1. Meşrutiyet
1. Meşrutiyet (23 Aralık 1876)
Osmanlı Devleti’nde padişahın yetkilerinin ve yönetimin anayasa (Kanun-ı Esasi) ile belirlendiği dönemdir. Avrupa’yı yakından gören, devletin gidişini beğenmeyen ve yapılan yenilikleri yeterli görmeyen Türk aydınları, Avrupa’da olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de halkın devlet işlerini denetleyebileceği meşrutiyet idaresi kurulursa durumun düzelebileceği kanaatinde idiler. Bu yolda gayret gösterenlerin başında Namık Kemal ve Ziya Paşa bulunuyordu. Her ikisi de vatanperver ve hürriyeti seven insanlardı. Namık Kemal, Ziya Paşa ve arkadaşlarına Genç Osmanlılar deniyordu. Bunlar, düşüncelerini yaymak için gazeteler çıkardılar; tehlikeli zamanlarda Avrupa’ya kaçtılar, çalışmalarını orada devam ettirdiler. Genç Osmanlılar, meşrutiyet yönetimi kurulur, mebuslar meclisine müslüman olmayan halkın temsilcileri de katılırsa, müslümanlar ile aralarındaki ayrılığın giderilebileceğine ve bir Osmanlı Milleti’nin oluşacağına inanıyorlardı. Böylece Avrupa devletlerinin, Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışmaları önlenmiş olacaktı. Bunlar, kendi haklarını kendileri koruyabileceklerdi. Genç Osmanlılar’ın düşüncelerini Mithat Paşa gibi ileri gelen devlet adamları da benimsiyordu. Yalnız Meşrutiyet yönetiminin kurulabilmesi için bu idare tarzına razı görünmeyen Abdülaziz’in padişahlıktan indirilmesi gerekiyordu.
Neticede Mithat Paşa, Serasker Hüseyin Avni Paşa, Sadrazam Mehmet Rüştü Paşa, Abdülaziz’i tahtan indirerek (1876) yerine 5. Murat’ı geçirdiler. Zihnen dengesiz olan 5. Murat, saltanatta ancak üç ay kalabildi. Meşrutiyeti ilan edeceğine söz veren 2. Abdülhamid tahta çıkarıldı.
Abdülhamid’in Sadrazam olarak atadığı Mithat Paşa’nın başkanlığında bir kurul da Kanun-u Esasi‘yi (anayasa) hazırladı. Bu anayasa Abdülhamid’in bazı düzeltmelerinden sonra 23 Aralık 1876’da Bayezit Meydanında, devlet adamları, ulema ve halk önünde törenle ilan edildi. Böylece Osmanlı Devleti’nde meşrutiyet yönetimi yürürlüğü konmuş oldu. Üyelerini halkın seçtiği Meclis-i Mebusan ile Padişahın atadığı kişilerden oluşan Meclis-i Ayan toplandı. Bu iki meclisin bir araya gelmesiyle de Meclis-i Umumi oluşuyordu. Bu ilk anayasa ile, Osmanlı halkının hükümdarı olan padişaha, nazırlar heyetini atama ve görevden alma, dış ülkelerle antlaşma ve barış yapma, savaş ilan etme, meclisi açma ve kapama yetkisi verildi. Başkanı Sadrazam olan nazırlar heyeti, devlet işlerini yürütmekle görevli idi. Yalnız aldığı kararlar padişahın onayı ile yürürlüğe konabilecekti. Kanun teklif yetkisi nazırlar heyetine, yasama hak ve görevi Mebuslar Meclisi ile Ayan Meclisine verildi. İki mecliste kabul edilen kanunlar Padişahın onayından sonra kesinleşecekti. Kanun önünde bütün Osmanlı halkının eşit olduğu kabul edildi. Herkese şahsi mesken, eğitim, yayın, ortaklık kurma hürriyeti verildi, kimseden kanunsuz para alınmayacağı, vergilerin herkesin gelirine ve gücüne göre hesaplanacağı, müsadere ve angaryanın yasak olduğu belirtildi.
Bir süre sonra Mithat Paşa sadrazamlıktan alındı, daha sonra da Abdülaziz’in ölümünden sorumlu tutularak yargılandı. Bu arada 20 Mart 1877 tarihinde Meclis-i Umumi ilk çalışmalarına başladı. Ancak Meclis’te ülke bütünlüğünü zedeleyici bazı tekliflerin ortaya atılması ve Rus savaşının ağır bir mağlubiyetle sonuçlanması üzerine tartışmalar başlayınca 2. Abdülhamit, anayasadaki yetkisine dayanarak Mebuslar Meclisi’ni kapattı. Böylece 1. Meşrutiyet Meclisi’nin çalışmaları sona ermiş oldu. Bu karar 14 Şubat 1878’te Meclis üyelerine tebliğ edildi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.