Fransa’nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Emelleri

10 Ocak 2014 tarihinde tarafından eklendi.

Fransa’nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Emelleri

Türk-Fransız münasebetleri Haçlı Seferleri ile başladı. Fransızlar, Osmanlılara karşı Haçlı Seferlerinde yer aldılar. Türk-Fransız diplomatik münasebetleri 1525 yılından sonra doğdu. Bu tarihteki Fransa Kralı 1. Fronçois’in annesinin Kanuni’ye yazdığı mektup tarihi bir olaydır. Bu mektupta Louise, Almanya’da esir olan oğlunun kurtarılmasını istiyordu. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti’nin Avrupa politikasında Fransa’nın ayrı bir yeri oldu. Fransızlar’ın (Magnifique-muhteşem) dedikleri Kanuni, esir kralı kurtarmak için Almanya’ya baskı   yaptı  ve  O’nu  kurtardı. Arkasından  da  Fransa’yla  sıkı  bir  dostluk münasebetine girildi. O zamana kadar hiçbir devlete tanınmayan ayrıcalıklar, Fransa’ya tanındı. Kapitülasyon adı verilen bu imtiyazlarla, Fransa’ya diğer Avrupa devletlerinden ayrı olarak, geniş Osmanlı ülkesinde ticari, siyasi, dini ve sosyal haklar tanınıyordu.

Osmanlı Devleti’nin Fransa’ya karşı bu davranışının sebepleri ise şöyle açıklanabilir:

  1. Osmanlı Devleti’ni o dönemde askeri, siyasi, iktisadi bakımdan tehdit edecek bir devlet yoktu. Fakat zaman zaman doğan Haçlı ittifakları Osmanlı Devleti’ni oldukça fazla meşgul eden büyük olaylara sebebiyet veriyordu. İşte Osmanlı Devleti, hiç olmazsa Avrupa’nın büyük devletlerinden biri olan Fransa’yı yanına çekerek bu ittifakı parçalamayı hedefliyordu.
  2. Yine o devir Osmanlı Devleti’nin cihan devleti olma idealinin bir sonucu olarak, adaletin, hak ve hukukun, içte olduğu kadar dışta da sağlanması prensibi mevcuttu. Kanuni döneminde Fransa’nın Almanya’ya karşı korunması, devletin bu politikasına da uygun düşüyordu.
  3. Osmanlı Devleti o zamanki gücü ve şartlarıyla bu imtiyazları vermekle fazla birşey kaybetmiyordu. Buna karşılık gelecekte ihtiyaç duyduğunda yanında bir mütttefiki olacaktı. Ayrıca Osmanlı Devleti için hayati önem taşıyan batı ticaretinin canlı tutulması hedefleniyordu.

1536’da verilen kapitülasyonlardan sonra Türk-Fransız ilişkilerinde Türk tarafına baktığımızda, müsbet manada bir istikrar söz konusudur. Fransa tarafı için ise böyle bir şey söylemek mümkün değildir.

Daha kapitülasyonların verildiği tarihten bir yıl sonra I. François, Türkler’in en büyük rakibi ve düşmanı-aynı zamanda kendi düşmanı-ile anlaşarak O’nun Avrupa’daki Türkler aleyhine yaptığı faaliyetlerine iştirak etmiştir. Özellikle Fransız İnkılabı sonrası başlayan savaşlar sırasında Osmanlı Devleti tarafsız kalmışken ve III.Selim döneminde dostça münasebetler sürerken Napolyon Bonaparte 1798’de Osmanlı Devleti’nde şaşkınlık yaratacak bir şekilde Mısır’a saldırdı. 1830’da Cezayir’i daha sonra da Tunus ve Fas’ı işgal etti. Birçok sömürgesini İngiltere’ye kaptıran Fransa’nın bundan amacı, gücünü kendine yakın bölgelerde denemek, Ortadoğu’yu, özellikle de Suriye ve Lübnan’ı ele geçirmekti.

Fransa, bilhassa Tanzimat sonrası kültürel alandaki batılılaşma çalışmalarımızda toplumumuz nazarında model ülke oldu. Kültürümüze giren batılı unsurların çoğu da Fransa’dan girmişti. Fakat bütün bunlar Fransa’nın genelde aleyhte olan Osmanlı politikasını değiştirmeye yetmemiştir. Nihayet Birinci Dünya Savaşı öncesinde yapılan Osmanlı Devleti’ni paylaşmayla ilgili gizli anlaşmalara da katılacak ve kendisine önceden büyük bir pay ayırtacaktır.

Bütün bu örneklerde de görüldüğü gibi Fransa’nın tarihteki Osmanlı politikası hep Türklerin aleyhine olmuştur. Fransa pek çok olayda Osmanlı Devleti’ni kendi menfaatleri için kullanacağı bir paravan veya alet gibi görmüş, fırsatını bulunca emellerini gerçekleştirmeye çalışmaktan çekinmemiştir.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
KPSS Tarih Kısa Cevaplı Soru ve Cevapları