Eski Mısır Uygarlığında Devlet Yönetimi ve Toplumsal Yapı

21 Temmuz 2014 tarihinde tarafından eklendi.

Mısır, diğer Ön Asya krallıkları gibi mutlak bir krallıktı. Yönetimin başında mutlak hâkim olarak kral, firavun yer almaktaydı. Firavun sözcüğü “büyük ev” anlamındadır. Bu sözcüğün kral anlamında kullanılması Yeni Krallık Döneminden itibaren kabul görmüştür. Mısır kralı gökyüzü tanrısı Horusun yeryüzündeki temsilcisidir. Daha sonra Güneş Tanrısı’nın oğlu olarak “Büyük Tanrı” şeklinde karşımıza çıkar. Orta Devlet zamanında Mısır’da tahta oturan kralın tanrılar tarafından onaylanması gerekirdi.

Yeni Devlet zamanında ise yaşayan firavunlar tanrısallaştırılmıştır. Kral, tanrının temsilcisi olarak toprakların, malların ve insanların sahibidir. Kralın insanların hizmetinde besleyici olma, hak hukuk sağlama ve savaşçılık gibi işlevleri olması gerekiyordu. Hükümdar, uyruklarını beslemek ve ihtiyaçlarına göre donatmak, adaleti sağlamak ve yasaları yapmakla görevlidir. Aynı zamanda ordunun başkomutanıdır. Tanrıların tapınaklarını inşa etmek, genişletmek, aynı zamanda da kültlerine nezaret etmek zorundadır.

Kralın tanrılardan aldığı meşruiyeti genellikle babadan oğula ya da kardeşten kardeşe geçerdi. Erkek vâris olmaması durumunda kraliyet ailesinden bir kızla evlenen erkek krallığa sahip olabilirdi.Kraldan sonra en önemli kişi, yardımcısı olan vezirdi. Bu makam Eski Krallık zamanında gelişmeye başlamıştır. Vezir, devlet yönetimini, hukuk sistemini ve ekonomiyi denetlemekle görevliydi ve sadece krala hesap verirdi.

Eyaletler kralın tam yetkiyle atadığı yöneticiler tarafından yönetilirdi. Merkezden atanan eyalet valileri, kral adına ülkeyi yöneten vezire karşı sorumluydular. 18. Sülale krallarından II. Amenofis (MÖ 1427-1401) döneminden başlayarak, yönetim sorumluluğunu ülkenin kuzeyinde ve güneyinde iki vezir paylaşmıştır. Kuzeyde Memfis, güneyde Teb kenti vezirlik merkeziydi.Mısır, güçlü dönemlerde eyaletlere bölünerek idare edilmekteydi. Her eyaletin başında kral/ firavun tarafından tayin edilmiş bir vali bulunurdu. Tarla sınırı ölçme, vergi toplama, hukuk ve ordu ile ilgili işlere bakan bir memur sınıfı bulunmaktaydı.

Memurlar okuma yazma bilenler arasından seçiliyordu. Bir başka sınıf olan rahipler din gücünü ellerinde bulunduruyorlardı. Memurlar ve rahipler devletin gücünü kaybettiği zamanlarda nüfuz mücadelelerine girişmişler ve devlet yönetimini ele geçirmeye çalışmışlardır.Memurlar ve rahiplerin altında çok geniş bir çiftçi tabakası vardı. Mülk ve toprak daha Eski Krallık döneminden itibaren devlet malı sayılıyordu. Çiftçi tabakası bağımlı durumdaydı.

Ayrıca yine bağımlı olan işçi sınıfı vardı. Bunlardan başka heykeltıraşlık, marangozluk, dericilik, çömlekçilik, taş kap yapıcılığı, tuğlacılık, tekne yapımcılığı, ahşap doğramacılığı, kasaplık, fırıncılık, bira üreticiliği, metal işçiliği, kuyumculuk, mücevhercilik, oymacılık gibi her branştan zanaatkârlar da başka bir sınıfı oluşturmaktaydı. MÖ ikinci binyıldan itibaren Mısır’da köleler de görülmeye başlar. Ancak Mısır’da köleliğin ekonomik bakımdan özel bir önemi hiçbir zaman olmamıştır.
Ekonomi
Mısır’da ekonominin temelini tarım oluşturmaktaydı. Nil Nehrinin taşkınlarıyla sulanan arazilerde tarım yapılırdı. Orta Krallık Dönemi’nde Nil taşkınlarının sulaya-madığı arazileri sulamak için kanal açma çalışmaları yapılmıştır. Yeni Krallık zamanında şaduf adlı verilen araç kullanılarak nehirden su çekilmiş ve sulama yapılmıştır. Böylelikle ekilebilir arazi yüzde on  onbeş oranında arttırılmış ve yılda iki kez ürün alınabilmiştir.

Başarılı çiftçiler ve zanaatkârlar üretim gelirlerini vergilerini verdikten sonra biriktirebiliyorlardı. İşçiler de ücretlerini tayın olarak alıyorlar, bir kısmını artırıyor, boş zamanlarında da ek işler yaparak birikim ediniyorlardı.Ekonomide değiş tokuş sistemi kullanılmıştır. Takas sistemi yaklaşık 90 gramlık bir ağırlık birimi olan “deben” üzerine kuruluydu. Bir deben, altın, gümüş ve bakır olarak hesaplanabilirdi. Metalin değeri arttıkça debenin değeri de artıyordu

Örnek vermek gerekirse bir deben gümüş, bir deben bakırdan yüz kat daha değerliydi. Mısırlılar hiçbir zaman sikkeyi içeren bir takas sistemi geliştirmemişlerdirAhşap başta olmak üzere pek çok hammadde dış ülkelerden sağlanmıştır. Erken dönemlerden itibaren Somali, Suriye, Mezopotamya ve Girit ile ticari ilişkiler kurulmuştur. Ticaret 18. Sülale zamanında gelişkin bir hal almıştır. Bütün ticaret faaliyetleri ve Nil’in taşkın ovası dışında kalan taş ocaklarının işletimi kralların/firavunların tekelindeydi.
Ev Yaşamı
Eski Mısır’da kadınlar 12-14 yaşları arasında ergenlik başlangıcında evlendirilirdi. Erkekler ise 20 yaşları civarında evlenirdi. Yeni evlenenlerin eşyalarının hem kız hem de erkek tarafınca sağlanması gerekiyordu. Bu nedenle boşanma halinde kadının mallar üzerinde hakkı vardı. Mısırlılarda genellikle tek eş evliliği yaygındı. Kadınlar genellikle keten ve yün eğirme, ekmek pişirme, tahıl öğütme gibi ev işleriyle uğraşırdı. Bazıları rahibe olabiliyordu. Belki de güneş altında çalışmadıkları için kadınlar duvar resimlerinde açık renk tenli olarak betimlenmişlerdir. Kraliyet ailesinin bazı üyeleri ya da kraliçeler dışında kadınların siyasal güçleride yoktu.

En çok kullanılan unvanları evin hanımıydı. Hemen hemen hiçbiri okuma yazma bilmezdi. Kadınların mülk edinme, mülklerini idare etme, mülklerine el konulduğunda dava açabilme hakları vardı. Erkekler evin geçimini sağlamak için dışarıda çalışırdı. Duvar resimlerinde erkeklerin deri rengi kırmızıyla gösterilirdi.Erkek çocuklar 14 yaşına geldiklerinde içinde sünnetin de yer aldığı  bir törenle erişkinliğe adım atarlardı. Bu yaşta yapacakları meslekle ilgili ya da tapınak okulunda resmi öğretimle, babalarının meslekleriyle ilgili eğitimleri almış olurlardı.Bazı seçkin kişilerin evleri iyi bir şekilde eşyalarla döşeliydi.

Sandalyeler, tabureler, yataklar gibi zarif mobilyalar kullanılırdı. Mobilyalar ahşap fildişi ve cam işlemelerle süslüydü. Seçkin evlerinde hizmetçiler ve köleler de bulunurdu. Evin içinde yemek pişirme, temizlik ve servis hizmetleri hizmetçiler ve köleler tarafından yapılırdı. Bu evlerde verilen ziyafetlerde harp, lavta, flüt obua  müzik aletleriyle müzik yapılır, dansçı kızlar dans ederlerdi.
Din
Din, Mısır kültürünün tümünü kapsar. Mısır’da din üç kola ayrılıyordu; Resmi din, ölüm ve gömülme ile ilgili işlemler ve nüfusun büyük çoğunluğunun günlük uygulamaları.
Resmi din tapınaklarda düzenlenen festivaller ve dini törenlerden (kült törenleri) oluşuyordu. Kült karşılıklı ilişki temeline dayanıyordu. Krallar tanrılara karşı dinsel görevlerin yapılmasını sağlardı. Dinî tapınımlar kral adına rahipler tarafından yürütülüyordu. Krallar tanrılara duydukları hayranlığı, saygıyı dile getirirler, onlara çeşitli sunular yaparlar ve niteliklerini överlerdi. Tanrıların da buna karşılık krala ve ülkenin insanlarına iyilik bahşettiğine inanılırdı.

Kültün amacı dünyanın düzenini sağlamaktı. Belli başlı tapınaklar, bölgelerinde yaratıcı olarak kabul edilen yerel tanrılara adanmış tapınaklardı. Kült heykeli tapınakta karanlık bir odada saklanır ve törenler sırasında sembolik bir tekne üzerinde taşınırdı. Tapınaklar dışında ülke içinde daha küçük tanrılara ya da ana tanrıların farklı biçimlerine adanmış, yerel küçük tapınaklar de vardı. Halk tabakaları bu küçük tapınaklara giderler ve orada sunularda bulunurlardı.

Sülaleler Öncesi Dönem’de hayvan biçimli tanrılar vardı. Bunlar totem din inanışından kaynaklanmaktaydı. Daha sonra tanrılar insan biçiminde düşünülünce
hayvan totemlerinin bazı uzuvları insan vücuduna eklenmişti. Böylece hayvan başlı, insan vücutlu tanrı betimlemeleri ortaya çıkmıştır. Tanrıların ve tanrıçaların birçoğu yerel tanrılardı. Çünkü bunların her biri bir yer ile yakından ilişkiliydi. Bu tanrı ve tanrıçalardan bir kısmının kültü bütün Mısır’a yayılmış ve devletle birlikte anılan resmi hüviyet kazanmıştır. Örneğin Teb’in AmonRa’sı, Memfis’in Ptah’ı, Heliopolis’in Ra-Harahti’si gibi.
Belli başlı  Mısır tanrıları
Nut : Gök tanrıçasıı
Geb : Yer Tanrısı.
Şu : Hava tanrısı
Amon : Teb kentinin tanrısıdır. Amon-Ra adıyla güneş tanrısı olarak
Yeni Krallık Dönemi’nde devlet tanrısı olmuştur. Kutsal hayvan
koçtur.
Ra (Ra-Harahti) : Başının üstünde güneş kursu ile betimlenen şahin başlı güneş
tanrısı.
Horus : Şahin başlı ya da şahin şeklinde ve iki taçlı Mısır’ın ilk devlet
tanrısı, gökyüzü tanrısı.
Ptah : Üç asalı mumya biçiminde betimlenen yaratıcı tanrı, zanaatkârların
efendisi. Teb, Abidos ve Yeni Krall›k Dönemi’nin
devlet tanrısı olarak birçok yerde tapınılırdı.
Thoth : Balıkçıl kuşlu başlıyazma ve sayma tanrısı.
Sobek : Timsah ya da timsah başlı suların tanrısı.
Hons : Çoğunlukla mumya biçiminde, bazen başında çocuk saçında
görülen yan perçemle veya yarım ay ile gösterilen ay tanrısı.
Osiris : Mumya biçiminde, asa, tüy ve boynuzlarla süslü beyaz taçla
betimlenen bitkilerin ölüm tanrısı ve ölümden sonraki dünyanın yöneticisi.
İsis : Osiris’in karısı ve Horus’un annesi koruyucu tanrıça.
Hathor : Başında güneş kursu, inek boynuzlarıyla ya da inek başlı ve
inek şeklinde gösterilen gökyüzü, ağaç, nekropolis tanrıçası,
kadınların tanrıçası. Kutsal hayvanı inektir.
Montu : Çoğunlukla şahin başlı›, başının üzerinde güneş kursu ve iki
tüy ile gösterilen savaş tanrısı.
Seth : Kimliği belirlenemeyen bir hayvan başlı, düzensizliğin, çöllerin,
fırtınaların ve savaşın tanrısı, Osiris’in erkek kardefli.
Min : iki tüylü kurdeleli başlıkla gösterilen doğu çölünün efendisi,
bereket tanrısı.
Ma’at : Oturan ya da ayakta duran, kadın formunda, her zaman başla
rında bir tüy ile betimlenen, bazen kollarında bir çift kanat
görülen doğruluk ve adalet tanrıçası.
Anubis : Uzanmış köpek, çakal ya da köpek başlı, mumyalamayla ilgili
nekropolis tanrısı.
Bastet : Aslan ya da kedi başlı› savaş tanrıçası.
Sahmet : Aslan başlı savaş tanrıçası.
Mut : Aslan başı ya da akbaba baş süsü takmış insan şeklinde betimlenen
savaş tanrıçası.
Neith : Savaş ve av tanrıçası.
Apis Boğası : Üzerinde çeşitli işaretler bulunan ve boynuzları arasında güneş
kursu taşıyan Ptah ile ilişkili kutsal boğa.
Bes : Cüce, çoğunlukla tüylü bir taç ve aslan yelesi ile betimlenen
aile tanrısı ve genç kızların koruyucusu.
Nefthys : Tanrıça isis’in kız kardeşi, koruyucu tanrıça.
Taveret : Su aygırı ve hamile kadın vücudu karışlımı olan aslan pençeli
ve timsah kuyruklu hamile kadınların koruyucusu.
İmhotep : Kral Coser’in tanrılaştırılmışl veziri. Kâtiplerin efendisi, iyileştirici
ve Ptah’ın oğlu sayılırdı.
IV. Amenofis (MÖ 1352-1335), MÖ 1350’lerde Mısır’ın geleneksel tanrıları yerine tek tanrı inancını yerleştirmeye çalışmıştır. Bu yeni kültte Güneş yani Aton tek tanrıydı. Karısı ünlü kraliçe Nefertiti de firavuna bu girişiminde yardım etmiştir. Bu yeni din güneşe tapma kültüydü. Bu külte göre Güneş, ışınlarıyla tüm varlıkları korur ve onlara yaşam verirdi. Artık ülke tanrısı Amon’un yerini ışınlı güneş tanrısı Aton almıştı. Aton için Teb kentinde bir tapınak yapıldı.

DEVLET YÖNETİMİ VE TOPLUMSAL YAPIOrta Mısır’da Memfis ile Teb arasında kurulan yeni başkent Akhetaton’da (Amarna) da bir Aton Tapınağı inşa edildi. Bu tapınağın üzeri diğer Mısır tapınaklarının aksine gökyüzüne doğru açık bırakılmıştı. Tahminen krallığının beşinci yılında Amenofis “Amon bağışlayıcıdır” anlamına gelen Amenofis adını, “Aton’un hizmetkârı/ Aton’u memnun eden” anlamına gelen Ekhnaton olarak değiştirdi. Ancak firavun Aton dinini yaymakta başarılı olamamış, ölümünden sonra eskiden olduğu gibi yine Amon dinine geri dönülmüştür.

Tapınaklardaki kült işlemleri dört ayda bir ay çalışan kısmi zamanlı rahipler tarafından yürütülüyordu. Tapınağa sadece rahipler girebiliyordu. 18. Sülale zamanında tapınakların büyümesi sonucunda rahiplik bir sınıf olarak ortaya çıktı. Tapınaklardaki dini işlemler bir görevli rahip, bir vaiz rahip ve gündelik işleri yapan rahipler tarafından yürütülürdü. Rahiplik genelde babadan oğula geçen bir meslekti. Ancak kral isterse birini rahip olarak da atayabilirdi.

Tanrılara sunulacak adaklar, personel giderleri ve tapınağın ihtiyaç duyduğu belirli ürünler hep tapınak gelirlerinden karşılanıyordu. Tapınaklara bağlı çalışan atölyeler ve okullar da vardı. Halktan bazı insanlar ise tapınak arazilerini işlerlerdi.

  • Nekropolis:Yunanca mezarlık (Ölüler Kenti) anlamına gelen sözcük. Genellikle uzun süre kullanılan, geni ı ve önemli gömü alanların niteler.
  • Şaduf: Bir ucuna ipe bağlı kova, diğer ucuna ağırlık bağlanan bir sırığın yere dikilmiş bir başka direğin üst kısmına raptedilmesiyle oluşturulan, kuyu veya nehirden su çekmeye yarayan kaldıraç benzeri araç.
  • Sikke: MÖ 7. yüzyılın ikinci yarısında Lidyalılar tarafından icat edilen madeni paraya sikke adı verilmektedir.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.