Halkçılık

31 Ocak 2014 tarihinde tarafından eklendi.

TÜRK İNKILÂBI’NIN TEMEL İLKELERİ (ATATÜRK İLKELERİ)

Halkçılık

Halk; kelimesi dilimize Arapça’dan geçmiştir. Bir milletin belirli çevre içerisinde yaşayan kısmını, ya da milleti oluşturan çeşitli mesleklerin ve toplumsal grupların içinde bulunan insanları ifade eder. En geniş anlamı ile kalabalık bir insan topluluğu demektir.

Türk halkı; Türkiye sınırları içinde yaşayan ve ortak özelliklere sahip, ortak menfaat ve değer sistemleri bulunan, insan topluluğu olarak tarif edilmektedir. Görüldüğü gibi, burada halk kavramından kastedilen anlam aslında Türk Milleti’dir.

Osmanlı Devleti’nde halk; aydınlar ve diğer yüksek dereceli memur vs kişiler dışında kalan insan topluluğu için kullanılıyordu. Ancak, ilk defa Ziya Gökalp, halk kavramının Türk Milleti’ni ifade ettiğini savunmuş ve bu anlam daha sonraki dönemde de Atatürk ile millî şuurumuza yerleşmiştir.

Türk halkı,Türk Devleti2nin en önemli unsuru olan beşerî unsurunu oluşturur. Zaten Türk Devlet geleneğine göre, devlet, halk için vardır. Bu sebeple halka hizmet, devletin varlık sebeplerinden birisidir. Türk Halkı, şehirlisi, köylüsü ile din ve ırk farkı gözetilmeksizin vatandaşların bütünlüğünü yani Türk Milleti’ni ifade eder. Zaten millet; halk denilen insan topluluğunun belirli hedeflere yönelerek bilinçlenmesi sonucu ortaya çıkmış bir kavramdır.

Halkçılık ise; halkın, halk tarafından halk için idaresidir. Yani, halkın kendi kendisini demokratik esaslara uygun olarak yönetmesidir. Bu anlamda halkçılık, cumhuriyetçilik ve milliyetçiliğin tabiî bir sonucudur.

Halkçılığın üç önemli unsuru vardır. Bunlar: Birincisi halk yönetimi (siyasî demokrasi), ikincisi eşitlik, üçüncüsü sınıf mücadelesini kabul etmemektir.

Bu anlamda halkçılık, bireyler arasında hiçbir fark ve ayrılık gözetmemek, topluluk içinde ayrıcalık kabul etmemek ve halk adı verilen, tek, eşit bir varlık tanımak görüş ve tutumudur. Aynı zamanda bu anlayışın ileriki bir sonucu olarak halkçılık; halk devleti, halk yönetimi, halkın kendi geleceğine egemen olması, yani siyasî gücü elinde bulundurması gibi kavramların ortaya çıkmasını sağlayan ve bu anlamlara gelen bir kavramdır. Halkçılık, halka hakkını verenlerin, halkı sevenlerin bağlı olduğu bir sosyal politika prensibi, bir tür politik akımdır.

Atatürk, giriştiği Millî Mücadele hareketinde gücünü direk halktan almıştır. Bu sebeple halkçılık, Millî Mücadele’nin ilk günlerinden beri üzerinde en çok durulan ve vurgulanan unsurlardan birisi olmuştur. Dolayısıyla, Millî Mücadele döneminin en önemli anayasal belgelerinde bile yer almıştır. Nitekim 1921 Anayasası’na esas olan belge daha önce “Halkçılık Programı” adını taşımakta idi.

Atatürk’e göre halkçılık, kuvvetin, kudretin, hakimiyet ve idarenin doğrudan doğruya halka verilmesi ve yönetimin, ekonominin, politikanın, devlet ve toplum düzenlemelerinin halka dönük olmasıdır. O’nun halkçılık anlayışında; kanunlar önünde mutlak eşitlik söz konusu olup, hiçbir fert, aile ve sınıfa ayrıcalık tanımamak ve Türkiye’de sınıf, sınıf kavgası ve imtiyaz kabul etmemek temel prensip olarak yer almışlardır.

Halkçılık; hürriyeti ve toplumsal düzenin sağlanmasını amaçlar. Ancak, halkçılık ile hiç bir zaman sonsuz bir hürriyet söz konusu olmamıştır. Bu kavram, kanunların çizdiği sınırlar çerçevesinde insanların özgürlüklerini kullanmalarını ve demokrat olmalarını öngörmüştür. Bu anlamda, fertlerin belli bir düzen ve disiplin içerisinde ve eşit şartlarda yaşamalarını ifade eder.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Çağdaş Dünya Tarihi Soru Cevap