Fâtih Sultan Mehmed’in Boğdan Seferi
Fâtih Sultan Mehmed’in Boğdan Seferi
İstanbul’un fethinden kısa bir zaman sonra, Tuna’nın kuzeyindeki bölgeye de nüfuz etmeye başlayan Osmanlı hakimiyeti, Eflak ve Boğdan için ciddi birer tehlike teşkil etmekte idi. Nitekim 1455 yılı Eylül’ünde Boğdan voyvodası Petru Aron, Osmanlı yüksek hâkimiyetini kayıtsız şartsız tanımak zorunda kaldı. Yıllık vergi olarak kabul edilen 2.000 altın (slati) vergiyi, padişaha başvekil Lagafat takdim etti. Bu verginin ödenmesi için üç aylık bir mühlet tanınmıştı. Boğdan voyvodası, kendinde mukavemet edecek güç bulamadığı için, metbûluğu tanımış, bunun üzerine Fâtih de, daha ileri gitmeyerek, Boğdan’m iç işlerine ve voyvodanın haklarına müdahaleden vazgeçmişti.
Ancak, 1457 yılında voyvodalığa getirilen Stefan Çel Mare, kuvvetli bir şahsiyet ortaya koymuş, önceleri vergisini muntazaman ödemekle beraber, istiklal kazanmak için bazı askerî teşebbüslere de girişmişti. Kefe’nin zaptından sonra İstanbul’a gönderilen Cenevizli esirler, bindikleri gemiyi zabt ile, Boğdan arazisine tâbi Kili’de sahile çıkmışlardı. Fâtih, Boğdan voyvodasından esirleri istedi ise de ret cevabı aldı. Bu sırada diğer bir Osmanlı metbûu olan Eflak beyi Radu’yu Besarabya, Laiota ve Tzepeluş’tan çıkaran Stefan Çel Mare, durumu kendisinden soran Osmanlı memurlarına da, ülkesinin eşkiyalıkla, tahrip edildiğini bildirmişti.
Boğdan voyvodasının hareketlerini beğenmeyen Fâtih Sultan Mehmed, ondan hareketlerinin sebebini sormuş ve tazminat talebinde bulunmuştu. Lehistan’ın Boğdan voyvodasını himaye tavrı takınması ve voyvodanın da Osmanlı devletine karşı tâbilik şeraitini yerine getirmemesi üzerine, Fâtih Sultan Mehmed, İşkodra muhasarasına devam eden Rumeli beylerbeyisi Hadım Süleyman Paşa’yı süratle Boğdan üzerine gönderdi. Uzun zaman süren ve takviye alınmadan yapılan İşkodra kuşatmasında , askerler iyice yorulmuş olup teçhizatları da gayet az idi. Bu vaziyette uzun bir mesafe kat’eden Osmanlı askerleri Tuna’yi aşarak Boğdan’a girdiler. 30.000 kişiden teşekkül eden Osmanlı ordusu, Boğdan’a girdiğinde, voyvoda askerlerini ağaçlıklara gizledi. Osmanlı kuvvetleri iki tarafı dağlarla çevrili bir vadi içine girdiğinde, ortaya çıkan Boğdan askerleri, stratejik avantajlar elde etmişlerdi. Ocak 1475’te vukubulan savaşta Hadım Süleyman Paşa feci bir bozguna uğradı. Türk askerlerinin birçoğu bataklıklara saplandı. Beylerbeyi hayatını zor kurtardı. Savaş sırasında Eflaklılar, çarpışmaya iştirak etmeyip seyirci kaldıkları için, savaşın sonu çabuk alınmıştı. Papa, Stefan Çel Mare’ye bu muvaffakiyetinden dolayı, “İsa’nın pehlivanı” unvanını verdi. Voyvoda da, bu galibiyetinin Avrupa ülkelerinde yarattığı tesirden yararlanmak gayesiyle, Osmanlı devleti aleyhine girişeceği hareketlerinin desteklenmesini istedi.
Hadım Süleyman Paşa’nın mağlubiyeti, İstanbul’da duyulunca, padişah Boğdan voyvodasını bizzat cezalandırmak için sefere karar verdi. Kırım’a da haber göndererek, hanın Boğdan seferine katılmasını istedi. 16 Mart 1476’da İstanbul’dan hareket eden Fâtih Sultan Mehmed, Varna’ya vardığında Lehistan elçilerinin de bulunduğu bir toplantıda, voyvodadan vergilerin ödenmesini, Cenevizli esirlerin iadesini’ve Kili’nin Osmanlılara terkedilmesini istedi. Boğdan voyvodası Stefan Çel Mare, Fâtih’in bu isteklerini reddetti. Bunun üzerine Karadeniz yolu ile gelen erzak ve silah dolu gemilerle Tuna’yı geçen Fâtih Sultan Mehmed, kırk gün kadar Boğdan’da dolaştı. Stefan Çel Mare, Osmanlı ordusunun geçeceği yerleri baştan başa tahrip etmişti.
Ormanların içine çekilen ve Fâtih’in karşısına bir türlü çıkamayan Stefan Çel Mare, zaman zaman Osmanlı ordusuna küçük baskınlar tertiplemekte idi. Akdere (Valea Alba veya Rasboieni) mevkiinde, ormanlar içinde, peçine tabir olunan kuvvetli tahkimatın arkasına yerleşen Stefan Çel Mare, nihayet Osmanlı ordusuna kılavuzluk eden kişinin yolu şaşırması yüzünden tesadüfen ele geçti. Hendeklerle ağaç engellerden sonra, bir top bataryası ile kendini savunan voyvodaya aman verilmeyerek şiddetli bir top ateşine tâbi tutuldu. Voyvoda da aynı şekilde şiddetli bir top ateşi ile karşılık verdi. Daha sonra Fâtih Sultan Mehmed, yeniçerilere hücum emri verdi. Ateş yağmuru altında yere yatan yeniçeriler, padişahı fena halde kızdırdılar. Yeniçeri onu azarlayan padişah bizzat ileri atıldı. Padişahın kapı halkı da hücuma kalkışınca, yeniçeriler süratle savaş meydanına girdiler. 27 Temmuz Cuma günü meydana gelen ve öğleden akşama kadar devam eden savaşta, Boğdanlılar feci şekilde ezildiler. Stefan Çel Mare, savaş alanından kaçarak canını zor kurtardı.
Ertesi gün, akıncıları Boğdan’ın her tarafına akma gönderen Fâtih Sultan Mehmed, Boğdan’ın merkezi olan Suçeva üzerine vardı. Şehir tamamen tahrip olundu ise de kalesi ele geçirilemedi. Bu sırada Macarların Semendire üzerine yöneldiklerinin haberi alındı. Yeniçeriler arasında da veba salgınının başgöstermesi ile, dönüş kararı verildi. Bir süre sonra Stefan Çel Mare’nin padişahın şartlarını kabul ettiğini bildiren elçileri Osmanlı ordugahına geldiler. Voyvoda yıllık 6.000 altın vereceğini, Osmanlıların dostuna dost, düşmanına düşman olacağını taahhüt etmekte idi. Bu sefere daha önce katılacağı bildirilen Kırım hanının, Altınordu ordusunun topraklarına hücumu dolayısıyla, yardıma gelmiş olan kuvvetleri acele ülkelerine döndüler.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.