Fener Patrikhanesi’nin patriklik statüsüne kavuşturulması
Fener Patrikhanesi’nin dinî-ökümenik açıdan değil, siyasi organizasyonun zarureti açısından patriklik statüsüne kavuşturulması
İznik Konsili’nde alınan kararlar; özellikle heretic olarak kabul edilen fikirlerin mahkum edilmesi, savunucularının afaroz edilerek sürgüne gönderilmeleri, ülkede dinî birliği sağlamaktan çok, karşılıkların artmasına ve ülkenin baştan başa kaynamasına sebep oldu. Arius ve taraftarlarının faaliyetleri, bir türlü kontrol altına alınamadı.
Antakya, Sur (Tyre), Sardica vb. yerlerde toplanan mahallî sinodlar bir türlü ihtilafları gideremediler. 325’ten itibaren ülkede devam eden bu karışıklıklar, bir yandan kiliseleri yıpratırken, bir yandan da devletin iç düzenini altüst ediyordu. Kısa aralıklarla işbaşına gelen imparatorlar ise kâh o tarafı, kâh bu tarafı destekleyip, sürgün ve sindirmelerle meseleyi halletmeye çalışmışlardı. Bu ise durumu daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramıyordu.
Büyük Theodosius, tahta geçince meseleye kesin bir çözüm bulmak için yollar aradı. Tek çözüm olarak da, dinî kurumları İstanbul’dan yönetmek düşüncesi ağır basıyordu. Ancak, İstanbul Kilisesi sıradan bir episkoposluktu. Bu yüzden de dinî alanda kiliseler arasında hiçbir ağırlığı yoktu. Ona güç kazandırmanın tek yolu ise, “patriklik” statüsüne kavuşturmaktı. Bunun için de yeni bir konsil toplamak gerekiyordu.
Nihayet, Büyük Theodosius 381 yılında İstanbul’da bir konsil topladı. Bu konsil, İznik konsilinin kabul ettiği itikadi kararları onayladıktan sonra, esas toplanış gayesini gündeme getirdi.
İmparator, ülkede dinî yönetimin yakından takip ve kontrol edilebilmesi için, İstanbul piskoposluğunun Heraclea metropolitliğinin denetiminden kurtarılıp, onun üzerine çıkarılmasının ve özellikle Roma, Antakya ve İskenderiye patrikliğine denk bir düzeye getirilmesinin şart olduğunu gördü. Bu yüzden konsilde kabul edilen 3. madde gereğince, İstanbul patriklik statüsüne kavuşturuldu ve Trakya bölgesi idari yönden kendisine bağlandı.
Bu konsile lsadece Doğu piskoposları katılmıştı. Bu yüzden ökümenik olarak kabul edilmedi. Hele hele sözkonusu 3. maddeyi Roma Kilisesi hiçbir zaman kabul etmediği gibi, konsile katılan ve baskıdan dolayı kararları imzalayan Antakya ve İskenderiye patrikleri de, halefleri tarafından hain olarak damgalanmışlardır.
Görüldüğü gibi, 381 İstanbul Konsili’nde 3. madde ile Fener piskoposluğunun patriklik statüsü kazanması, siyasi bir tasarruftur. Kutsal Kilise kanunlarına aykırıdır. Bugün dahi, bu karar, başta Roma olmak üzere kiliselerce kabul edilmemektedir. Zira, İstanbul Kilisesi apostolic kökenli değildir.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.