2. Bayezid’in Macaristan ve Arnavutluk Seferi, Büyük Akınların Yapılması

13 Mayıs 2014 tarihinde tarafından eklendi.

2. Bayezid’in Macaristan ve Arnavutluk Seferi, Büyük Akınların Yapılması

Osmanlı kuvvetlerinin Avrupa’daki ilerleyişine çeşitli engeller çıkarmak suretiyle mani olan Macaristan kralı Matyas Korvin 1490 yılında ölünce, Türk akıncıları ve hudut bekçileri güçlü rakiplerinden kurtulmuşlardı. Hakiki bir vâris bırakmayan Matyas Korvin’in nikahsız yaşadığı karısından doğan oğlunun veliahtlığı ise, diğer Macar banları tarafından kabul edilmediği için, ülkede karışıklıklar baş göstermiş, hatta akrabalıkları dolayısıyla Lehistan kralının oğlu tahta geçirilmiş ise de, dahilî mücadele bir türlü sona ermemişti.

Durumu yakından takip eden hudut beyleri, kralın ölümünü ve ülkenin içine düştüğü karışıklığı vakit geçirmeden Sultan II. Bayezid’e bildirerek, Rumeli’ye bir sefere çıkmasını tavsiye ettiler. Bu arada, Macaristan hudut bekçiliğini yapan ve Belgrad muhafızı ile sık sık teması bulunan Hadım Süleyman Paşa, Belgrad’ın teslimi halinde, kale ile civarında bulunan Alacahisar ve Izvornik’in de kendisine verileceğini va’detmiş idi. Macar muhafızının Osmanlı teklifini kabule razı görünmesi üzerine Hadım Süleyman Paşa da, padişahı sefere davet etmişti.

Bu davetler üzerine, daha önce Memlûklülerle sulh imzalamış olan Bayezid, 1492 ilkbaharında sefere çıkarak Edirne’ye hareket etti. Padişah Sofya’ya vardığı sırada, onun Belgrad üzerine hareket ettiğini anlayan Macarlar, Hadım Süleyman Paşa ile ünsiyetini bildikleri Belgrad muhafızını değiştirerek, kaleyi tahkim ettiler. Bu arada Lehistan kralının oğlunun Macar krallığı tasdik edilmiş olmakla, dahilî karışıklıkların da nihayet bulması üzerine, bu ülke ile sulhu bozmak istemeyen padişah, Sofya’dan Manastır’a geçerek, oradan Arnavutluk’a indi. Tepedelen’de 24 gün kalan padişah, burada ele geçirilememiş olan bazı kaleleri zaptetti.

II. Bayezid, bu seferi esnasında, Pirlepe’de bir Kızılbaş’ın saldırısına maruz kaldı ise de, yakınında bulunan İskender Paşa, bir kılıç darbesiyle saldırganın başını parçalamak suretiyle suikasta mani olmuştur.

Sultan Bayezid, Arnavutluk kalelerini fethederken, serhat beylerine Macaristan ve Venedik topraklarına akınlar yapılması için emirler gönderdi.

Bu emirler üzerine birkaç kola ayrılan akıncılar, Mihaloğlu Ali Bey idaresinde Karniyol taraflarına, Hadım Ali Paşa idaresindeki ikinci grup Erdel ve Transilvanya’ya akına gitti.

Bunlardan Mihaloğlu Ali Bey, 20.000 kişilik akıncı kuvveti ile Karniyol taraflarında Laybah şehri civarına kadar uzanmış, birçok esir ve ganimet elde etmiş idi. Dönüşünde, Almanya ordusu kumandanlarından Rudolf de Keven Haller idaresindeki kuvvetlerce Villah köyü yakınlarında yolları kesilen akıncılar, şiddetli bir savaş verdilerse de, Karniyol asilzadelerinin de Alman kuvvetlerine iltihak etmeleri üzerine mağlup oldular. Getirmekte oldukları onbeş bin kadar esirin de, muhafazalarından kurtulup savaşa katılmaları Türklerin yenilgisini çabuklaştırmıştır. Türkler bu savaşta onbin kadar telef ve yedibin esir vermişlerdir. Mihaloğlu Ali Bey, Rudolf de Keven Haller’in emri ile savaş meydanında kurşuna dizilmek suretiyle idam olunmuştur. En az Tükler kadar zayiat veren düşmanlar da, savaş meydanında yedibin ölü bırakmışlardı.

Transilvanya’ya akına memur olan Hadım Ali Paşa da, birçok esir ve ganimet elde ettiği akından dönerken, Kırmızıkule mevkiinde düşman tarafından yolu kesildi. Vukua gelen bu savaşı da kaybeden Türk akıncıları, onbeş bin kadar zayiat verdiler ve aldıkları bütün ganimetleri kaybettiler.

Bu iki zafer üzerine heyecana gelen Avrupa devletleri, yeni bir haçlı seferi tertiplemek için teşebüslere giriştiler ise de bir sonuç alamadılar. Ancak, Türk akıncıları, bundan sonraki akınlarında daha başarılı oldular.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.