Atatürk’ün Temel İlkeleri

8 Ocak 2014 tarihinde tarafından eklendi.

ATATÜRK İLKELERİ 

TEMEL İLKELER
(ATATÜRK’ÜN KENDİ TARİFİYLE)

1. Cumhuriyetçilik
Cumhuriyet genel anlamıyla halkın, seçmiş olduğu temsilciler vasıtasıyla yönettiği sistemdir. Halkın hür iradesiyle kendi kendini yönetmesidir. Cumhuriyet rejiminde iktidar gücünün ve yönetim yetkisinin kaynağı milletin kendisidir.
Ulusal egemenlik ve demokrasinin en iyi uygulandığı yönetim şekli Cumhuriyettir. Cumhuriyet yönetiminde devlet yönetimi bir kişi ya da zümreye verilmez toplumun tümüne aittir. Türk milletinin karakter ve âdetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924)
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933) Cumhuriyet, yüksek ahlâkî değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir…. (1925)
Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilâtıdır ki, onun adı Cumhuriyet’tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)

2. Milliyetçilik

Millet, geçmişte beraber yaşamış, halen beraber yaşayan ve gelecekte de beraberliği sürdürme inancı ve ülküsünde olan, dil, kültür, duygu birliği olan insan topluluklarına denir.
Milliyetçilik’te kişiler ait oldukları milletlerini sever, değerlerini benimser. Milli birlik ve beraberlik içinde ülkesinin ve milletinin kalkınmasına çalışır. Atatürk milliyetçiliğinde vatan birliği, tarih birliği ve ülkü birliği esastır. Din ve ırk birliği şart değildir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir. (1930)
Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir soyun evlâtları ve hep aynı cevherin damarlarıdır. (1932)
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur.
Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)

3. Halkçılık

Bir toprak parçası üzerinde yaşayan ve orayı vatan kabul eden çeşitli insan gruplarının meydana getirdiği insan topluluklarına halk denir.

Halkçılık; Hiçbir ayrım gözetmeksizin devletin herkese eşit hizmet götürmesidir.
Halkçılık; Kanunlar önünde herkesin eşit görülmesi, davranılmasıdır.
Halkçılık; Bütün sosyal tabakaların yönetime katılmasıdır. İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamız ile tespit edilmiştir. (1921) Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921) Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil fakat kişisel ve sosyal hayat için iş bölümü itibariyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir. (1923)

4. Devletçilik

Devletçilik, ülke kaynaklarının kullanılması, işletilmesi ve ülkenin kalkınmasının devlet ve özel sektör eliyle olmasıdır. (Karma ekonomik yapı)
Devletçilik ilkesi ülkenin içinde bulunduğu şartlardan doğmuştur. Yeni savaştan çıkmış ulusu ve devleti hızlı bir şekilde kalkındırmak ve toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamak için devlet ekonomiye müdahale etmiştir. Hatta temel tüketim maddelerini kendisi üretmiştir. Daha sonra da Teşvikisanayi Kanunu’nu çıkartarak özel sektörün yatırım yapmasını sağlamıştır.

Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsî faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)
Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir.
Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)
Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da başı boş değildir. (1937)

5. Lâiklik

Lâiklik, devlet düzeninin, eğitim sisteminin ve hukuk kurallarının dini kurallara göre değil akla ve bilime dayandırılması, bireylerin dini inançlarını seçme ve yaşamada özgür bırakılmasıdır.
Lâiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.
Lâiklik, toplumun bütün fertlerinin dinsel ve inançsal özgürlüğünün sağlanması karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı, hoş görülü zorlamayı reddeden bir sistemdir.
Laiklik bütün din ve mezhepleri güvence altına alır. Asla dinsizlik ve dindarlara baskı aracı değildir.
Lâiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)
Lâiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir. (1930)
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)

6. Devrimcilik

İnkılapçılık, çağın koşullarına göre toplumun gereksinimlerini yerine getirmek için yapılan köklü değişiklik ve yenilenmeye denir.
İnkılap, bir devletin ve toplumun önemli kural ve kurumlarının tümüyle değiştirilerek yerine daha çağdaş ilerlemeyi kolaylaştırıcı kural ve kurumların getirilmesidir.
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların, (devrimlerin) gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)
Biz büyük bir inkılâp yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. (1925)

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
KPSS Tarih Kısa Cevaplı Soru ve Cevapları