Fâtih’in Birinci Mora Seferi ve Mora’nın Fethi

22 Nisan 2014 tarihinde tarafından eklendi.

Fâtih’in Birinci Mora Seferi ve Mora’nın Fethi

Bizans İmparatorluğu’nun bir bakiyesi olarak, Mora’da saltanatlarını devam ettiren Paleologos hanenadından Thomas ve Dimitrius kardeşler, Bizans’ın yeniden ihyasında Avrupa devletlerinin bir ümit ışığı olmalarına rağmen, aralarında vâki anlaşmazlıklar dolayısıyla, Osmanlı devleti için de bir tehlike kaynağı durumunda idiler. Birbirleriyle anlaşamayan bu iki kardeş, Mora’yı aralarında taksim ederek rakip iki devlet haline gelmişlerdi. İstanbul’un fethi üzerine, teb’alarıyla birlikte İtalya’ya geçmeyi düşündükleri bir sırada, Fâtih Sultan Mehmed’in, vergi vermeleri ve kendisini metbû tanımaları şartı ile Mora’da kalabileceklerini bildirmesi, iki kardeşi yeni tasavvurlara şevketti.

Osmanlı devletini metbû tanımakla birşey kaybetmediklerine sevinen iki kardeş, başlarına Manuel Kantakuzen‘i geçiren Arnavutlar karşısında birşey yapamadıkları gibi, birçok kalelerinden de oldular. Kantakuzen eski bir Bizans imparatorluk hanedanına mensup olduğu için, bilhassa Paleologos kardeşleri sevmeyenlerle birlikte, halktan ve asilerden geniş bir taraftar buldu.

Asilerin Dimitrius ve Thomas’ın başşehirleri olan Patras’la Mistra’yı kuşatmaları sonucu, bu iki kardeş Fâtih Sultan Mehmed’den yardım istemek zorunda kaldı. Fâtih de Mora ahvâline bir düzen vermesi için Turahan Bey’i gönderdi. Turahan Bey hızlı girdiği Mora’da Paleologos kardeşlerin rakiplerini kısa sürede ortadan kaldırdı. Dimitrius ve Thomas kardeşler, Turahan Bey’in bu başarısı üzerine, Mora’nın her tarafına hakimiyetlerini yayarak, padişaha yıllık 12.000 altın haraç vermeyi kabul ettiler. Despotların haraç ödemeyi kabul etmeleri üzerine de, Fâtih Sultan Mehmed, muhtemelen Napoli Krallığı ile Venedik Cumhuriyeti’nin tahrikleri sonucu, Türk korkusundan yarımadayı terke hazırlanan Mora ahalisine bir ferman göndererek, mal ve canlarının teminatı altında olduğunu bildirdi (26 Aralık 1454). Padişahın bu fermanı, yıllardan beri karışıklık içinde çalkalanan Mora’da huzur ve asayişi kısa zamanda iade etmiştir.

Ancak bu durum çok kısa sürdü. Turahan Bey’in Paleolog kardeşlere olan tavsiyesi dinlenmedi ev yabancıların tahrikleri sonucu, iki kardeş yeniden birbirleriyle çekişmeye başladılar. Dimitrius’un, bazı ileri gelen Moralılar tarafından imparator ilan edilmek istenmesi, Thomas’ı harekete geçirdi. Patras’ı kendisine merkez edinen Thomas, Arnavut isyanlarından da destek alarak, kardeşine ait bazı kaleleri ele geçirdi. Dimitrius’un da, Thomas aleyhtarı isyancı Arnavutlarla işbirliğine girmesi, Mora hadiselerini derinliğine etkilediğinden, Osmanlı devletinin, Mora’yı hakimiyeti altına alarak kendileri ile deniz komşusu olmasını istemeyen Napoli, Venedik ve Ceneviz devletlerini acil olarak harekete geçirdi. Diğer taraftan, İskender Bey’in Arnavutluk’taki Türklere karşı mücadelesini de destekleyen bu İtalya devletleri, menfaatlerini korumak ve yekdiğerine üstünlük sağlamak için maddi ve askerî bakımdan Mora meselelerine büyük önem vermekte idiler.

Bu arada, Dimitrius’un, kardeşinden şikayetle, metbûluk töresine uyacağını ve vergisini ödeyeceğini bildirerek Thomas’a karşı kendisine yardım edilmesini istemesi, yarımadadaki olayları yakından takip eden padişahı harekete geçirdi. Fâtih, gönderdiği elçilerle, ödenmeyen üç yıllık vergiyi talep ettiği gibi, yarımadanın durumu hakkında da bilgiler aldı. Babasının Mora’nın ele geçirilmesi için sağlığında yaptığı vasiyeti yerine getirmek isteyen padişah, ileride muhtemelen İtalya’ya yapılacak bir sefere geçiş imkanı verecek Mora’yı, rakip İtalya devletleri tarafından işgal edilmeden fethetmeyi kararlaştırdı. Bu tarihlerde Serezli bir tüccarın, Patras’ta müslüman esirlere yapılan muameleyi ve saldırıları Edirne’de üzüntü ile padişaha anlatması, sefer için bir gerekçe oldu.

Saltanatının ilk yıllarından itibaren ketum davranışları ile hareket eden ve tasavvurlarını şahsına münhasır bir disiplinle ortaya koyan Fâtih Sultan Mehmed, kış boyu sürdürdüğü sefer hazırlıklarının ikmal edildiği bir anda, Mora’daki despot kardeşleri gafil avlamak niyetiyle, vezir-i âzam Mahmud Paşa’yı veraset çekişmelerinin sürdüğü Sırbistan’a gönderdi.

Sırbistan’ın içlerine kadar girerek birkaç müstahkem kaleyi ele geçiren Mahmud Paşa’nın arkasından hareket eden ve ordusunu Serez’de toplayan Fâtih Sultan Mehmed, o vakte kadar Paleolog kardeşlerden vergi ve tâbiiyeti takdim edecek elçiler gelmediği için, Mora üzerine yürüdü. Korent’e yaklaştığında, yıllıkların bir kısmını getiren elçilere “Sulhu Mora’ya girdikten sonra aktederiz!” diyerek, 15 Mayıs 1458’de yarımadaya ayak bastı. Yolu üzerinde bulunan birkaç kaleyi fethettikten sonra, Korent kalesi önüne gelen Fâtih, burasını hemen kuşattı. Ancak müstahkem surları ve tahkimatı bulunan Korent önünde çakılıp kalmamak için, az bir asker bırakarak, Mora’nın içlerine doğru ilerledi. Kardeşler arasındaki savaşlardan bıkan ve asilerin isyanları sonucu büyük tahribata uğrayan birçok kale ve şehir ile, mühim merkezlerden Torras ve Phlizous şehirleri de Türklerin eline geçti. Akripe ve Roupeli şehirlerinden sonra, fethi son derece müşkil olan Mahlion müstahkem kalesinin de teslimi sonucunda, Mora’da Türk padişahına karşı koyacak hiçbir güç kalmadı. Birkaç gün burada kalan Sultan II. Mehmed, doğru Patras üzerine hareket etti. Şehir halkı korku ile kaçarak, bir kısım Venedik kalelerine iltica etmişlerdi. Şehre giren Fâtih, mevkiin ehemmiyetini takdir ederek, kaçanların yeniden gelip oturmaları için onları vergiden muaf tutup, bazı imtiyazlar verdi. Son olarak ticari önemi büyük olan Vastitza kalesini de alan Fâtih, tekrar Korent üzerine geldi. Mora’nın kapısı durumunda olan Korent’in alınmasını isteyen padişah, kale kumandanı Mathieu Asan’ın barış tekliflerini reddetmesi üzerine hücuma karar verdi. Üç katlı surların birincisini ele geçiren ve yıkmaya muvaffak olan gaziler, ikinci sur önünde, Korentliler tarafından geri püskürtüldüler. Kaleyi almaktan vazgeçmeyen padişahın, kuşatmanın sürdürülmesini ve teslime zorlanmasını ısrarla istemesiyle, kuşatma aralıksız devam etti.

Diğer taraftan yiyecek sıkıntısı çeken halk, kale kumandanını tazyik ederek, kalenin Fâtih’e teslimini ve sulh yapılmasını istediler. Metropolitin de halktan yana olması üzerine, Mathieu Asan, Dimitrius ile temasa geçerek barış yapılmasına karar verdi. Dimitrius ve Thomas’ı temsilen Mathieu Asan tarafından gönderilen elçi, Fâtih’in şartlarını kabul ile anlaşmayı imzaladı.

Bu anlaşmaya göre;

  • Korent Türklere verilecek, buna karşılık halkın can ve malına dokunulmayacak.
  • Padişah tarafından fethedilen kaleler Türklerde kalacak, ancak yarımadada fethedilmeyen şehirler despot kardeşlerin olacaktı.
  • Bu şehirlere karşılık, Dimitrius ve Thomas, Osmanlı padişahına yıllık vergi verecekler, Türkler de Venedik ve Arnavut tecavüzlerine mani olacaklardı.

Mora yarımadasının kuzey kesimini ve Korent’i bu ilk seferinde ele geçiren Fâtih, halka adalet ve refah idaresi bahşedici tedbirler aldıktan sonra Edirne’ye doğru hareket etti. Yine Fâtih tarafından Mora sancak beyliğine tayin edilmiş olan Turahan Beyoğlu Ömer, Venedikliler tarafından yönetilen Atina önlerine gelerek, şehri teslim etmelerini, yoksa etraftaki zeytinliklerin yok edileceğini bildirdi. Zeytinliklerin tahribi ile büyük bir ekonomik sıkıntıya düşeceklerini bilen Atinalılar, güçlük çıkarmadan ve Venedikli komutan Franco Acciajuoli’yi dinlemeden, şehri Türk kumandanına teslim ettiler. Dönerken buraya uğrayan padişah, şehirde dört gün kaldı ve tarihî yerleri gezdi. Daha sonra kuzeye yönelerek, Üsküb’e gelen Fâtih, burada Sırbistan harekâtıyla görevlendirdiği Mahmud Paşa ile buluştu. Kuzeyde, kışın gelmesini bekledikten sonra, Tuna’yı aşarak Osmanlı topraklarına saldıran Mathias’ın püskürtülmesini müteakip, Fâtih Sultan Mehmed, 1458 yılı Aralık ayı ortalarında Edirne’ye geldi.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
KPSS Tarih Kartları – 2