Rodos Adasının Kuşatılması
Rodos Adasının Kuşatılması
Rodos adası, Ege denizinin Akdeniz’e açıldığı yerde, oldukça büyük ve son derece önemli bir mevkii haizdi. Ada bu tarihlerde Saint Jan şövalyelerinin elinde bulunuyordu. Bunlar Kudüs’ten Kıbrıs’a, 1292’de de buraya gelip yerleşmişler ve korsanlık yapmaya başlamışlardı. Mısır, Doğu Akdeniz, Bizans ve Avrupa devletlerinin ticari yolları üzerinde bulunduğu için, korsanlık hareketlerine çok müsait idi.
Zaman zaman Anadolu kıyılarına da taarruz eden ve tahribatta bulunan Rodoslu korsanlar, ilk defa Fâtih Sultan Mehmed’in cülusunu ve İstanbul’un fethini tebrik etmemekle, Osmanlı devleti ile ihtilafa düştüler. Ancak İstanbul’un fethi ile Osmanlı devletinin kazandığı stratejik ehemmiyet dolayısıyla durumlarının ciddiyetini gören Rodoslu şövalyeler, nihayet bir elçi göndererek, sulh teklifinde bulundular ve bir ticaret anlaşması yapılmasını istediler. Padişah, Rodos elçisinin hediyelerini, yıllık vergi verilmesiyle kabul edebileceğini bildirmiş, Rodos şövalyelerinin bunu reddetmesi üzerine de, Osmanlı padişahı 180 gemiden oluşan bir donanmayı ada üzerine sevketmiştir. Hamza Bey kumandasındaki Osmanlı donanması, Midilli ve Sakız’a uğradıktan sonra Rodos’a gelmiş, pek müstahkem olması dolayısıyla adanın şark sahillerindeki Archengelos istihkamlarını tahrip ettikten sonra, İstanköy’e çekilmiş, daha sonra da İstanbul’a dönmüştü.
Bu hadiseden bir süre sonra, iki yıllık bir anlaşma imzalamaya muvaffak olan Rodoslular, Osmanlı devletinin ada üzerindeki emellerinden vazgeçmeyeceğini anladıkları için, adayı daha iyi bir şekilde tahkime başladılar. Nitekim Eğriboz seferine çıkan padişah, 30 gemiden teşekkül eden bir donanmayı, seferin gayesini gizlemek maksadıyla Rodos üzerine sevketmişti (1467). Adaya çıkan Osmanlı askerleri bazı köyleri tahrip ettiler. Osmanlı-Venedik savaşı süresince bir çatışmaya girilmemesine karşılık, şövalyelerin reisi Pierre d’Abusson, adanın merkezi olan Rodos şehrini ve limanını, son derece müstahkem bir hisar haline getirdi. Ayrıca savaş sırasında Venediklileri desteklemeye devam etmişlerdi.
Fâtih Sultan Mehmed, Karaman valisi Cem Sultan vasıtasıyla, Rodoslularla bir anlaşma teşebbüsünde bulundu ve korsanlık hareketlerine son verilmesiyle yıllık verginin ödenmesini istedi. Ancak Cem’in gönderdiği elçi adadan eli boş döndü. Bu sırada Venedik anlaşmasını imzalayan Fâtih Sultan Mehmed, aynı anda hem İtalya, hem de Rodos üzerine donanmalar sevketti.
Seferle görevlendirilen Mesih Paşa, 1479 Ekim’inde hafif bir donanma ile adaya geldi ve adaya asker çıkardı. Rodos kuvvetlerine karşı koyamayan Osmanlı (Türk) askerleri gemilerine çekildiler. Bazı kayıplar da veren Mesih Paşa, Marmaris’e çekilerek yardımcı kuvvet gelmesini beklemeye başladı.
Fâtih, 1480 baharında 60’ı kadırga, 160 gemi ile kara cihetinden asker sevketti. 23 Mayıs 1480’de adaya asker çıkaran Mesih Paşa, şehri bombardımana tâbi tuttu. Denizden de bombardıman altında tutulan şehrin surlarında açılan gedikleri Rodoslular hemen tamir ediyorlardı. Ayrıca yıkılan surların arkasında hendekler kazmaya başladılar. Yapılan iki hücumda 700 kadar şehid veren Osmanlı kuvvetleri, tazyiki deniz cihetine kaydırdılar. 19 Haziran gecesi Saint Nikolas kulesinin bulunduğu taraftaki dalgakıran üzerine gemilerle kurulan köprüden hisara doğru yapılan ikinci hücumda da, köprünün çökmesi ile 2.500 kadar zayiat verildi. Bunun üzerine tekrar kara tarafından saldırılara ağırlık verildi. Yahudi Mahallesi’ndeki surlarda bir aydan fazla süren bombardıman sonucu büyük gedikler açıldı. Mesih Paşa’nın son teslim tekliflerini de reddeden şövalyeler savunmalarını şiddetlendirirken, Avrupalı müttefiklerinden ve Papalık devletinden de yardım beklemekte idiler. Mesih Paşa da, teklifinin reddi üzerine, iyice hırpalanmış olan surlardan şehre hücuma karar verdi. 23 Temmuz sabahı başlayan umumi hücumda Osmanlı askerleri kısa zamanda surlara tırmanarak kulelere Türk bayraklarını diktiler. Zırhlara bürünmüş bir halde karşılarına çıkan şövalye maniasını da geçen askerlerimiz, uzattıkları merdivenlerle şehre girmeye muvaffak oldular. Bu sırada Rodoslular, daha önce hazırladıkları içi neft dolu fıçı şeddini ateşe vererek, Türkleri durdurmaya çalıştılar. Diğer taraftan Pierre d’Abusson, İsa’nın resmi bulunan şövalye bayrağı ile Türklerin üzerine saldırdı ve çok kanlı bir savaş başladı.
Savaşı seyreden Mesih Paşa’nın, surlara Türk bayraklarının dikildiğini ve askerlerin içeriye girdiklerini görüp, daha önce serbest bıraktığı yağmayı sert emirlerle yasaklaması üzerine, takviye gidecek olan askerlerde savaşa karşı bir isteksizlik görüldü. Arkadan takviye alamayan içerdeki gaziler kalabalık şövalyeler karşısında çabucak eridiler. Son derce bitkin bir hale gelmiş olan ordunun şevki kırıldığı için, yeni saldırılara da girişemedikleri görüldü. Askerin savaşması için, Mesih Paşa herhangi birşey yapamadı. Surların önünden geri çekilen Osmanlı ordusu bu hücumda yaklaşık üçbin kayıp verdi. Nihayet iki Napoli gemisinin Rodos’a mühimmat ve asker getirmesi, kuşatmanın sonu oldu; çünkü Osmanlı donanmasının mühimmat ve erzakı da azalmıştı. Napoli gemilerinin geldiğini haber alan padişah, Mesih Paşa’ya kuşatmanın kaldırılmasını âmir bir ferman gönderdi. Mesih Paşa, çekildiği Finike’de bir müddet eylendikten sonra, yine Rodosluların elinde bulunan Bodrum’u kuşattı ise de, ele geçiremedi ve İstanbul’a gelince de azledildi.
Mesih Paşa Sultan Bayezid devrinde sadrazam olacaktır. Rodos adası da, Kanuni Süleyman tarafından 42 yıl sonra fethedilecektir.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.