Ekonomi ve Sağlık Alanında Yapılan İnkılaplar

27 Ocak 2014 tarihinde tarafından eklendi.

EKONOMİ VE SAĞLIK ALANINDA YAPILAN İNKILÂPLAR

1. Ekonomik Alanda Yapılan Çalışmalar

Bir milletin refah içerisinde yaşayabilmesinin temel şartı şüphesiz ekonomik kalkınmışlıktır. Bu sebeple, ekonomi devlet – millet hayatındaki en önemli unsurlardan birisidir.

Osmanlılar zamanında, tarım ve hayvancılığa dayalı Türk ekonomisi, özellikle son dönemlerde kapitülâsyonlar ve uzun süren savaşlar yüzünden büyük krizler yaşamış dolayısıyla çökmek noktasına gelmişti. Bu dönemde millet, yoksulluk içinde sıkıntılı günler yaşamaya ve bağımsızlığına kasteden düşmanlarına karşı büyük bir mücadele vermeye mecbur kalmıştı.

Ülkenin ve milletin içinde bulunduğu bu zor şartlardan kurtarılmasını sağlamak maksadıyla, Yeni Türk Devleti’nin kuruluşuyla birlikte ülkeyi kalkındırma programı ele alınınca, bunun önce ekonomik alandaki kalkınma ile mümkün olabileceği görülmüş ve ekonomik faaliyetler bir bütün olarak ele alınmaya çalışılmıştır.

Daha cumhuriyet ilan edilmeden önce, 17 Şubat 1923 tarihinde İzmir’de, değişik iş çevrelerinden temsilcilerin de katıldığı 1. Türkiye İktisat Kongresi toplanarak ekonominin durumu görüşülmüş ve alınması gereken tedbirlerle, yapılması gereken işler görüşülmüştü. Atatürk, burada yaptığı konuşmada; “Siyasî ve askerî zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılamazlarsa, kazanılacak basanlar yaşayamaz ve sürekli olamaz. Yeni Türkiye’yi layık olduğu kuvvete yükseltebilmek için birinci derecede ve en çok ekonomimize önem vermek mecburiyetindeyiz.” diyerek, bütün devletler için olduğu gibi, Yeni Türk Devleti için de ekonominin önemini açıkça ortaya koymuştur.

Bu kongrenin çalışmaları çerçevesinde, Türk ekonomisinin o günkü durumu ve geleceğiyle ilgili olarak yapılan tartışmalar sonucu, Türkiye’nin o zamanki imkan ve ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak, Misak-ı İktisadî denilen, Millî Ekonomi İlkesi benimsenmiştir. Bu ilke, ülkenin o anda içinde bulunduğu duruma en iyi uyan, hayal aleminden uzak, gerçekçi bir ekonomi politikası izlenmesini öngören bir yapıdadır.

Millî Ekonomi İlkesiyle, büyük devletlerin boyunduruğu altına girmeden, kendi çabamız ve kaynaklarımızı değerlendirerek kalkınmak öngörülmüş ve aynı zamanda ekonomide ki yabancılaşmayı önlemek için, yabancı şirketlerin elinde bulunan işletmelerin devlet tarafından satın alınarak, millileştirilmesi amaçlanmıştır. Bunun yanında, bu ilke ile ekonomik kalkınmanın finansmanını temin etmek maksadıyla, gerekli kredi müesseselerinin kurulması ve iyi bir organizasyonun yapılması da gerçekleştirilecek hedefler arasında gösterilmiştir.

Bu kongrede ayrıca kabul edilen bu ekonomi ilkesinin yanında, millî sanayinin ve ihracatın korunması ve teşvik edilmesi, bir ticaret bankasının kurulması, hava ve deniz ulaştırmacılığının geliştirilmesi ve aşarın kaldırılması gibi Hükümetlere takip edecekleri ekonomi politikaları sırasında yol gösterecek hususlar da kabul edilmiştir.

Cumhuriyetin ilanından sonra da, hemen ekonomik alandaki bu hedeflere ulaşmak için çalışmalara başlanmıştır. Bu çerçevede, önce sanayi işletmelerinin sermaye ve kredi ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla, Atatürk’ün de özel ilgisi ile 26 Ağustos 1924 tarihinde Türkiye İş Bankası kurulmuştur. Daha sonra da bu çalışmalara devam edilmiş ve 1925 Yılında Öşür Vergisi kaldırılırken, 1926 yılında da Kabotaj Kanunu kabul edilmiştir. Özellikle 28 Mayıs 1927’de kabul edilen Teşvik-i Sanayi Kanunuyla, çağdaş anlamda sanayileşmeye doğru adım atılırken, özel sektör de sanayi alanına çekilmeye çalışılmıştır. 1928 yılında kurulan Tarım Kredi Kooperatifleri vasıtasıyla da çiftçiye destek verilmek suretiyle ekonomi canlandırılmaya çalışılmıştır.

Ancak, 1929 yılında patlak veren Dünya Ekonomik Krizi, Türkiye’yi de etkilemiş ve Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gelişmesinde yeni bir dönem açmıştır. İktisadî sıkıntının baskısı da, Türk Devleti ‘nin daha çok iktisadî eylem yapmasına sebep olmuştur.

Türkiye’de açılan bu yeni dönemde, özellikle 1933 – 1938 yılları arasında Devletçilik ilkesine uygun olarak yatırımlar yapılırken, aynı zamanda 1. Beş Yıllık Kalkınma Planının yürürlüğe konulmasıyla, ekonomide planlı yıllar da başlamıştır. Türk sanayiinin kuruluş yılları olarak da kabul edilen bu dönemde, sanayileşmeye öncelik verilmiş ve sanayinin eleman ihtiyacının karşılanması için de eğitim işine büyük önem verilmiştir. Ayrıca bu dönemde, bütün alanlarda yoğun bir yatırım hamlesi gerçekleştirilerek, eksikler ve halkın ihtiyaçları giderilmeye çalışılmıştır.

İzmir İktisat Kongresinde ortaya konulan hedefler ve 1. Beş Yıllık Kalkınma Planına uygun olarak, cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda da, Türk ekonomisinde önemli gelişmeler yaşanmış ve Türkiye bir müddet kendi kendisine yetecek duruma gelmiştir.

2. Sağlık Alanında Yapılan Çalışmalar

Sağlık alanında yapılan hizmetler, en eski devirlerden beri Türk Devlet anlayışına göre kutsal devlet hizmetlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Ancak, Osmanlı Devleti’nin son döneminde, özellikle uzun yıllar devam eden savaşlar, yaşanan göçler ve ekonomik imkanların yetersizliği yüzünden istenilen düzeyde değildi. Ayrıca, bu hizmetler sistemli bir şekilde yürütülmediği için koordinasyon eksikliği vardı. Bunun da ötesinde bu hizmetleri yürütmek noktasında bir Bakanlık şeklinde teşkilatlanma mevcut değildi.

Bu alandaki hizmetlerin yetersizliği sebebiyle acil tedbirler alınması gerektiği şeklindeki düşünce neticesinde, Yeni Türk Devleti’nde ilk önce bir sağlık politikası belirlenerek kabul edilmiştir. Bu politika doğrultusunda ilk etapta, daha 1921 yılında kimsesiz ve muhtaç çocukların kötü durumlara düşmelerini önlemek ve devlet tarafından korunmalarını sağlamak maksadıyla Çocuk Esirgeme Kurumu kurulmuştur. Bu alanda yapılan kapsamlı çalışma ve değişiklik ise 1930 yılında gerçekleşmiş ve bu tarihte kabul edilen Umumî Hıfzısıhha Kanununa göre Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı kurularak, bütün Türkiye’deki sağlık hizmetleri bu bakanlık vasıtasıyla yürütülmüştür.

Yine bu kanun ile sağlık alanında bir takım düzenlemeler yapılmış ve Tıp Odaları, Hastaneler ve Tıp Fakültelerinin kurulması öngörülmüştür.

Gerçekleştirilen bu çalışmaların yanında, bu dönemde halkın sağlık yönünden eğitilmesini sağlamak maksadıyla, Halk Eğitim çalışmalarında sağlık konularına da yer verilmiş ve okullara sağlık ile ilgili dersler konulmuştur.

Böylece, Türkiye’de cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirilen inkılâp hareketlerine dair tarafımızdan deyinilecek hususlar da tamamlanmıştır

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
KPSS Tarih Altın Bilgiler