Bütünleyici İlkeler – Bilimsellik ve Akılcılık
Bilimsellik ve Akılcılık
Bilimsellik; devlet ve toplum hayatında bilime yer vermek ve bilimi değerlendirmek demektir. Bilimsellik, olaylara bilimsel gözle bakmayı, gerçeği bilimsel gözle araştırmayı, hurafelere, doğmalara, peşin yargılara sapmadan aklı hakim kılmayı gerekli kılar.
Akılcılık ise; bir felsefî akım olarak, Türk İnkılâbı’nın felsefî tabanını teşkil eden bir unsurdur. Bilimsellik ile bir arada yürür ve gerçeği arayıp bulmaya yarayan bir yol olarak anlaşılır. Bu akıma göre, akıl her şeyin üstünde ve her şeye hakimdir.
Türkiye’de, özellikle Hilâfetin kaldırılmasıyla devletin laikleştirilmesi yönünde büyük adım atılmış ve bu tarihten itibaren devlet yönetiminde din ve diğer bazı manevî değerlerin etkisine son verilmişti. Bu unsurların yerine ise; akıl, mantık ve bilimin doğrularına dayanan yeni kurallar konulmuştur.
Atatürk, Türk Milleti’ni her yönüyle çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmaya çalışıyordu. Bunun, her şeyden önce çağdaş bilimi yakalamakla mümkün olduğunu düşünüyor ve bilimi devlet ve toplum hayatında hakim kılmaya gayret ediyordu.
Atatürk, daima, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bilimsel değerler ve akılcılık prensibine göre yönetilmesi gerektiğini düşünüyordu. Bu çerçevede, O, zaman zaman yaptığı konuşmalarda bu konuya da değiniyor ve konuyla ilgili düşüncelerini açıklıyordu. Nitekim O bir konuşmasında; “Bizim akıl, mantık ve zeka ile hareket etmek şiarımızdır, akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.” diyerek, fikrini açıklamıştır.
Atatürk, her zaman aklın rehberinin de bilgi ve bilim olduğunu savunarak, devlet hayatında bilim ve bilimsel doğruların hiç bir şekilde gözardı edilmemesi gereği üzerinde durmuştur. O, bu konuyla ilgili olarak Onuncu Yıl Nutkunda da; “Türk Milleti’nin yürümekte olduğu gelişme ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşgale müspet ilimdir.” diyerek, devlet ve millet hayatında bilimin önemini açıkça vurgulamıştır.
Atatürk, devlet ve milletlerin kalkınmasında akıl ve bilimin önemini çok iyi kavramıştı. Bu noktadan hareketle her zaman, Türk Milleti’nin de bunu göz ardı etmemesi gerektiğini düşünmüş ve bu sebeple, bilimsellik ve akılcılık ilkesini Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin prensiplerinden birisi olarak ortaya koymuştur.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.