Cumhuriyet Dönemi Devlet Teşkilatında Gelişmeler

16 Aralık 2013 tarihinde tarafından eklendi.

Osmanlı Devleti, 1914 yılında girdiği I. Dünya Savaşı’ndan 1918 yılında yenik olarak çıkmış ve 30 Ekim 1918 tarihinde Limni
Adası’nın Mondros Limanı’nda Mondros Ateşkes Anlaşması’nı imzalamıştır.

Savaşın kaybedildiğini gören İttihat ve Terakki Partisi ise kendisini feshederek Teceddüt fırkası adını aldı. Bu sırada
Osmanlı Mebusan Meclisi dağıtıldı. (21 Aralık 1918)

Mondros Ateşkes Anlaşması’nın özellikle 7. maddesine dayanan İtilaf Devletleri Anadolu topraklarını işgâle başladılar.

BİLGİ NOTU:

MONDROS’UN 7. MADDESİ:

Antlaşma Devletleri güvenliklerini tehlikede gördükleri herhangi bir stratejik bölgeyi işgâl edebileceklerdir.
Bu madde adeta Anadolu topraklarının işgâline zemin hazırlamıştır.

Anadolu toprakları yer yer işgâle uğrayınca işgâle ilk tepki olarak ise, cemiyetler kurulmuştur.

Bütün bu gelişmeler yaşanırken Mustafa Kemâl’de Suriye cephesinde bulunuyordu. Savaş sona erince buradaki görevi de sona eren Mustafa Kemâl 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelmiştir. O gün İstanbul’un başka konukları da vardı ve altmış gemiden oluşan İtilaf Donanması da İstanbul’daydı. Bu manzarayı gören Mustafa Kemâl: “Geldikleri Gibi Giderler!” sözünü söylemiştir.

Mustafa Kemâl, İstanbul’da bir süre kaldıktan sonra 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan Samsun’a Bandırma Vapuru ile  hareket etmiştir. Görevi 9. Ordu Müfettişi olarak bölgede güvenlik ve asayişi sağlamak olan Mustafa Kemâl’in asıl işi ise Milli Mücadele’yi başlatmaktır.

Cumhuriyet Dönemi Devlet Teşkilatındaki Gelişmeler

Samsun’a varan Mustafa Kemâl ülkenin içinde bulunduğu vahim tabloyu gördükten sonra şu kararı vermiştir: “Efendiler bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da hâkimiyetimilliyeye müstenit (dayalı), bilâkaydüşart (kayıtsız şartsız) müstakil (bağımsız) yeni bir Türk Devleti tesis etmek!”.

Mustafa Kemâl Samsun’dan Havza’ya oradan da Amasya’ya geçerek 22 Haziran 1919 tarihinde Amasya Genelgesi’ni yayımlamıştır.

Bu genelgenin en göze çarpan maddesi şu idi:

“Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”

BİLGİ NOTU:

Amasya Genelgesi’nin yukarıdaki maddesi ile ileride millet egemenliğine dayalı yeni bir devletin kurulacağından üstü kapalı da olsa bahsedilmiştir.

Mustafa Kemâl daha sonra Erzurum’a geçerek 23 Temmuz 1919’da toplanan Erzurum Kongresi’ne dahil oldu.

Erzurum Kongresi ile;

Milli Egemenlikten kesin olarak bahsedilmiştir.
Manda ve himaye ilk kez reddedilmiştir.
Mebusan Meclisi’nin açılması istenmiştir.
Doğuda birlik ve beraberlik sağlanmıştır.

BİLGİ NOTU:

MANDA VE HİMAYE:

I. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD başkanı Wilson tarafından önerilmiş ve ortaya çıkmıştır. Bu sisteme göre, güçsüz devletler, bir süre büyük devletlerin yönetimi ve koruması altında yaşayarak gelişimlerini tamamlayacaklardı. Bu sistem II. Dünya Savaşı öncesi ve sonrası esaret altındaki birçok ulusun bağımsızlığını kazanmasıyla önemini yitirmiştir.

Mustafa Kemâl, Erzurum Kongresi’nden sonra 4 – 11 Eylül 1919 tarihleri arasında milli bir kongre olan Sivas Kongresi‘ne katılmıştır.

Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Amasya Görüşmeleri’nde gündeme gelen ortak madde “Son Osmanlı Mebusan Meclisi”nin
açılması idi.” Nitekim Osmanlı Meclisi 12 Ocak 1920’de İstanbul’da açıldı ve 28 Ocak 1920’de “Misakımilli” (milli and) kararlarını aldı.

Meclis’te Misakımilli kararlarının alınması üzerine İtilaf Devletleri 16 Mart 1920’de İstanbul’u işgâl ettiler ve iki gün sonra da Osmanlı Meclisi’ni basarak milletvekillerini tutuklayıp bir kısmını da Malta Adası’na sürgüne gönderdiler.

Bütün bu gelişmeler üzerine Mustafa Kemâl ve arkadaşları 23 Nisan 1920’de TBMM’yi resmen açtılar.

Mustafa Kemâl, açılan bu ilk TBMM’ye Meclis Başkanı seçildikten sonra bir teşekkür konuşması yapmıştır. Bu konuşmasında şunları söylemiştir:

“Gerek hayatı askeriye gerek hayatı siyasiyenin bütün devir ve safhalarını işgal eden mücadelatımda daima hareket düsturum milli iradeye dayanmak, vatan ve milletin muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur.”

Anadolu’da artık milli iradeye dayalı bir devlet kurulmuştu. Bu devletin bir de anayasa ihtiyacı vardır ve nitekim 20 Ocak 1921 tarihinde Teşkilatıesasi adlı Yeni Türk Devleti’nin ilk anayasası ilân edilmiştir. Bu anayasa sadece yirmi dört madde idi ve o günün şartlarına cevap verebilecek bir tarzda hazırlanmıştı.

1921 Anayasası’na göre “Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir!” ilkesi benimsenmiştir.

Bu ilk anayasa (1921 Anayasası) savaş döneminde hazırlandığında yeterli değildi ve çok eksiklikleri vardı. Mesela anayasa da temel hak ve özgürlüklere hiç yer verilmemişti.

Bu eksiklik zamanla giderilmiştir. Yeni Türk Devleti, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin İlânı ile yönetim şeklini belirlemiş ve bu yenilik 1924 Anayasası’na eklenmiştir.

BİLGİ NOTU:

1921 Anayasası ile yasama, yürütme ve yargı TBMM’de toplanıyordu. (Güçler Birliği)

1924 Anayasası ile bu sistemden vazgeçilmiş, Yasama TBMM’ye, yürütme Bakanlar Kuruluna, yargı ise bağımsız mahkemelere bırakılmıştır. (Güçler ayrılığı)

Yeni Türk Devlet Yönetiminde Yapılan Bazı Değişiklikler

1928 yılında devletin dini İslâm’dır maddesi anayasadan çıkartılarak lâiklik ilkesi benimsendi.
1937’de başta Lâiklik olmak üzere Atatürk İlkeleri anayasaya eklendi.
1924’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1930’da ise Serbest Cumhuriyet Fırkası kurularak çok partili hayata geçilmek istendi. Fakat Türkiye’de gerçek manada çok partili hayata geçiş 1946 yılında Demokrat Parti’nin kurulmasıyla gerçekleşti.
TBMM yönetiminde kadınlara da önemli haklar getirmiştir.

Buna göre Türk kadını;

1930 yılında belediye seçimlerine katılma hakkını
1933 yılında muhtarlık seçimlerine katılma hakkını
1934 yılında ise milletvekili seçimlerine katılma hakkını elde etmiştir.

BİLGİ NOTU:

I. TBMM’yi Tanıyalım:

İlk TBMM’de toplam 436 milletvekili vardır. Bu üyelerin doksan iki tanesi Osmanlı Mebusan Meclisi üyelerindendir.
Meclis’in adı ilk önce Millet Meclisi idi. Sonra Büyük Millet Meclisi dendi. 1921 de Türkiye kelimesi de eklenince, Türkiye Büyük Millet Meclisi adı verildi.
İlk meclisteki milletvekillerinin 288’i yüksek öğrenim görmüş, doksan dördü ise ortaöğrenim görmüştü.

Milletvekillerin meslek dağılımı ise şu şekildeydi:

162 serbest meslek
133 devlet memuru
54 asker
32 din adamı
30 aşiret reisi
7 teknik eleman
16 sağlık görevlisi
2 reji görevlisi

Bu milletvekillerinden 162’si, birden fazla dil biliyordu.

NOT:

I. TBMM olağanüstü şartlarda kurulmuş ve çalışmalarını devam ettirmiştir. Buna rağmen saltanatı kaldırarak inkılap yapmaya da başlamıştır.

 

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Çağdaş Dünya Tarihi Soru Cevap