Eski Mezopotamya ve Mısır Tarihi

19 Temmuz 2014 tarihinde tarafından eklendi.

Coğrafi Koşullar
Mısır, 15-25 km genişliğindeki Nil Vadisi’ni kaplar. Dünyanın en uzun nehri (6695 km) olan Nil, Viktorya Gölü civarından ortaya çıkar ve kuzeye doğru akarak Akdeniz’e dökülür. Eski Mısır Uygarlığı, Nil Vadisi’nde gelişmiştir. Nil Vadisi’nin batısını dağlık olan Batı Çölü, doğusunu Doğu Çölü, Kızıldeniz tepeleri ve Kızılde-niz sınırlamaktadır. Kuzeyde Delta Bölgesi’nden başlayan vadi, güneyde çağlayanlara kadar uzanır. Çağlayanlar bölgesinde bulunan kayalıklar geçişi zorlaştırır. Çağlayanların güneyinde ise Sudan (Eskiçağ’da Nubya) yer alır. Eski Mısır’ın geleneksel güney sınırı Birinci Çağlayan’dır.

Coğrafi KoşullarBuradan kuzeye Memfis’e kadar olan bölge Yukarı Mısır, Memfis’in kuzeyindeki Nil Deltası ise Aşağı Mısır olarak adlandırılır. Memfis ile Abidos arasındaki bölge bilim adamlarınca Orta Mısır adıyla anılır Ancak Eski Mısırlılar “İki Ülke” dediklerinde sadece Aşağı ve Yukarı Mısır’ı ifade etmişlerdi.

Nil Vadisi’nin 200 km batısında vadiye paralel olarak kuzey güney yönünde Siva, Bahariye, Farafra, Dahla ve El Harga gibi adlar taşıyan vahalar dizisi bulunur. Bu vahalar da Mısırlılar tarafından iskân edilmiştir.Eskiçağ’da ülkenin saldırıya en açık bölgesini kuzeyi oluşturmaktaydı.

Libya, Sina Yarımadası ve Suriye’ye de kuzeydeki Delta Bölgesi’nden geçitler vardır. Ülkenin büyük bölümünün dış dünyadan soyutlanmış olması, homojen bir Mısır uygarlığının yaratılmasına neden olmuştur.Eskiçağ’da Nil Vadisi’ne hemen hemen hiç yağmur yağmazdı. Bu nedenle toprağın verimliliği, tümüyle Nil Nehri’nin taşkınlarına bağlıydı.

Güneydeki Etiyopya dağlarına yağan yaz yağmurları Nil Nehri’nin her yıl düzenli olarak taşmasına neden olurdu. Nil Nehri Mayıs ayında yükselmeye başlardı ve Temmuz’dan Ekim’e kadar vadi üzerinden akardı. Bu mevsime eski Mısırlılarca “Taşkın (akhet)” denirdi. Kasım’ın başında sular çekilmeye başlar, nehir yavaş yavaş yatağına gerilerdi.

Nehrin getirdiği balçık, yatağının iki yanında birikir ve verimli tarım topraklarını oluştururdu. Kasım ile fiubat arasındaki “Ekim (peret)” mevsiminde tarla sınırları belirlenir, tarlalar sürülür ve tohumlar toprağa ekilebilirdi. Marttan Haziran’a kadarki dönem ise “Hasat (shemu)” mevsimiydi.

Olgunlaşan ürünlerin hasadı bu mevsimde yapılırdı. Herodotos, “Mısır Nil’in bir armağanıdır” diyerek bu nehrin Mısır için taşıdığı hayati önemi vurgulamıştır. Nil Nehri’nin taşkınlarının getirdiği balçık topraktan, normal mevsim yağışlarıyla beslenmiş bir topraktan elde edilenin üç  dört katı fazla ürün alınabilmiştir. Eğer Nil Nehri olmasaydı Mısır’ın Akdeniz kıyısı dışında hiçbir yerinde tarım yapılamazdı.

Eski Mısır’da üretilen başlıca ürünler arasında, ekmek yapımında kullanılan düşük kaliteli Emer buğdayı, arpa, mercimek, nohut, soğan, sarımsak, başta hurma olmak üzere çeşitli meyveler, yem bitkileri ve susam sayılabilir Delta kesiminde ve vahalarda yetiştirilen üzüm kırmızı ve beyaz şarap yapımında kullanılırdı.

Ayrıca nar ve hurma şarabı ile bira da yapılırdı. Bataklık alanlar zenginlerin avladığı av hayvanlarının ve papirüslerin bol bulunduğu alanlardı. Papirüsler bir tür kâğıt, hasır, tekne ve alet yapımında kullanılırdı. Papirüs ve ekimi yapılan ketenden giysihalat ve yelken bezi imal edilirdi. Arıcılık önemliydi ve bal başlıca tatlandırıcı olarak kullanılırdı.

Hayvancılık, bataklık kıyısındaki alanlarda ve Delta Bölgesi’nde yapılırdı. En çok tercih edilen et türü sığır etiydi, ancak koyun, keçi, domuz ve ceylan eti de yenirdi. Ördek, kaz, güvercin ve yabani kuşlar da tercih edilen yiyeceklerdendi. Yeni Krallık ve Yunan  Roma dönemlerinde tavuk yaygınlaşmıştı.Mısırlılar Nil Nehri’ni ulaşım için de kullanmaktaydılar. Özellikle suların taşma döneminde nehrin debisi güneyden kuzeye doğru ulaşıma olanak sağlıyordu. Nehir üzerinde seyahat edenler belli iskelelerde mola vererek dinleniyor ve erzak alıp yollarına devam ediyorlardı.

Nil vadisinin iki yanında bulunan dağlar inşaat faaliyetleri için ihtiyaç duyulan granit, bazalt ve kalker gibi taş türleri bakımından zengindi. Bunun dışında doğu dağları ve Nubya Bölgesi’nde (Sudan) çok zengin altın yatakları da bulunmaktaydı. Sina Yarımadası’nda bakır ve firuze yatakları vardı. İnşaat faaliyetleri ve tekne yapımı için kullanılan ahşap ise bölgede yetişen hurma, incir, ılgın gibi ağaçlardan sağlanıyordu.
Sülaleler Öncesi Dönemde Mısır
Mısır’da Paleolitik Çağ’dan (Eski Taş Çağı) beri insanlar yaşamaktaydı. Paleolitik kültürlerin izleri günümüzden 500 000 yıl önceye kadar gitmektedir. Yaşam koşulları günümüzdekinden farklıydı, daha nemli, günümüzdeki ekvatoral iklime daha yakın bir iklim vardı. Bugün vadinin yarısından fazlasını kaplayan Nil Nehri, o dönemde tüm vadiyi kaplıyor ve daha sonraları çöl hâline gelecek olan yerlerde insanlara özgü yerleşim alanlarını çevresinde topluyordu.

Paleolitik Çağ insanlarına ait taş aletler Nil Vadisi’ni çevreleyen dağlarda bulunmuştur.Günümüzden 12 000 yıl önce Sahra’nın kuraklaşması ve çölleşmesi sonucunda bu bölgede avcılık ve toplayıcılıkla geçinen halklar Delta Bölgesi’ne ve Nil Vadisi’ne göç etmişlerdir. Neolitik Çağ’da (Cilalı Taş Çağı) insanlar ilk köyleri kurmuşlar, hayvanları evcilleştirmişler, tarım yapmaya başlamışlar ve çanak çömlek üretmişlerdir.

Neolitik Çağ ve Sülaleler Öncesi döneme ilişkin en önemli kültürler arasında Aşağı Mısırda Merimde (MÖ 4300-3800) ve El-Meadi (MÖ 3300-3100), Yukarı Mısır’da ise Badari Kültürü (MÖ 5000-4000), I. Nagada Kültürü (Amra Kültürü: MÖ 4000-3500), II. ve III. Nagada Kültürü (Gerze Kültürü: MÖ 3500-3100/3000) sayılabilir.Arkeolojik buluntular ve daha sonraki dönemlere ait yazılı kaynaklar, Sülaleler Öncesi Dönem’de Yukarı Mısır ve Aşağı Mısır’ı yöneten krallar olduğunu göstermektedir. Yukarı Mısır’da Memfis civarında ve Aşağı Mısır’da Delta’da bu döneme ait üzerinde şahin motifi yer alan kraliyet amblemleri bulunmuştur. Aşağı Mısır kralları kırmızı, Yukarı Mısır kralları beyaz bir taç takıyorlardı.
ERKEN DEVİR (1-2. SÜLALELER)
(YAKL. OL. MÖ 2920-2650)
Yeni Krallık Dönemi’nin başında yerleşmiş bir geleneğe göre MÖ 3000 yıllarında Menes adlı efsanevi bir kral, Aşağı Mısır ve Yukarı Mısır krallıklarını tek bir krallıkaltında birleştirmeyi başarmıştır. Ancak Yukarı Mısırlıların başkenti olduğu sanılan Hierakonpolis’te bulunmuş olan, tapınağa adak olarak sunulmuş Narmer Levha-sı’nın bir yüzündeki kabartmalarda, Yukarı Mısır’ın beyaz tacını giyen Kral Narmer,Delta Bölgesi’ni ele geçirip bir reisi esir alırken betimlenmiştir. Levhanın diğer yüzünde de Narmer, Aşağı Mısır’ın kırmızı tacını giymiş şekilde resmedilmiştir.

Coğrafi Koşullar 1Narmer Levhası sayesinde bugün birçok tarihçi Mısır’ın gerçek birleştiricisinin Narmer olduğu konusunda fikir birliği içindedir.Mısır Devleti’nin bu şekilde kuruluşundan Büyük İskender’in MÖ 332 yılında Mısır’a gelişine kadar geçen süredeki Mısır tarihi, Eski Mısırlı tarihçi Manetho tarafından 31 sülaleye ayrılmıştır.

Mısır, Erken Devir’de 1. ve 2. sülaleler tarafından yönetilmiştir. 1. Sülale efsanevi kral Menes’le başlar. Menes’in gerçekten yaşadığına ilişkin izler kesinlik kazanmamıştır. Kendi dönemlerinde bu krallar resmi unvanlarını oluşturan Horus adlarıyla tanınırlardı, kral listelerinde geçen doğum adları kullanılmazdı.

Bu nedenle kral listelerinde adı geçen Kral Aha ile Menes’in aynı kişi olduğu düşünülmektedir. 1. Sülale’yle birlikte yazı yaygın olarak kullanılmaya başlamış ve siyasi başkent olarak Memfis kurulmuştur. Abidos ve Hierakonpolis bu dönemin diğer önemli merkezleridir. 1. Sülale’nin Yakındoğu ve Libya ile ilişkileri olmuştur. Ülke toprakları güneyde İkinci Çağlayan’a kadar uzanmıştır.

Bu dönemde krallar ve saray halkı Abidos’ta çölün içlerinde bir mezarlığa gömülmüşlerdir. Mütevazı boyutlarda inşa edilmiş olan bu mezarlar sonraki dönemlerde soyulmuşlardır. Yüksek devlet görevlilerinden bir grup ise Sakkara’nın kuzeyinde çölün yanında inşa edilmiş mezarlara gömülmüşlerdir.

2. Sülale’nin ilk kralı Peribsen Mısır tarihinde Horus değil Seth unvanı taşıyan ilk ve tek kraldır. Peribsen adının bir Horus adı olan Sehmehib’den değiştirdiği düşünülmektedir. 2. Sülale döneminin başında kraliyet mezarlığı Sakkara’ya taşınmıştır.

Kral Hasehemvi döneminde Suriye – Lübnan bölgesindeki liman kenti olan Bib-los ile ticaret ilişkileri kurulmuştur. Yukarı Mısır’da birçok taş yapı inşa ettirilmiştir. Bu dönemde gerek kraliyet gerekse özel kişilerin yaptırdığı taş heykellerin kalitesi artmıştır.

Hasehemvi tüm rakiplerini ortadan kaldırarak, devletin bütünlüğünü güvence altına almış, krallık dini oluşturulmuştur.Sonuç olarak, Erken Devirde Mısır’ın sınırları kuzeyde Delta Bölgesi’nden güneyde Birinci Çağlayan’a kadar uzanmıştır. Mısır merkezî devlet yönetimi oluşturulmuş ve yüzyıllarca kullanılacak olan krallık modeli geliştirilmiştir. Hiyeroglif yazı ve krallık dini yaygınlaşmıştır.

  • Manetho: Ptolemaioslar döneminde (MÖ 289-246) yaşamış Eski Mısırlı tarihçi ve rahip. Yunanca yazdığı Aegyptica/ Mısır Tarihiadlı eserinde Mısır Devleti’nin kuruluşundan Büyük İskender’e kadar geçen sürede başa geçen Mısır krallarını 31 sülaleye ayırmıştır.
  • Horus: fiahin başlı, insan gövdeli ya da şahin şeklinde gösterilen gökyüzü tanrısıdır. Mısır’ın ilk devlet tanrısıdır. Tanrı Osiris ve tanrıça İsis’in oğludur. Kralla yakından ilişkiliydi. Kral mutlak bir hükümdar ve aynı zamanda tanrı Horus’un yeryüzündeki temsilcisiydi.
  • Seth: Kimliği belirsiz bir hayvan başlı, insan gövdeli, düzensizliğin çöllerin, fırtınaların ve savaşın tanrısı. Osiris’in kardeşi.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Tarih Sınavda Çıkacak Konular