Eski Krallık (3 – 8 Sülaleler)(MÖ 2650-2134)

19 Temmuz 2014 tarihinde tarafından eklendi.

3. ve 4. sülaleler düzeni ve barışı sağlayarak Klasik Mısır uygarlığının  temellerini atmışlar ve güçlendirmişlerdir. Eski krallıkta kraliyet ve yönetim merkezi Memfis kentidir. Memfis modern Kahire’nin yaklaşık 20 km güneyindedir.Geleneksel düşünceye göre ilk kral Menes tarafından kurulmuştur ve aynı zamanda tanrı Ptah kültüne tapınılan büyük bir dinsel merkezdir.3. Sülale krallarının siyasi faaliyetleri hakkında çok az bilgi vardır. Bu sülalenin güçlü krallarından Coser (MÖ 2630-2611) zamanında birinci ve ikinci çağlayanlar arasındaki Aşağı Nubya Bölgesi ilk kez egemenlik altına alınmıştır.

3. Sülale döneminden itibaren Mısır, Sina’da bakır ve firuze madenlerine sahip olmuş ve işletmeye başlamıştır. 3. Sülale’nin son kralı Huni (MÖ 2599-2575)Nil’in Elefantin  Adası’nda bir kale kurarak Mısır’ın Birinci Çağlayan’daki güney sınırını iyice güvence altına almıştır.ile birlikte mütevazı binalardan anıtsal taş mimariye geçilir. Tuğla, ahşap ve hasırdan inşa edilen Coser’in krali ikametgâhı Sakkara’daki Basamaklı Piramit’in etrafını kuşatan anıtsal bir taş yapıya dönüştürülür. Krali atölyelerde gerçek boyutta ilk taş heykeller yontulur ve kabartma sanatı gelişir.

Coser’in ikametgâhının yakınındaki Sakkara platosunda, veziri mimar İmhotep tarafından inşa edilen 6 basamaklı ve 60 m yüksekliğinde Basamaklı Piramit yükselir. Dünyanın en eski piramidi olan bu yapının güneydoğusunda küçük ibadet odalarıyla çevrili bir tören avlusu vardır. Coser’in haleşeri olan krallardan Sehemhet (MÖ 2611-2603) Sakkara’da, Coser’in Basamaklı Piramidi’nin güneybatısında, kral Huni ise Meidum’da yaptırmaya başladıkları piramitleri bitirememişlerdir.

4. Sülale’nin ilk kralı Snefru Nubya bölgesine sefer yapmış 7 000 esir ve 200 000 baş hayvanı ganimet olarak almıştır. Kuzeyde bakır madenleri bakımından zengin olan Sina Yarımadası’na, Fenike’ye ve batıdaki Libyalılara karşı da sefer yapmıştır.4. Sülale büyük piramitlerin dönemidir. Eski Krallık Dönemi’nde 3. ve 4. sülalelerzamanında inşa edilen ünlü piramitler o döneme “Piramitler Çağı” adının verilmesine neden olmuştur. Snefru (MÖ 2575-2551), Meidum’da Huni’nin başladığı piramidin yapımına devam eder, ancak daha sonra kendi piramit kompleksini yapmakiçin inşaatı yarım bırakır.

Dahşur’da “Eğik piramit” ve “Kızıl Piramit” olarak adlandırılan iki piramit yaptırmıştır. Kızıl Piramit geometrik olarak ilk gerçek piramittir.Babası Snefru’nun yerine geçen Keops’un (Hufu) (MÖ 2551-2528) Giza Plato su’nda yaptırdığı piramit 146 m yüksekliğiyle Eski Mısır’da inşa edilmiş en büyük piramittir. Ayrıca Dendara’da ilk Hathor tapınağını da yaptırmıştır. Keops saltanatı sırasında babası Snefru gibi Sina Yarımadası’na yapılan seferlere devam etmiştir. Keops’un yerine geçen oğlu Ra’cedef de (MÖ 2528-2520) kendisine Giza’nın 8 km kuzeyindeki Abu Ravvaş kayalık tepelerinde bir piramit yaptırmak istemiş ancak erken ölümü sonucu inşaat yarım kalmıştır.

Ra’cedef in yerine geçen kardeşi ya da üvey kardeşi olan Kefren (Hafre) (MÖ 2520-2494) mezar kompleksini Keops Piramidi’nin hemen güneybatısına yaptırır. Kefren’in oğlu Mikerinos (Menkaure) (MÖ 2490-2472) Giza’daki son piramidi yaptırmıştır. Bu piramit 66,5 m yüksekliğinde olup Keops ve Kefren piramitlerinden çok alçaktır. Giza piramitleri Mısır’ın en görkemli anıtları olarak karşımıza çıkarlar. Anıtsal mimariye sahip olan piramitler güç ve zenginliğin simgesiydiler. Keops Piramidi antik dünyanın yedi harikasından birini oluşturur.

eski krallıkYapılardan başka 4. Sülale zamanında heykeltıraşlık, kabartma, yazıt ve mezar hediyelerinde de parlak, üstün bir sanat anlayışı görülür4. Sülale’nin son firavunu fiepseskaf (MÖ 2472-2467) kendisine piramit yerine çok büyük bir mastaba yaptırmıştır.5. Sülale firavunları Sina Yarımadası’na seferler yapmışlar ve buradaki kabilelerle çatışmışlardır. Ayrıca Libya yağmalanmıştır. Suriye ile ekonomik ve diplomatik ilişkiler güçlendirilmiştir. Ticaret ilişkileri ise Ege’ye ve Girit’e kadar uzanmıştır.

5. Sülale zamanında piramitlerin boyutları küçülmüştür. Bu sülaleden Userkaf (MÖ2465-2458) Sakkara’da Basamaklı Piramit’in hemen yanı başına küçük bir piramityaptırmış buna Abusir yakınlarında Güneş Tanrısı Ra için yaptırdığı anıtsal bir tapınağı eklemiştir. Ondan sonra Menkauhor’a (MÖ 2396-2388) kadar gelen beş kralda bu tür güneş tapınaklarını piramit mezarlarının yanına yaptırmaya devam etmişlerdir.

Günümüze kadar bu tapınaklardan sadece Userkaf ve Neuserre’ye (MÖ2416-2392) ait olanlar kazılıp gün ışığına çıkarılabilmiştir. Kazılan iki tapınak gibidiğerlerinin de Abusir köyünün kuzeyindeki Memfis Nekropolü nün bir bölgesinde olduğu tahmin edilmektedir.

Ra (güneş) tapınakları da piramitler gibi bir vaditapınağı, geçit yolu ve kült tapınağından oluşmaktadır. Ancak kült tapınağının ardında piramit değil yüksek ve eğimli bir kaidenin üzerinde bir sütun ya da dev bir dikilitaş yükselir. Bu sülalenin son kralları zamanında güneş dininin öneminde bir azalma olmuş ve güneş tapınaklarının yapımı sona ermiştir.

4. ve 5. sülaleler tarihinin en önemli gelişmelerinden biri, güneş dininin ortaya çıkmasıdır. Mısır firavunları, “Ra’nın Oğlu (Güneş Tanrısı’nın Oğlu) Horus” unvanını kullanmaya başlamışlardır.Eski Krallık zamanında Mısır toprakları güneyde Aşağı Nubya, Kuzeyde Sina Yarımadası’na kadar uzanıyordu. 6. Sülale, kral Teti (MÖ 2323-2291) tarafından kurulmuştur. O’nu I. Pepi (2289-2255) ve II. Pepi (MÖ 2246-2152) takip etmiştir. Bu sülale döneminde de monarşik kurumlar gelişmiştir. I. Pepi döneminde Mısır birlikleri Doğu Çölü ve Nubya’ya sefer düzenlediler. Kuzeyde Sina bölgesindeki bedeviler (Kum halkı) ve Güney Filistin’deki kabileler mağlup edildi.

I. Pepi’nin oğlu kral Merenre (MÖ 2255-2246) zamanında da Doğu Çölü’ne ve Nubya’ya keşif seferleri yapılmış ve Nubya şeşeri tarafından sunulan vergiler kral Merenre tarafından kabul edilmiştir. Merenre genç yaşta ölünce yerine geçen üvey kardeşi ve 6. Sülale’nin son firavunu olan II. Pepi’nin uzun saltanatında (MÖ 2246-2152) yaşanan gerileme Eski Krallığın çöküşünü hazırlamıştır. Bu çöküş dış etkilerden kaynaklanmamıştır.

II. Pepi çocuk yaşta tahta çıktığı için ülke siyasetinin uzun süre kralın annesi ve eyalet yöneticisi olan aile üyeleri tarafından belirlenmesi, krallığı ve yönetimi zayıflatmıştır. Krallığın zayışamasında kralın yetişkinliğinde bile güçlü bir kişilik olmamasının etkisi olmuştur.7. ve 8. sülaleler zamanında (MÖ 2150-2134) çok kısa sürelerle tahtta kalan 75 civarında kral başa geçmiştir. Bu krallar döneminde otorite kaybedilmiştir. 8. Sülale’nin sonuna gelindiğinde ülkenin birliği tamamen bozulmuş ve Memfis krali ikametgâh işlevini yitirmiştir. 8. Sülale’nin son kralı Neferirkare ile Eski Krallık Dönemi sona ermiş ve I. Ara Dönem başlamıştır.

BİRİNCİ ARA DÖNEM (MÖ 2134-2040)

Bu dönemin başında başkent Memfis, Fayyum Bölgesi’nin güneyinde Herakleopo-lis kentinde oturan eyalet yöneticisi bir ailenin eline geçmiştir. Bu aile krallık makamını devralarak, 9. ve 10. sülaleleri kurmuştur.Yukarı Mısır’da ise Teb kentinde yerel bir sülale tarafından 11. sülale kurulmuş-tur. Teb sülalesiyle daha güneydeki Elefantin eyalet yöneticileri arasında yakın akrabalık ilişkileri vardı. Teb ile Elefantin’i ayıran Edfu ve Hierakonpolis eyaletleri yöneticisi Anktifi de Yukarı Mısır’da bağımsız hareket eden bir başka güçtü.

Teb hükümdar ailesi kraliyet unvanını Herakleopolis eyalet yöneticileriyle aynı zamanda almışlardır. 11. Sülale’nin ilk kralı I. İnyotef (Sehertavi) (MÖ 2134-2118) Teb Bölgesi’nin kralı olmuştur. Kardeşi II. İnyotef (MÖ 2118-2069), krallığı zamanında Anktifi’nin ölümünden yararlanarak Hierakonpolis ve Edfu eyaletlerini de ele geçirerek Birinci Çağlayan’a kadar Yukarı Mısır’ın sahibi olmuştur. Yöneticileri Herakleopolis’te oturan Kuzey Krallığı ve yöneticileri Teb’de oturan Güney Krallığı Mı-sır’ın tamamına sahip olmak için başlangıçta savaşmalarına rağmen daha sonra iç sorunlarla uğraşmak zorunda kaldıklarından dostça geçinmeyi yeğlemişlerdir. Güney Krallığı’nın kralı III. İnyotef in (MÖ 2069-2061) saltanatı genelde sakin geçer.

II-I. İnyotefin oğlu I. Mentuhotep (MÖ 2061-2010) Güney Krallığı’nın başına geçtiğinde Kuzey Krallığı’nın başına da Merikare geçer. Merikare, Teb’in egemenliğindeki Tinit Eyaleti’ni işgal etmek ister. Ancak Güney Krallığı saldırıyı püskürtmüş ve Ti-nit’e saldırıya karşılık olarak Siut’u (Asyut) almış ve bundan sonra da Kuzey Krallı-ğı’nın merkezi Herakleopolis’i ele geçirmiştir. Kuzey Krallığı böylelikle yıkılmıştır. Daha sonra Memfis ve Delta bölgesi de I. Mentuhotep’in eline geçmiştir. Böylece Mısır siyasi olarak yeniden birleştirilmiş ve Birinci Ara dönem sona ermiştir.
ORTA KRALLIK (11.-14. SÜLALELER) (MÖ 2040-1640)
I. Mentuhotep (MÖ 2061-2010) iki ülkeyi birleştirmesi nedeniyle saltanatının geri kalan bölümünde Horus adını, “Horus Sema – taui = İki ülkeyi birleştiren” olarak değiştirmiştir. Teb kenti Mısır’ın başkenti hâline gelmiştir. Onun zamanında Mısır’a kereste sağlamak için Biblos’a seferler yapılmıştır. Yukarı Mısır’da krali imar faaliyetleri görülmüştür. Deir el-Bahri’de mezar kompleksleri yapılmıştır. Siyasal ve ekonomik istikrara sahip bir devlet oluşturulmuştur. Oğlu II. Mentuhotep de (MÖ 2010-1998) babasının imar programını devam ettirmiş ve Delta Bölgesi’ne kadar yaymıştır. II. Mentuhotep yöresel beylerle anlaşmış, onların desteği ile ülkenin birliğini yeniden sağlamıştır.

Göçebe saldırılarına karşı ülke sınırlarını güvenlik altına almış, Mısır’ın etkisini Nubya’ya kadar uzatmıştır. 11. Sülale’nin son kralı III. Mentuhotep (MÖ 1998-1991) gayri meşru bir kral olduğu için sonraki kral listelerinde yer almamıştır. O da başa geçer geçmez büyük imar projeleri yürütmüştür. Veziri olan Amenemhet nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde tahtı ele geçirmiş ve 12. Sülale’nin ilk kralı olmuştur.I. Amenemhet (MÖ 1991-1962) zamanında Mısır 11. Sülale kralları döneminden sonraki ikinci parlak dönemini yaşamıştır. I.

Amenemhet, Orta Mısır’da Memfis’in 30 km güneyinde Lişt köyü yakınındaki İçtavi’yi (kentin adının anlamı: iki ülkeyi ele geçiren Amenemhet’tir) yeni bir başkent olarak kurmuştur. Ayrıca ikametgâhının yakınında kendine ait bir piramit yaptırmıştır. İkinci Çağlayan’da Buhen Kalesi’nin yapımına başlamıştır. Böylece Güney Nubya’daki taş ocakları ve altın madenlerini daha kolay kullanabilmiştir. Asya’dan gelecek bedevi akınlarını önlemek için Delta’nın doğu sınırında surlar inşa ettirmiştir. Bakır ve turkuaz yataklarının bulunduğu Sina Bölgesi de kontrol altına alınmıştır. Libyalılara karşı kuzeybatıda bir sur ya da kale olmaması nedeniyle bu bölgenin güvenliği de sık sık yapılan seferlerle sağlanmıştır.

I. Amenemhet, kendi ölümünden sonra tahtın el değiştirmesini kolaylaştırmak için, oğlu I. Senusret’i (MÖ 1971-1926) tahta ortak ederek yeni bir gelenek baş-latmıştır. Bu sistem 12. Sülale’nin diğer kralları tarafından da uygulanmıştır.I. Amenemhet ve I. Senusret ortak saltanatı zamanında güneyde İkinci Çağlayan’a kadar olan topraklar egemenlik altına alınmıştır. Bu seferleri bizzat Senusret düzenlemiştir. Aşağı Nubya’da büyük kaleler dizisi inşasına başlanmıştır. Mısır’ın genelinde geniş çaplı inşa faaliyetleri yürütülmüştür. I. Senusret Libya seferideyken babası I. Amenemhet öldürülmüştür.

Ancak ortak krallık sistemi nedeniyle bir karışıklık yaşanmadan I. Senusret kral olmuştur. Senusret List kentinde yaşamış ve piramit mezarını oraya yaptırmıştır. Nubya’nın tamamını kolonileştirmiş, Mısır’ın etkinliğini Üçüncü Çağlayan’ın güneyindeki Kerma’ya ve Kuş Bölgesi’ne kadar uzatmıştır.I. Senusret de babası gibi ölümünden üç yıl önce oğlu II. Amenemhet’i taht ortağı yaptı. II. Amenemhet (MÖ 1929-1892) babası I. Senusret’in sağladığı sağlam konum nedeniyle askeri sefer yapma gereği duymadı. O ve halefi II. Senusret (MÖ 1897-1878) zamanında 50 yıllık bir barış dönemi yaşanmıştır.

II. Amenemhet döneminde Punt, Suriye, Asya, Girit, Babil, Biblos, Ugarit ve Küçük Asya ile ticari faaliyetlerde bulunulmuştur. Senusret, Piramit mezarını Memfis yakınlarında yaptırır. Ölümünden sonra yerini tahta ortak ettiği oğlu II. Senusret alır. Fayyum Bölge-si’nde Moiris Gölü ve çevresinde kurulan barajlar, bentler ve açılan kanallarla dü-zenli sulama yapılarak bölge verimli hale getirilmiştir. II. Senusret zamanında da devam eden barış döneminde eyalet yöneticileri güçlerini arttırırlar.II. Senusret’in iktidarı paylaştığı III. Senusret’in (MÖ 1878-1841) tahta çıkışıylaiç ve dış politika yeniden hareketlenmiştir.

Yeni kral ilk iş olarak eyalet yöneticilerinin etkinliğine son vermiştir. Mısır’ın idari teşkilatında reform yapmış ve ülkeyidört idari bölgeye ayırmıştır. Onun hareketli dış politikası Mısır’ın en önemli krallarından biri olarak kabul edilmesini sağlamıştır. Nubya’da İkinci Çağlayan’ın güneyine inerek burayı inşa ettirdiği yeni kaleler ve büyüttüğü eski kalelerle güvenli hale getirmiş ve Mısır’ın güney sınırını Semna’ya kadar uzatmıştır. Nubya’da 18.Sülale’nin sonuna kadar bir tanrı olarak görülmüş, Semna’daki tapınak ona ve yerel tanrı Deduen’e adanmıştır. III. Senusret’in Mısır’daki en göz alıcı kalıntıları heykelleridir. Bu heykellerde ilk kez zengin ama yaşlı, yıpranmış bir yüz ifadesi görülür.

Bu ifadeyle krallığın zorluğu belirtilmeye çalışılmıştır. İmar faaliyetleri olarakda Delta’nın doğusundaki I. Amenemhet Tapınağı genişletilmiştir. Karnak yakınlarında savaş tanrısı Montu için bir tapınak inşa ettirilmiştir.III. Senusret’in oğlu ve taht ortağı III. Amenemhet’in (MÖ 1844-1797) yönetimibarış içinde geçmiştir. Ülke sınırları korunmuştur. Mısır etkisi Üçüncü Çağlayan’aşarak bir ticaret kenti olan Kerma’ya kadar uzanmıştır. Sina’daki bakır ve turkuazocakları işletilmeye devam etmiştir. Fayyum Bölgesi’nde iki piramit ve çeşitli anıtlar fiedet’te (Krokodilopolis) sular tanrısı Sobek için bir kült salonu ve Medine Ma-di’de yılanlı tanrıça Renenutet için bir tapınak yaptırmıştır.

III. Amenemhet daha
sonra Fayyum Bölgesi’nde tanrılaştırılmıştır.III. Amenemhet’in (MÖ 1844-1797) ölümünden sonra başa geçen IV. Amenemhet (MÖ 1799-1787) güçlü bir kral değildi. Onun saltanatında bir gerileme devri başlamış olmasına rağmen ülke sınırları korunmuştur. Güneyde sınır İkinci Çağlayan’dır. Sina’daki madenler işletilmeye devam etmiştir. IV. Amenemhet’in erkek varisi olmadığı için ölümünden sonra yerine kız kardeşi Nefrusobk (MÖ 1787-1783) geçmiş ve ülkeyi dört yıl yönetmiştir. Ülkenin refah düzeyinde bir azalma olmamıştır. Nefrusobk ile 12. Sülale sona ermiştir.13. Sülale boyunca 150 yıllık bir zaman dilimi içinde kısa sürelerle hüküm süren 70 kadar kral başa geçmiştir.

İki ya da dört yıl gibi kısa aralıklarla değişen krallar nedeniyle, merkezi güç zayışamıştır. Bu dönemde siyasal iktidar, babadan oğu-la geçen vezirlik kurumunun eline geçmiştir. Vezirlik kurumu Aşağı Mısır Vezirliği ve Yukarı Mısır Vezirliği olmak üzere ikiye ayrılmıştır. 13. Sülale’nin sonlarında Doğu Deltası yoğun olarak Asyalı göçmenlerin istilasına sahne olmuştur. Asyalı göçmenler merkezi hükümetten (13. Sülale) büyük oranda bağımsızlaşmış ve Del¬ta Bölgesi’nde çeşitli küçük krallar (14. Sülale) hüküm sürmeye başlamıştır. Bunun üzerine 13. Sülale Yukarı Mısır’a çekilmiş ve sülalenin sonuna kadar Yukarı Mı-sır’da egemenlik sürmüştür. Bu sülalenin son krallarına ait anıtlar sadece Yukarı Mısır’da Assuan ve Abidos’ta bulunmaktadır.

İKİNCİ ARA DÖNEM (MÖ 1640-1532)
MÖ 1700’lerden sonra Suriye üzerinden Mısır’a giren bazı göçebe kavimler Doğu Delta Bölgesi’ni işgal ettiler. Mısırlılar, bu göçebeleri “yabancı diyarların şeşeri” anlamına gelen “hekau – kasut” olarak adlandırdılar. Antik yazarlar bunlara (Yunan-calaştırarak) Hiksoslar demişlerdir. Hurri kökenli Hiksoslar Delta Bölgesi’ne egemen olmuşlar ve 15. Sülale’yi oluşturmuşlardır. Böylece Mısır’da ilk defa yabancı-lardan oluşan bir sülale kurulmuştur. Memfis’i ele geçirerek, Doğu Deltası’nda kendi başkentleri olan Avaris’i kurmuşlar ve Mısır’ın tanrısı Seth ile özdeşleştirdik  etmişlerdir.

Hiksos kralları tüm Mısır’a ve Filistin’in sınır bölgelerine egemen olmuşlardır. Taht üzerinde hak iddia eden diğer gruplara da anlayışlı davranmışlardır. Yukarı Mısırda 13. Sülale varlığını sürdürmüştür. Bu dönemde Kuzeybatı Delta’da 14. Sülalenin de varlığını sürdürdüğü düşünülmektedir. Hiksos krallarına paralel olarak bir yerlerde kendilerini kral ilan eden bir başka Asyalı krallar grubu 16. Sülaleyi oluşturur. Bu sülaleler içinde en önemlisi Yukarı Mısır’da 13. Sülale sona erince Tebli bir aile tarafından kurulan 17. Sülale’dir.

17. Sülale, Birinci Çağlayan’dan Abidos’un kuzeyindeki Kusae’ye kadar olan topraklarda hüküm sürmüştür. Bütün bu küçük krallıklar vasal olarak 15. Sü-lale’ye bağlıydılar. 15. ve 17. sülaleler arası “İkinci Ara Dönem (MÖ 1640-1532)” olarak adlandırılır. Altı Hiksos kralından oluşan 15. Sülale’nin en dikkat çekici kralları Hian ve haleşerinden Apepi’dir.Hiksoslar, Mısır kültürünü hemen benimsediler. Bunun yanında Mısır’a gelirken beraberlerinde koşumlu atların çektiği savaş arabalı birlikler, çeşitli maddelerden yapılmış ayrı ayrı parçalardan oluşan güçlü bir yay, yeni kılıç çeşitleri ve farklı silahlar getirdiler ve bunlar sayesinde Mısırlıları kolayca mağlup ettiler.

Ayrıca lir ve lavtayı da Mısırlılara onlar tanıtmışlardır. Bu müzik aletleri kısa zamanda moda olmuştur. Diğer yenilikler arasında, hazır bronz alaşımı ithal edilerek arsenikle yapılan bronz işçiliğine son verilmesi de vardır.Hiksoslar Dönemi’nde Mısır bir kültürel zenginlik yaşamasına rağmen Mısırlılar, dışarıdan gelen bu istilacılara alışamamışlar ve Hiksosları benimseyememişlerdir. 17. Sülale’den II. Sekenenre Ta’o, yaklaşık 40 yıl tahtta kalan Apepi’ye karşı çıkarak Hiksosları yönetimden uzaklaştırma mücadelesini başlatmış ancak bu mücadelesi sırasında ölmüştür.

II. Sekenenre Ta’o’nın oğlu Kamose (MÖ 1555-1550) babasının Hiksoslarla başlattığı mücadeleyi devam ettirmiştir. Ülkeyi kendisiyle paylaşan Hiksos kralının yanında sadece bir prens olmaya daha fazla katlanamayacağı-nı söyleyerek Hiksos egemenliğini tanımadığını ilan etmiştir. Kuzeye doğru nehir gemileri ve Nubyalı paralı askerlerle bir sefer düzenler, Memfis kentini ve Fayyum bölgesini ele geçirir. Avaris önlerine kadar gelir ama şehrin savunması ve Hiksos-ların atlı arabalı birliklerinin gücü nedeniyle şehri alamaz.

Yerine geçen kardeşi Ahmose (MÖ 1550-1525) Hiksoslarla mücadeleyi sürdürmüştür. Ahmose önce Nubyalılarla Hiksosların bağlantısını kesmiş daha sonra Memfis ve Avaris kentlerini ele geçirmiştir. Hiksoslara karşı, onlardan öğrendikleri atlı savaş arabalarını kullanarak savaşmıştır. Sonuçta MÖ 1532 de Hiksosları yenerek Filistin’e sürmüştür. Nubyaüzerinde de Mısır egemenliği tekrar kurulmuştur.

  • Mastaba: Sedir anlamına gelen Arapça bir sözcüktür. Bir mastaba, dik ya da hafif eğimli kerpiç ya da taş duvarları olan, dikdörtgen planda bir oda görünümündedir. Tavan genellikle düzdür. Zemin altında, tavandan dik bir kuyu ile inilen mezar odası vardır.
  • Nekropolis: Yunanca mezarlık (Ölüler Kenti) anlamına gelen sözcük. Genellikle uzun süre kullanılan, geniş ve önemli gömü alanlarını niteler.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
KPSS Anayasa Kartları Soru Cevap