Fâtih Sultan Mehmed’in Şahsiyeti
Fâtih Sultan Mehmed’in Şahsiyeti
Osmanlı padişahları arasında, çok yönlü ve muktedir bir padişah olarak temayüz eden Fâtih Sultan Mehmed hakkında çok şeyler yazılmış ve söylenmiştir. Son derece atılgan, cevval, her türlü tabiat şartlarına dayanıklı, sert konuşan, cesur ve hiçbir şeyden çekinmeyen, bilgili ve akıllı bir padişah idi. Zevk ve sefaya düşkün değildi. Tarihte “devlet kuran hükümdar” vasıflarını taşıyan Fâtih, dünya hakimiyetini gaye edinmiş kudretli ve geniş görüşlü, müsamaha sahibi bir devlet adamı idi. Kendi ailesi içinde Yıldırım Bayezid’i ve torunu Yavuz Sultan Selim’i hatırlatan Fâtih Sultan Mehmed, amansız tedbirleri yanında, ilmi ve ulemayı himaye, edebiyat ve sanatı teşvik eden ve bu vadide eser veren bir padişah idi. Şiirdeki kudreti divanında açıkça görülmektedir. Arapça, Farsça yanında batı dillerinden Rusça, Slavca ve İtalyanca dillerine de vakıf olan Fâtih, her türlü ilim dalma alaka duymuştur. Bu hususta, her ilim dalından hocalara sahip olan padişah, onlara sahaları ile alakalı eserler hazırlatırdı. Hocaları arasında, Molla Gürânî, Hocazade, Molla İlyas, Sirâceddin Halebî, Molla Hayreddin, Molla Abdülkadir, Hasan Samsûnî sayılabilir. Kendi ülkesindeki ulemayı daima himaye ettiği gibi, Arabistan, Mısır ve İran’dan da birçok alimin İstanbul’a gelmesini sağlamıştır. Yaptırdığı medreseleri ve hocalarını sık sık teftiş eden padişah başarılı olanları mükafatlandırırdı. Gerek sarayında, gerekse de seferlerinde, daima ilmî toplantılar tertip eder, her türlü ilmî bahisleri tartıştırır, bazan kendisi de iştirak ederdi. Devrinin en ileri gelen uleması, Molla Hüsrev, Molla Gürânî, Molla Yeğen, Hızır Bey ve Hocazade idi. Felsefeye ve riyaziyeye olan alakası da pek azla idi. Kritovulos, onu tavsif ederken, “En keskin zekalı feylesoflardan biridir.” demiştir.
Fâtih Sultan Mehmed, Batı kültürünü de çok iyi bilmekte idi. Daha şehzadeliği zamanında başlayan bu alaka, saltanatının son yıllarına doğru daha da artmıştır. Sarayında birçok Batılı alim ve tarihçi bulunmakta idi. Bunlardan birçokları yazdıkları eserleri kendisine ithaf etmişlerdir. Patrik Gennadios bile “İtikadname”sini onun için yazmıştır. 1479’da İstanbul’a getirttiği Gentille Bellini’ye portresini yaptırdığı gibi, sarayının duvarlarını da bu sanatçıya Rönesans usulü fresklerle süsletmiştir. Kütüphanesinde Batı kültürü ile ilgili pek çok eser bulunmuştur. Onun bu alakasından dolayı, zamanında, Türk kültürü ile Batı kültürü serbest bir şekilde temasa gelmişti.
Fâtih’in biri kız olmak üzere dört çocuğu olmuştur. Oğullarından şehzade Mustafa Konya valisi iken vefat etmiştir. Bayezid ile Cem ise, müteakip bahislerde görüleceği gibi saltanat kavgası için karşı karşıya geleceklerdir. Kızı Gevher Han Sultan, İstanbul’a iltica eden Uzun Hasan’ın oğlu Uğurlu Mehmed ile evlenmiş ve bir oğlu olmuştur.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.