Bütünleyici İlkeler – Çağdaşlaşma ve Batılılaşma
Çağdaşlaşma ve Batılılaşma
Çağdaşlaşma her şeyden önce, çağdaş bilime dayalı bir medeniyeti gerçekleştirmektir. Çağdaşlaşma, Türk Milleti’nin her konuda, çağın şartlarına, göre donanımını ve medenî anlamda çağı yakalamayı ifade eder. Başka bir deyişle; milletin kalkınması ve mutluluğu için çağdaş uygarlıktaki kurumların aynen benimsenmesidir.
Batılılaşma ise; bazı ilim adamları tarafından, çağdaşlaşma ile aynı anlamda sanılmakla beraber; Türk Milleti’ni maddî ve manevî yönden çağın şartlarına uygun olarak, insanca yaşatmayı ifade eder.
Atatürk, batılılaşmayı modernleşmek anlamında kullanırken , batılılaşmadan sadece medenîleşmeyi kastetmiş, bunu Batının bütün değerlerini aynen almak olarak düşünmemiştir.
Osmanlılarda Tanzimat Dönemi’nde başlayan batılılaşma hareketi çeşitli sahalarda devam ederek ilerlerken, Türkiye’de gerçek anlamda batılılaşma ya da modernleşme Atatürk zamanında başlamıştır. O, Türk İnkılâbı’nın hedeflerinden birisini de, Batı medeniyeti hayat tarzı olarak belirlemiş ve giriştiği inkılâplarla bu amaca ulaşmaya çalışmıştır.
Atatürk, çağdaşlaşma ve batılılaşma yolunda giriştiği hareketlerde, her zaman Türk Milleti’nin kendi millî değerlerine büyük önem vermiş ve yapılan işlerin millî esaslarımıza ters düşmemesine özen göstermiştir. O, batılılaşma ve çağdaşlaşma hareketinden Batının kültürel değerlerini değil bilim ve teknolojinin alınması gerektiğine işaret ederek, özellikle taklitten kaçınılmasını istemiştir.
Çağdaşlaşma ve batılılaşma, taassuptan uzak ve her zaman yeni gelişmelere, bilim ve teknolojiye açık olmayı ifade eder. Bu anlamda Türk Milleti’ni en ileri seviyeye ulaştırmak hedefinden hareketle, inkılâpçılık ilkesini bütünler.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.