Osmanlı Devlet Anlayışı
Osmanlı Devlet Anlayışı
Türk devlet geleneği, Hunlar ile başlayıp Köktürk, Uygurlar ile devam etmiş ve Türk–İslam Devletleri’nden sonra Osmanlı ile sürmüştür. Osmanlı devlet teşkilâtı ve anlayışında ise Selçuklunun izlerini görmekteyiz. Osmanlı Devleti; Selçuklunun yanı sıra Moğol İlhanlıları da örnek almıştır.
BİLGİ NOTU:
Osmanlı Devleti’nin Anadolu (Türkiye) Selçukluları ve İlhanlıları örnek almasında bir süre bu devletlere bağlı bir uç beyi olarak yaşaması etkili olmuştur.
Osmanlı devlet anlayışı ve yönetim sisteminin temelleri:
✓ Eski Türk gelenekleri
✓ İslâmi değerler
✓ Fethedilen toplumların devlet anlayışı etkili olmuştur.
Osmanlı yönetim anlayışın temelinde adalet, hoşgörü ve himaye vardır. Bu üç unsurdan en önemlisi ise adalettir. Adalet anlayışı, Osmanlıyı bir Cihan Devleti yapmış ve yine adalet sayesinde 623 yıl süren muhteşem bir devir yaşatmıştır.
TENEFFÜS
Osman Bey’in Rüyası:
Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey, aslen Karamanlı olup Şam’a giderek yüksek tahsil yapmış olan büyük
alimlerden Şeyh Edebali’nin kızı Mal Hatun’a aşık oldu. Gözü hiç kimseyi görmeyen Osman Gazi, aşkını üç sene gizledi. Sonra bir gece Şeyh Edebali’nin tekkesinde kaldığı akşamlardan birinde bir rüya gördü. Şeyh’in koynundan bir ay çıkıp
kendi koynuna girmişti ve göbeğinden bir meşe ağacı çıkıp dalları bu dünyayı kaplamıştı.
Osman Bey bu rüyayı Edebali’ye anlatınca, o, rüyayı: “Sen bana damat olacaksın ve uzun ömürlü devlete kavuşacaksın.”, diye tabir etti ve kendisine müjdeledi. Kızı Mal Hatunu da Osman Bey’le evlendirdi. Şeyh Edebali’nin Kumrul Dede isimli bir müridi: “Ey Osman!…” dedi, Edebali’nin dediğine göre görüyorsun sana padişahlık müjdelendi, sen bana ne vereceksin bakayım?
Osman:
“Padişah olursam eğer, sana bir köy vereceğim.” dedi. “Bana bu vaadini kâğıda yaz ver öyle ise…” deyince Osman: “Sana atamdan kalan bir kılıcım vardır, onu vereyim. Sende nişan olarak dursun. Eğer Allah bana padişahlık verirse, benim neslim sende o kılıcı görünce köyünü elinden almazlar.” dedi.
TENEFFÜS
Fatih Sultan Mehmet, iki mermer sütunu iki arşın fazla kesip harap ettiği için bir Rum mimarının ellerini kestirmişti. Mimar, Kadı Hızır Bey’in huzuruna gidip padişahtan şikâyetçi oldu. Kadı Hızır Bey, hem davacıyı hem de davalı olan padişahı huzuruna çağırdı. Fatih, mahkeme salonuna girince doğruca baş köşeye geçip oturmak istedi. Ancak kadı gök
gibi gürleyerek:
“Oturma beyim! dedi, sen de davacı ile beraber karşımda ayakta kalacaksın.” Neticede Kadı Hızır Çelebi, kanunsuz ve haksız yere el kesen Fatih’i suçlu bulmuş ve onun da elinin kesilmesine karar vermişti.
Türk hakanı, kararı gayet sakin karşılamıştı. Ancak Rum mimar, kadıya yalvardı, davasından vazgeçtiğini bildirince kadı, kararı iptal etti.
Osmanlı Devleti, sonuçta bir imparatorluktu ve bu kadar kalabalık ve çeşitli milletleri bir arada tutabilmenin önemli unsurlarından biri adaletti. Bu özelliğinden dolayı tarihçiler, Osmanlı Devleti için “devleti ebed müddet”, “nizamı alem” ve “kanunu kadim” gibi tabirler kullanmışlardır.
Osmanlı Devleti’nde devletin devamlılığı da önemli bir esastır. Bu nedenle devlete Devletialiyye, Devletimuazzama gibi isimler verilmiştir. Ayrıca devletin sonsuza kadar yaşayacağına inanılmıştır.
Osmanlı Devleti’nde devletin yönetim merkezi (pâyitahtı başkent) İstanbul’du. Kuruluş Döneminde ise fetihlere paralel olarak Söğüt, Karacahisar, İznik, Bursa ve Edirne’de Osmanlı Devleti’ne merkezlik etmiştir.
Osmanlı Devlet Anlayışının Bazı Özellikleri:
✓ Osmanlı devlet yönetiminde sömürgeci bir anlayış görülmez.
✓ Osmanlı hakimiyet anlayışının amacı İslâmiyeti yaymaktır.
✓ Devlet yönetiminde ölçü adaletti.
✓ Halka dil – din – soy ve ırk ayrımı asla yapılamazdı.
✓ Alimlere ve bilim adamlarına büyük önem verilirdi.
✓ İlim, eğitim, sağlık gibi hizmetler vakıflar aracılığı ile yapılırdı.
TENEFFÜS
SON VASİYET
Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey de erdemli bir insandı. Ölümünden önce oğullarına şu vasiyeti yaptı:
“Birinci vasiyetim gaza ve cihad işini devam ettirmeniz ve İslamın kuvvetlenmesine çalışmanızdır. Livaişerifi yüksek tutunuz. Daima İslama hizmetten geri kalmayınız. Devamında Orhan Bey’e şöyle dedi:
“Oğlum, işte ben ölüyorum, fakat müteessir değilim, çünkü senin gibi bir halef bırakıyorum; adil ol, merhametli ol, iyi adam ol, bütün reayayı eşit olarak himaye et; İslam dinini neşr ve tamim et; yeryüzünde hükümdarların vazifesi budur.
Ancak bu suretle Tanrı’nın lütfuna nail olursun. Bilmediklerini ulemaya danış. Bir şeyi iyice bilmeden harekete başlama. Sana muti olanları hoş tut. Beni Bursa’da Gümüşlü Kubbe’ye defnet.”
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.