarak da Gezer kenti hediye edilmiştir. Yüksek rahip II. Pinecem ölünce güneydeki ikametgâh merkezi Teb de önemini yitirmiştir.

III. Ramses, Libyalıların çıkardığı sorunları kökten çözmek amacıyla bu ülkeye düzenlediği seferlerden sonra getirdiği Libyalı esirlerin çoğunu Delta Bölgesi’nde Bubastis çevresine yerleştirmiştir. Paralı askerlerin liderleri olan Libya kabile şeşeri Tanis kralları için çok önemliydi. Bu şeşer Tanis kralı Siamun’un halefi II. Psu-sennes (MÖ 959-945) zamanında etkilerini arttırdılar. Bubastis kentinden ve Libya kökenli olan I. fioşenk (MÖ 945-924), II. Psusennes’in ölümünden sonra Mısır tahtını ele geçirdi ve 22. Sülale’yi kurdu. Kraliyet kenti yine Tanis idi. I. fioşenk oğlu Osorkon’u eski kraliyet soyundan bir prensesle evlendirmiştir.

Böylece Mısır Libya kabile şeşerinin egemenliği altına girmiştir. Delta Bölgesi’ndeki Libyalılar birçok kuşaktan beri Mısır kültürü içinde yetiştikleri için yadırganmamışlardır. I. fioşenk, oğlu İputi’yi yüksek rahip olarak Teb’e göndermiştir. İputi, Teb kentini kral I. fio-şenk’in valisi olarak yönetmiştir. Mısır’ın geleneksel müttefikleri Biblos ve Nubya ile yeniden ilişkiler kurmaya çalışmıştır. I. fioşenk Kudüs’e sefer yaparak Kral Sü¬leyman’ın saray ve tapınağını yağmalamış, zengin ganimetlerle ülkesine dönmüştür. Bu ganimetlerle Karnak Tapınağı’nda inşa faaliyetlerinde bulunmuştur.

Yaklaşık 100 yıl kadar süren bir barış döneminden sonra 22. Sülale’nin çöküş dönemi kral II. Takelot (MÖ 860-835) ile başlamıştır. II. Takelot oğlu ve veliahtı Osorkon’u Teb’de Amon yüksek rahipliğine atar. Ancak Tebliler Osorkon’u kabul etmeyince iç savaş çıkar. Bu kargaşa döneminde III. fioşenk (MÖ 835-783) kardeşi Osorkon’un hakkı olan krallığı ele geçirir. Ancak ülkenin diğer yerlerinde de krallığı ele geçirmek isteyenler ortaya çıkar. Bunlardan biri olan I. Pedubaste (MÖ 828-803) de yeni bir kraliyet soyu olarak Leontopolis’te 23. Sülale’yi kurar. Bundan böyle daha küçük hükümdarlar kendilerini kral ilan etmişler yerli haktan destek görünce de krallık iddialarını sürdürmüşlerdir.

Teb’de de dinsel önderlerin oluşturduğu yeni bir soy görülür. Güneyde de başkenti Cebel Barkal olan Nubya kralı Kaşta (MÖ 770-750) idaresindeki 25. Sülale kuzeyde Teb’e kadar Yukarı Mısır’ın hâkimi olur. Batı Delta Bölgesi’ndeki Sais kentinde ise 24. Sülale hüküm sürmekteydi. MÖ 8. yüzyılın sonuna gelindiğinde Mısır’da birçok kral vardır. 22-25. Sülaleler arasında her bir kral diğerinden ayrı olarak kendi yönetimini kurmuştur. Böylece Mısır’da iktidar paylaşımıyla ilgili kargaşa artmıştır.

MÖ 8. yüzyıl sonlarında Mısır’daki en önemli gruplar Aşağı Mısır’da 24. Sülale, Yukarı Mısır’da ise 25. Sülale idi. MÖ 730 dolaylarında Saisli etkisinin geleneksel Teb bölgesi olan Nil Vadisinde yayılması üzerine, 24. Sülale ile 25. Sülale arasında anlaşmazlık çıkmıştır. 24. Sülale kralı Tefnahte (MÖ 724-717) güneydeki 25. Sülale’nin tehditlerine karşı Delta güçlerinin büyük bir bölümünü arkasına alarak Libya direnişinin önderi olmuştur.

Kral Kaşta’nın halefi olan Napata kralı Piye (MÖ 750-712) Nil Vadisi’ni ele geçirmek için harekete geçmiş, yerel yöneticilerden ve özellikle de Tefnahte’den teslim olmasını isteyerek kuzeyde Memfis’e kadar ilerlemiştir. Memfis’in düşmesi üzerine Delta’daki Libyalı hükümdarların çoğu Piye’nin egemenliğini tanıyarak Tefnahte’yi dışlamışlardır. Piye Delta’nın içlerine doğru ilerlemeye devam edince Tefnahte onun egemenliğini tanımak zorunda kalmıştır. Ancak Delta’da varlığını da devam ettirmiştir. Delta’daki küçük krallıkları tamamen egemenlik altına alamayan sadece onların kendisini tanımasıyla yetinen Piye, başkenti Napata’ya geri dönmüştür
GEÇ DÖNEM (25-31. SÜLALELER) (MÖ 712-332)
Napata kralı Piye’nin kardeşi ve halefi olan 25. Sülale’den fiabaka (MÖ 712-698) ile Mısır’da geç dönem başlamıştır. Tefnahte’nin oğlu Bakenrenef (Bokkhoris) (MÖ 717-712) Memfis’i denetimi altına almaya başlayınca fiabaka karşı saldırıya geçerek Sais Sülalesi’ne son vermiştir. Bazı yerel krallar ise bağımsızlıklarını korumuşlardır.Nubyalılar Memfis’i başkent yapmış ve bir süre Mısır’da yaşamışlardır. 25. Süla-le’nin kralları kendilerini firavunların halefi olarak görmüşlerdir. Yukarı Mısır’da olduğu gibi Aşağı Mısır’da da tarihleme 25. Sülale krallarının saltanat yıllarına göre yapılır. Bu dönemde ülke ekonomisi Nubya altınları sayesinde hareketlenmiştir.

20. Sülale’den beri ilk defa anıtsal yapılar inşa edilmeye başlanmıştır. fiabaka’dan sonraki fiebitku (MÖ 698-690) ve Taharka (MÖ 690-664) dönemlerinde de ekonomik gelişmeler devam etmiştir.Birleşik güçlü Mısır ve Nubya Devleti’nin Yakındoğu’daki tek rakibi Assur İm-paratorluğu’dur. MÖ 671 yılında Assur kralı Esarhaddon (MÖ 681-669) Mısır’a sefer düzenler ve Memfis’i ele geçirir.

Taharka güneye kaçar. Mısır ülkesi savaş tazminatı ödemek zorunda bırakılır. Assurlular, Delta devletlerini müttefik olarak gördükleri için onlara dokunmazlar. Taharka iki yıl sonra Memfis’i geri almak için döner. Onun güçlendiğini gören Esarhaddon Mısır’a bir sefer daha düzenler ama yolda ölür (MÖ 669). Yerine geçen Aşurbanipal (MÖ 669-627) Mısır’da Assur yönetimini yeniden kurarken Delta Bölgesi’nde Sais’te kendini kral olarak tanımlayan 26. Sülale’den I. Neko ve oğlu I. Psammetikos ile ittifak yapar. Taharka’nın halefi Tantamani (MÖ 664-657) MÖ 664’te Nubya’dan Delta’ya kadar olan bölgeyi eline geçirir.

Bu sefer sırasında I. Neko ölür. MÖ 663-657 tarihleri arasında Assurbanipal Mısır’a sefer düzenler, Tantamani Nubya’ya kaçar. Mısır’ın tamamı Assur tarafından işgal ve yağma edilir.I. Psammetikos (MÖ 664-610) krallığının başlarında, MÖ 664-657 tarihleri arasında Aşağı Mısır’daki bütün yerel yöneticileri etkisiz hale getirir ve Mısır’ın birliğini tekrar sağlar. Bu sırada Aşurbanipal’ın Babil’de bir isyanla uğraşmasını fırsat bilerek Assur’dan bağımsızlığını kazanır. 26. Sülale firavunları dış siyasette, YeniKrallık Dönemi’nde Suriye ve Filistin’de elde edilen başarıları tekrar etmek istemiştir.

I. Psammetikos ile başlayan seferler II. Nekho (MÖ 610-595) ile devam etmiştir. II. Nekho 609’da Yahuda kralı Yoşia’yı mağlup eder ve ülkesini vergiye bağlar.Fenike kıyı kentleri Mısır’ın egemenliği altına girer. Yeni krallık zamanından beriilk defa Suriye’ye girilir. Ancak II. Nekho Babil Kralı II. Nebukadnezzar’a Kargamış’ta yenilerek Mısır’a geri çekilmek zorunda kalır. Bu yenilgiye rağmen MÖ 601yılında Mısır’a sefer yapan II. Nebukadnezzar’ı geri püskürtmeyi de başarır.

AyrıcaYunanlıları örnek alarak üç sıra kürekli gemilerden oluşan bir donanma kurar. II.Nekho’dan sonra gelen II. Psammetikos (MÖ 595-589) Nubya kralı Aspalta’nın Mısır’ı tekrar ele geçirmeye çalışabileceğini düşünerek, generalleri Amasis ve Potasimto’yu Nubya’ya sefere gönderir.

Mısır ordusu Üçüncü Çağlayan’ı aşarak güneye ilerler ve başkent Napata’yı kuşatır. Bunun üzerine Aspalta, başkenti Napata’dan daha güneydeki Meroe’ye taşımıştır.II. Psametikos’un oğlu Apries (MÖ 589-570) zamanında II. Nabukadnezar Kudüs’ü kuşatır.

Apries kenti kurtarmaya çalıştıysa da başarılı olamaz. Bu olay üzerine çok sayıda Yahudi Mısır’a sığındı. MÖ 570’de Apries, Kyrene’deki Yunanlı kolonistlere karşı Libyalı kabilelerin yardım istemesi üzerine destek olmak için bir birlik gönderir ancak gönderdiği birlik

Kyrenelilere yenilir. Bunun üzerine Apri-es’in birlikleri ayaklanarak general Amasis’i kral ilan etmişlerdir. Apries art arda yapılan savaşlardan birinde ölmüştür.Amasis, Mısırlılar, Libyalılar ve Yunanlıları barıştırır. Barış anlaşmasının yanı sı-ra politik bir evlilik yapar.

Böylece dostluk ve akrabalık bağları kurulur. Batı Anadolu’daki İonia kenti Miletos’un Mısır’da Batı Delta’da kurduğu ticaret kolonisi Naukratis’i Yunanlılara bırakır. Ege adaları Samos ve Lindos’a değerli adaklar gönderir. Bu yolla Yunanlılarla iyi ilişkiler kurar. Mısır’a da özen gösterir ve halkın takdirini kazanır.

Amasis’in saltanatının (MÖ 570-526) son dönemlerinde Pers İmparatorluğu giderek yükselmektedir.Pers kralı Kyros (MÖ 559-529), Anadolu’da Lydia kralı Kroisos’un başkenti Sardeis’i eline geçirerek Lydia Krallığı’nı (MÖ 546’da) yıkar. Persler MÖ 539 yılında Babil’i de ele geçirirler. Kyros’un oğlu Kambyses (MÖ 529-522) Pers tahtına çıktığında, Mısır’a sefer hazırlıklarına başlamıştır.

Bu sırada Mısır’da da Amasis’in yerine oğlu III. Psammetikos (MÖ 526-525) tahta geçmiştir. Kambyses MÖ 525’de III. Psammetikos’u yener ve Memfis’i ele geçirir. Mısır kralı tutsak edilir ve öldürülür. Daha sonra tüm ülke Kambyses tarafından işgal edilir. Mısırlılar, Libyalılar ve Kyre-neliler Perslere itaat ederler. Ancak Kambyses Nubya ve Siva’ya yaptığı seferlerde başarısız olur. Mısır ülkesi, Perslerin satraplığı (eyaleti) haline gelir.

Perslerin kurduğu Mısır’ın 27. Sülalesi’nin ilk kralı olan Kambyses, tapınaklara ilgi göstermediği için Mısırlılar tarafından benimsenmemiştir. Halefi olan Pers kralı I. Darius (MÖ 522-486) ise dini duygulara hitap ederek Mısırlılarla uzlaşmaya çalışmıştır. Sakkara’da Apis boğalarının gömüldüğü yeri genişletmiş, el-Harga vahasında tanrı Amon için bir tapınak yaptırmıştır. Böylece Pers yönetimi saygınlık kazanmıştır. Onun zamanında Mısır yasaları derlenip kitap haline getirilir.

Darius yönetimi Mısır için bir refah dönemi olmuştur.MÖ 490 yılında Persler Yunanistan’da yapılan Maraton Savaşı’nda Yunanlılara yenilince Delta Bölgesi’nde Perslere karşı 80 yıl kadar sürecek bir ayaklanma başlamıştır. MÖ 404 yılında Sais kentinden Amirtaios (MÖ 404-399) Delta’yı Pers yönetiminden kurtarmıştır, kendisini kral ilan ederek MÖ 400 yılına kadar bütün Mısır ülkesine hâkim olmuştur. Amirtoios, 28. Sülale’nin ilk ve tek kralıdır.

MÖ 399’dan sonra Mısır’ın son yerlileri olan 29. ve 30. sülaleler döneminde Mısırlılar, ülkelerini eski bir eyalet (satraplık) olarak gören Perslere karşı başarıyla mücadele ettiler. Ancak MÖ 343 yılında Pers kralı III. Artakserkses Mısır’ı ele geçirmeyi başardı. Mısır’ın 31. Sülalesi’ni yine Persler kurdu ve Mısır’a on yıl daha egemen oldular.MÖ 334 yılında Makedonya Kralı Büyük İskender (III. Aleksandros) Makedonyalılar ve Yunanlılardan oluşan bir ordu ile Perslere karşı ünlü Doğu Seferi’ne çıkar.MÖ 332 yılında Büyük İskender’in Mısır’ı ele geçirmesiyle buradaki Pers egemenliği son bulur. Mısır, İskender’in ölümünden sonra komutanlarından I. Ptole-maios (MÖ 304-284) tarafından kurulan Ptolemaioslar Devleti’ne bağlanır. Bundan sonra 250 yıl boyunca Mısır Yunanlılar tarafından yönetildi.

ön asya haritası

  • Firavun: Firavun (Per Ao) sözcüğü “büyük ev = saray”anlamındadır. Bu sözcüğün kral anlamında kullanılması Yeni Krallık Dönemi’nde MÖ 1400’lerden itibaren kabul görmüştür.
  • Pilon: Tapınak kapılarının iki yanında kaideleri geniş , yukarı doğru daralan Mısır’a özgü duvarlardır. Genellikle pilonların üzerine tapınağı hangi kral yaptırdıysa onun zaferlerini betimleyen kabartmalar yapılırdı. Pilonların önüne tapınağı hangi kral yaptırdıysa onun büyük boyutlu birkaç heykeli ve dikilitaşlar dikilirdi.
  • Dikilitaş: Tek bir bloktan ve genellikle pembe granitten yapılan, yukarı doğru incelen ve tepe noktası küçük bir piramit şeklinde biten taş. Dikilitaşlar güne ı simgeleriydi. Baz Eski Krallık Dönemi mezarlarının ve tapınaklarının kapılarının önüne çift olarak dikilirlerdi.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Tarih Sınavda Çıkacak Konular