1932-1938 Türk – Alman İlişkileri
Türk – Alman İlişkileri
Almanya I. Dünya Savaşında yenildiği için, savaş sonunda imzaladığı Versay Antlaşması yüzünden uluslararası diplomatik ilişkilerden uzak kalmış ve dünya siyasetinde aktif bir rol oynayamamıştı. Bu sebeple, bu savaşta Türkler’in müttefiki olmasına rağmen, 1932 yılına kadar ki, Türk – Alman ilişkileri çok düşük bir seviyede gerçekleşmiştir.
Ancak, Almanya 1933 yılında Nazi Partisi’nin iktidara gelmesiyle, siyasî ve ekonomik gücünü arttırmaya başlamıştır. Buna bağlı olarak, bu tarihten itibaren Orta Avrupa ve Balkanları ekonomik nüfuzu altına almaya yönelmiştir.
Almanya’nın dünya siyasetinde daha aktif bir rol oynamaya başlamasıyla, 1934 yılından itibaren özellikle Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik ilişkiler hızla gelişmiştir. Bunun sonucu olarak, iki ülke arasında 1938 yılında Berlin’de bir Ticaret Antlaşması imzalanmış ve Alman Ticaret Bakanı Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Ayrıca, bu ziyaret sırasında üzerinde anlaşılan, Almanya’nın Türkiye’ye kredi vermesiyle ilgili olarak da 16 Ocak 1939 tarihinde yine Berlin’de bir antlaşma imzalanmıştır.
Almanya, ekonomik alanda oldukça iyi ilişkilerin yaşandığı bu dönemde, iki ülke arasındaki bu ilişkilere bağlı olarak daha da gelişen dostluk havası içerisinde, özellikle 1934 yılından itibaren Türkiye üzerindeki ekonomik nüfuzunu, diğer devletler aleyhinde kullanmaya çalışmıştır. Bunun sebebi ise; özellikle Türk – Sovyet ve Türk – İngiliz ilişkilerinde gerginlik yaratmak suretiyle, Türkiye’yi Revisyonist gruba çekebilmek düşüncesidir.
Bu dönemde Almanya, Türkiye açısından oldukça önemli gelişme olarak değerlendirilen 1936 Montrö Boğazlar Konferansına katılamamıştır. Bu sebeple, imzalanan sözleşmeyi de tasvip etmediğini açıklayarak, Türkiye ile ters düşmüştür. Ancak, Almanya’nın bu tutumuna rağmen Türkiye, Almanya’nın I. Dünya Savaşı sonunda imzaladığı Versay Antlaşması’nı değiştirme mücadelesini, kendisinin Sevr’i kabul etmeme mücadelesine benzettiğinden, her zaman anlayışla karşılamıştır.
Fakat Türkiye’nin bu anlayışı, şüphesiz sonsuz olamayacaktır. Nitekim, Almanya’nın 1939’da sınırları belli olmayan hayat sahasını gerçekleştirmeye yönelik yayılmacı politikası çerçevesinde, Çekoslovakya’yı işgal ederek doğuya doğru yönelmesiyle tükenmiştir. Bu olay ile ilgili olarak Türkiye, kaygılarını dile getirmiş ve Almanya ile İtalya’nın bu yayılmacı politikalarından rahatsız olduğundan, tamamen Antirevisyonist, yani statükocu devletlerin yanında yer alarak, Almanya ile dış politikada ve siyasî konularda yollarını ayırmıştır.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.