Londra Konferansı
Londra Konferansı (21 Şubat-10 Mart 1921)
B.M.M. Hükümeti’nin Sevr projesine karşı tutumundan rahatsızlık duyan İngiltere, gerekirse bu projeyi zorla kabul ettirmek için Yunan kuvvetlerini bir tehdit unsuru olarak Türklere karşı harekete geçirmişti. Ancak bütün tehdit ve baskılara rağmen Millî Hükümet, Misak-ı Millî Projesi’nden asla taviz vermeme kararındaydı, nitekim 1. İnönü Zaferi bunun göstergesi olmuştu.Türkler’le yapılması gereken barışın çok geciktiğinin, bu nedenle de işlerinin oldukça zorlaştığını gören ve giderek de zorlaşacağından kaygılanan İngiliz Hükümeti, Türk Kuvvetleri’nin bu ilk başarısından sonra, oldukça rahatsızdı. Ortakları Fransa ve İtalya da, İngilizler’i Türkler’le diyalog konusunda devamlı sıkıştırıyorlardı.
Bu gelişmeler sonunda İtilaf Devletleri, Londra’da bir konferans tertip etmeye ve bu konferansa yine Türk Milleti adına İstanbul Hükümeti’ni çağırmaya karar verdiler. Ancak Damat Ferit’in istifasından (17 Ekim 1920) sonra işbaşına gelen Tevfık Paşa kabinesi Ankara’yla İstanbul arasındaki ayrılıkları gidermek düşüncesindeydi .Bu sebeple Londra’ya gidecek heyetin arasında bir de Anakara’nın temsilcisinin bulunmasını istediği için durumdan Mustafa Kemal’i haberdar etti. Millî Hükümet Londra’ya doğrudan çağırılmadıkça gitme niyetinde olmadığını bildirdi. Fakat muhtemel bir çağrı durumunda da gecikmemek için Hariciye Vekili Bekir Sami Bey başkanlığında bir heyeti Roma’ya gönderdi.
İtalyan Hükümeti’nin araya girmesiyle B.M.M. Hükümeti de Londra’ya doğrudan çağırılınca, zaten Roma’da hazır bekleyen Bekir Sami Bey Heyeti de Londra’ya ulaştı.
21 Şubat’ta başlayan konferansta İngiltere ve ortakları görüşlerini ortaya koyduktan sonra, Türk Milleti adına Osmanlı Hükümeti heyetine söz verdiğinde heyet başkanı Tevfik Paşa “Söz hakkı milletin gerçek temsilcilerinindir.” diyerek fevkalade bir jest yapmış ve İtilaf Devletleri’ni, şimdiye kadar tanımak istemedikleri B.M.M. Hükümeti’yle direkt muhatap olma durumunda bırakmıştı.
Yapılan müzakereler sırasında İtilaf Devletleri, Sevr Projesi’nde çok küçük değişiklikler yaparak, bir bakıma Türk Milleti’ne konferans yoluyla kabul ettirme çabası içindeydiler.
Bu değişiklikler şöyle özetlenebilir:
* Türk Ordusunun sayısı biraz arttırılacak.
* Türkiye’deki yabancı subayların sayısı biraz azaltılacak.
* Boğazlar bölgesi diye belirlenen geniş alan biraz daraltılacak.
* Bütçe üzerine konan sınırlamalar hafifletilecek.
* Kürdistan konusunda küçük çaplı değişiklikler yapılacak.
* Ermenistan’ın sınırlarının belirlenmesi Cemiyet-i Akvam’a bırakılacak.
* İzmir Türkler’e verilecek, fakat şehirde Yunan kuvveti bulunacak, şehirde güvenlik İtilaf Devletleri subaylarınca yürütülecek, Valisi Cemiyet-i Akvam’ca tayin edilecek, İzmir senelik vergisini İstanbul’a verecek. Bu durum beş yıl sonra taraflardan birinin isteği ile Cemiyet-i Akvam’ca değiştirilebilecek.
Bu teklifleri yapan ve cevap vermek için bir ay süre tanıyan İtilaf Devletleri, bu süreyi beklemeden Yunan kuvvetlerini taarruza geçirdiler. Beklememeleri gayet normaldi, çünkü Türk heyeti bu teklifi kesinlikle kabul etmeyeceğini, kabul edebileceği asgari şartların Misak-ı Millî projesi olduğunu İtilaf Devletleri’ne bildirmişti.
Müzakereler 10 Mart tarihi itibariyle sonuçsuz kalınca Bekir Sami Bey, kendi insiyatifini kullanarak İngiltere, Fransa ve İtalya ile ikili anlaşmalar yaptı. Ancak hakkaniyet esasına uymadığı gerekçesiyle bu anlaşmalar B.M.M.’ce onaylanmadı. Daha sonra Bekir Sami Bey bu nedenle görevinden alındı.
Londra Konferansı’nın tek olumlu sonucu, B.M.M. Hükümeti’ni şimdiye kadar tanımak istemeyen İtilaf Devletleri’nin , bu konferansta Millî Hükümet’in temsilcilerini resmen muhatap olarak kabul etmek durumunda kalmalarıdır.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.