Laik Hukuk Sistemine Geçiş

21 Aralık 2013 tarihinde tarafından eklendi.

Lâik Hukuk Sistemine Geçiş

Atatürk Diyor ki:

“Cumhuriyet Türkiyesi’nde eski hayat kuralları eski hukuk yerine yeni hayat kurallarının ve yeni hukukun kaim olmuş bulunması bütün gayri tabii tereddüt bir emrivâkidir. Büsbütün yeni kanunlar getirerek eski esasatı hukukiyeyi temelinden yok etmek teşebbüsündeyiz.”

Laik hukuk sistemi demek devlet kurallarının dini esaslara dayanmaması demektir.
Kanunlar metafizik ve mistik esaslara göre değil kişinin ihtiyaçlarına göre konulur.
Lâik hukuk, aynı zamanda tüm medeni devletler tarafından benimsenen hukuktur.
Osmanlı Devleti teokratik (dine dayalı) bir yönetime sahip olduğundan dolayı hukukta bu yapıda idi.
Teşkilatıesasiye’ye göre “Dini hükümleri TBMM yerine getirir.” hükmü yer almasına rağmen Cumhuriyet’in ilânı ile hukuk da lâikleşme başlamıştır.

Lâik Hukuka Geçişin Nedenleri:

a) Eski hukuk sisteminin modern hayatın ihtiyaçlarına cevap verememesi
b) Türkiye’nin bir an evvel Batı Medeniyeti’ne geçmek istemesi
c) Dini hukuk yüzünden ayrı dinden insanlar için ayrı hukuk kuralları gerektiriyordu. Bu da hukuk birliğini baltalıyordu.
d) Hukukun lâikleştirilmesi ile siyâsi bağımsızlığımızı da teminat altına almış olacaktık.
e) Lâik hukuk, aynı zamanda medeni ve modern hayatın icabı idi.

Lâik Hukuk Alanında Kabul Edilen Kanunlar:

İsviçre’den Borçlar Kanunu alınmıştır.
İtalya’dan Ceza Kanunu alınmıştır.
Almanya’dan 1929 yılında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu alınmıştır.
1932 yılında İtalya’dan İcra ve İflas Kanunu alınmıştır.
İdare Hukuku alanında ise büyük ölçüde Fransa’dan yararlanılmıştır.
17 Şubat 1926’da İsviçre’den Medeni Kanun alınmıştır. Bu kanun ile miras, boşanma ve şahitlikte kadın – erkek eşitliği sağlandığı gibi sosyal alanda kadın istediği mesleğe girebilecek, tek eşle evlilik sağlanacak ve ayrıca evlilikte resmi nikâh zorunluluğu getirilecekti.

ATATÜRK VE HUKUK

Atatürk Osmanlı Devleti’nin değerli bir paşası iken lâik, demokratik hukuk sistemine dayalı bir devlet kurmak için yola çıkmış asker, komutan ve bir devlet adamıdır. Aynı zamanda bir hukuk adamıdır.
Atatürk, işgâl altına alınmış bir ülkeden sadece yeni bir devlet kurmakla yetinmemiş, onun bu mücadelesi başta Cezayir, Hindistan, Fas, Libya ve Küba başta olmak üzere esaret altındaki milletlere örnek olmuştur.
Atatürk kurduğu bu devletin bir hukuk devleti olması için çok çaba sarfetmiştir. Bunun için yeni kanunlar kaleme almış, batılı ülkelerin yürürlükteki kanunlarını Türk milletinin karakterine uygun olacak şekilde almıştır. Medeni Kanun ile toplumsal eşitliği sağladığı gibi, kadınlara seçme ve seçilme hakkı vererek bu konuda birçok Avrupa ülkesine örnek olmuştur.
Devletin ve anayasanın lâikleşmesini sağlamıştır. Bu doğrultuda hafta tatili, harf devrimi, takvim yılı gibi bir dizi yenilikler getirmiştir.
Atatürk aynı zamanda Dil, Tarih, İktisat ve Hukuk Kurultayları’na başkanlık etmiştir.
Savaşlar kazanmış ve Mareşal olmuştur. Yeni bir kültür getirirken de “Başöğretmen” olmuştur.
“Yurtta Barış Dünyada Barış!” sloganı ile diplomasinin hiç konuşulmayan sözlerini Uygarlık Tarihi’ne yazarak büyük bir devlet adamı olmuştur.

ANKARA HUKUK MEKTEBİ

Ankara Hukuk Mektebi 5 Aralık 1925 tarihinde Ankara Adliye Hukuk Mektebi adıyla kuruldu. Ankara’da bir hukuk mektebinin açılması için ilk teşebbüs 1921 yılında yapılmıştır.
Bu konu ile ilgili Kastamonu milletvekili Abdülkadir Kemal Bey, Ankara’da böyle bir okul açılması için Meclise üç maddelik bir önerge sundu.
Mustafa Kemâl de 1922 yılındaki Meclis açış konuşmasında böyle bir okulun gerekliliğini anlatmıştır.
1925’te bu okul açıldı. İlk anda 301 öğrenci kayıt yaptırdı. Okula uygun bir bina bulunamadığı için açılış Büyük Millet Meclisi’nin toplantı salonunda yapıldı.
Fakülte’nin açılış konuşmasını Mustafa Kemâl yaptı. İlk dersi ise Ahmet Bey (Ağaoğlu) yaptı.
Ankara Hukuk Mektebi 1927 yılında Meclis kararı ile “Ankara Hukuk Fakültesi” adını aldı.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
KPSS Tarih Kartları – 2