Türk-İslam Devletlerinde İktisadi Kurumlar

21 Aralık 2013 tarihinde tarafından eklendi.

TÜRK – İSLAM DEVLETLERİ’NDE EKONOMİ:

Giriş

İlk Müslüman Türk Devletleri’nde eski iktisat anlayışının devam ettirilmesi yanında, İslam dininin etkesiyle ekonomide yeni hakim anlayışlar oluşmaya başlamıştır.
Türk İslam Devletleri’nde bu hakim anlayışlar; İsraftan kaçınma, Adil gelir dağılımının sağlanması Servet ve mülkiyetin yaygınlaşması Devletin daha çok denetimle ilgilenmesi Toplumsal kalkınma gibi unsurlar sayılabilir.

Bütün Türk İslam Devletleri, ilk Türk Devletleri’nde olduğu gibi tarım ve hayvancılıkla birlikte ticarete de büyük önem vermişlerdir.
Ticaret yolları üzerinde emniyet sağlanarak ticaretin gelişmesi amaçlanmıştır.
Ticaret yollarına hakim olma tüm devletlerin ana politikası olmuştur. Orta Asya, Doğu Avrupa, Uzak Doğu, Hindistan, Akdeniz limanları arasındaki ticaretten pay alma yarışı bunun göstergesidir.
Selçuklular bir taraftan İpek Yolu üzerindeki şehirleri ele geçirmeye çalışırken diğer taraftan fethedilen şehirlerde vergi indirimine yönelik siyaset izleyerek hem imar faaliyetlerini geliştirdiler hem de savaşlarda harap olan şehirlerin eski canlılığına kavuşmasını sağladılar.

Tuğrul Bey’in İsfahan’ı fethettikten sonra şehir halkına üç yıl vergi muafiyeti tanıması, Melikşah Dönemi’nde elde edilen gelirlerle birçok sosyal kurum ve kuluşun inşası bunun en güzel örneğidir.

BİLGİ NOTU:

Mısır’da Kurulan Türk Devletleri’nden Tolunoğulları ve İhşidiler Baharat Yolu’nun Akdeniz’e açılan limanlarını kontrol altında tutarak ticareti geliştirmeye yönelik politika izlemişlerdir. Bu çerçevede dış ilişkilerde Venedik, Avrupa ülkeleri ve ticaret yaptıkları toplumlarla siyasi ilişkileri sıkı tutmuşlardır.

1. Türk İslam Devletleri’nde İktisadi Kurumlar

a) İkta Sistemi

Bir kişinin mülkiyetinde olmayıp devlete ait olan toprakların vergilerinin ve gelirlerinin asker veya sivil erkâna hizmet ve maaşlarına karşılık verilmesidir.

Türk – İslam Devletleri’nde uygulanan ikta  sistemi tarihte ilk defa Hz. Ömer Dönemi’nde uygulanmaya başlanmıştır. Emeviler ve Abbasilerde uygulamaya devam edilen İkta sistemi Selçuklular tarafından daha da geliştirilmiştir.
Selçuklular hem doğudan gelen Oğuz Türklerine yer bulmak hem de askeri kuvvetler oluşturmanın yanında ülkeyi ve çiftçileri korumak amacıyla ikta sistemini uygulamışlardır.

İkta Sistemi Uygulama Şekli

– İkta olarak verilen bölgelerin vergileri bizzat ikta sahipleri (kumandan ve askerler) tarafından toplanmakta idi.
– Bu vergiler ilgili kişilerin maaş karşılığı olarak kabul edilmekteydi.
– Böylece merkezden vergi memurları vazifelendirmeden İkta sahiplerinin maaşlarından fazla olan gelirler senelik maktu bir vergi olarak merkez hazineye intikal ediyordu.
– Babadan oğula geçme durumu daha çok küçük İkta’lar için söz konusuydu.
– İktalar özel mülkiyet olmadığı için bunların hibe, vakıf ve satışı yasaktı.
– Devlet Avrupa’da görülen feodal yapılanmayı önlemek için büyük iktalarda babadan oğula geçme durumuna izin vermiyordu.

BİLGİ NOTU:

Asker ve sivillere verilen İkta’lardan toplanan vergiler kanunlarla tesbit edilen vergilerden, daha fazla talep edilmiyordu. Bu durum üzerinde devlet ciddi bir biçim de durmaktaydı.

Anadolu Selçukluları’nda küçük İkta’lar şeklinde devam eden bu sistem;

– Miri toprakların vakıf haline getirilmesi
– Miri toprakların nüfuzlu kişilere Malikâneler haline getirilmesi
– Moğol İstilası
– Sultanların taraftar kazanmak için İkta topraklarını bazı kimselere özel mülk olarak dağıtılması sistemin zayıflamasına sebep olmuştur.

Tüm bu gelişmelere rağmen Beylikler Dönemi’nde sistem korunmuş, Osmanlılar tarafından geliştirilerek tımar sistemine dönüştürülmüştür.

BİLGİ NOTU 1

İkta sistemi aynı zamanda İlhanlılar tarafından kullanılmış, Musul Atabeyleri vasıtasıyla Mısır’a geçmiştir. Mısır’da bu sistem Eyyubi ve Memlük Devletleri tarafından uygulanmıştır. Hatta Hindistan’a kadar yayılmıştır.

BİLGİ NOTU 2

Orta Çağ’da Türk – İslam Devletleri’nde uygulanan İkta sistemine karşılık Avrupa’da köylüler Feodal sistemin en alt sınıfını oluşturmaktaydı.
Köylüler serf ve serbest olmak üzere iki kısma ayrılmaktaydı. Özgür insanların çocukları olan serbest köylüler ekip biçtikleri
topraklardan kazandıklarının bir kısmını senyöre vergi olarak vererek istediği zaman yer değiştirebiliyordu. (Selçuklularda olduğu gibi) esir (serf) köylüler böyle bir hakka sahip değillerdi.

b) Vergi Sistemi

Türk – İslam Devletleri’nde vergi devletin önemli gelir kaynakları arasında yer almaktaydı. Türk – İslam Devletleri’nde vergi sistemi, İslam hukuku çerçevesinde oluşmuştur.

Vergi Gelirleri

1) Zekat: Müslüman halktan, belli bir sayıda hayvanı değerli maden, topraktan elde edilen ürünler ve ticari eşyası olan kişilerden 1/40 oranında alınan vergi
2) Öşür: Müslüman halkın yetiştirdiği ürün üzerinden alınan vergi
3) Haraç: Gayrimüslim halkın yetiştirdiği ürün üzerinden alınan vergi
4) Cizye: Devletin koruması karşılığında askerlik çağındaki gayrimüslim halkın erkeklerinden alınan vergi. Kadınlar, İhtiyarlar, din adamları çocuklar bu vergiden muaftılar.

BİLGİ NOTU:

Türk – İslam Devletleri’nde iktisadi teşkilatlanmanın temeli sayılan İkta sistemiyle zirai vergiler hazineye girmeden Sipahilerin maaşlarını karşılıyordu. Vergiye esas olan toprak birimine Çiftiavamil deniyordu. Çift başına yıllık vergi bir dinar olarak belirlenmişti.

5) Bağlı devlet ve beyliklerin ödediği vergiler
6) Kervanlar, çeşitli iş kolları, tüccarlar ve pazarlardan alınan vergiler.

BİLGİ NOTU:

Vergi sistemi içerisinde; köprü, yol yapımı ve onarımı veya herhangi bir sosyal hizmetle meşgul olan köylülerden bazı vergiler alınmazdı.

c) Ahilik

Türk – İslam Devletleri’nde, dini ve iktisadi bir teşkilatlanma olan ahilik ekonominin en önemli unsurları arasında yer almaktaydı.
Bir esnaf örgütlenmesi olan Loncalar Ahilerce işletilmekte idi. Loncaların en önemli özelliği gayrimüslimlere kapalı olması yanında usta – çırak felsefesi içerisinde, mesleki yeterliliği ilke edinmiş, dürüst, ahlaklı, insanlar yetiştirerek toplumun refahını artırmak ve kalitesi, bol ve ucuz üretimi gerçekleştirerek üretim ve dağıtımın düzen içinde yapılmasını
sağlamaktı.

BİLGİ NOTU:

Bu dönemde Avrupa’da dini ve iktisadi birlikler olan Gild ve Hansa Birlikleri ticaret ve ekonomide oldukça etkili olmuş ve ve ticaretin daha organizeli yapılmasında ve gelişmesinde büyük rol oynamışlardır.

Abbasiler Dönemi’nde hukuki bir statüye kavuşan Vakıf sistemi, Karahanlılar ve Gazneliler Dönemi’nde görülse de daha çok Büyük Selçuklu Devleti Dönemi’nde hızla gelişmiştir.
Büyük Selçukluların İslam dünyasının liderliğine yönelik takip ettikleri siyaset, ülke genelinde, sultanları, şehzadeleri, devlet adamlarını ve ileri gelen zenginleri ülkenin her tarafında vakıf açma konusunda adeta yarışmaya sevk etmiştir.

BİLGİ NOTU:

Türk – İslam Devletleri’nde vakıfların gelişmesinde İslam dininin hayrı teşvik etmesinin yanında artan gelirlerin sosyal refahı yükseltmeye yönelik kullanılması da etkili olmuştur.
Türkiye Selçuklular’ında sosyal ve iktisadi refah XIII. (13) yüzyıl başlarında I. Keykavus ve I. Alaaddin Keykubat zamanlarında zirve noktaya ulaşmış Orta Çağ Avrupa yazarları o dönem Türkiye Selçuklularını efsanevi zenginlik diyarı olarak yazdıkları eserlere konu edinmişlerdir.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Çağdaş Dünya Tarihi Soru Cevap