Osmanlı Devleti’nin İstiklalinin İlanı
Osmanlı Devleti’nin İstiklalinin İlanı
Bilecik, Yarhisar ve İnegöl kalelerinin fethi ile, Osman Gazi’nin sahip olduğu arazi iyice genişlediği gibi siyasi gücü de oldukça artmıştı. Osman Gazi, fetih haberlerini bildirmek ve alınan ganimetlerden takdim etmek üzere Selçuklu sultanına adam göndermek istedi. Ancak bu sırada Anadolu alabildiğine karışmıştı. Kısa bir süre sonra, İlhanlı hükümdarı Gazan Han’ın Anadolu Selçuklu hükümdarı Sultan Alaeddin Keykubad’ı (III.) tutuklayarak İran’a götürdüğü haberi geldi. Bunun üzerine hediye takdiminden vazgeçildi.
Osman Gazi, bu karışık ortamda aşiretini ve devletini korumak için gerekli hazırlıkları görmeye ve elinden geldiğince askerî ve idari tedbirler almaya çalıştı. Moğolların istilası, bölgede bir otorite kargaşasına yol açmıştı. Selçuklu sultanının maruz kaldığı ağır muamele neticesinde, kumandan ve askerleri dört bir yana dağılarak perişan olmuşlardı. Bunların, başta kılıç erleri olmak üzere, büyük bir kısmı, Bizanslılarla gaza ve cihad emri ile meşgul bulunan Osman Gazi’nin tarafına temayül göstererek Uc’a geldiler. Bunlardan başka, Moğolların idaresinde kalmak istemeyen büyük göçebe Türkmen aşiretleri de, beyleri ile birlikte Osman Gazi’nin açtığı sınır boylarına yığılmaya başladılar. Bu arada Selçuklu devletinin idari kadrosu da, devletlerinin uğradığı zaaf dolayısıyla kendilerine bir sığmak ve iş aramaktaydı.
Selçuklu devletinin serhat boylarında ortaya çıkan uc beylikleri, özellikle de batıda Bizans hududunda bulunanlar, İlhanlı devletinin istilasına maruz kalmaktan büyük bir endişe duymakta idiler. Sultanın esir alınarak İran’a götürülmesinden sonra, Selçuklu devleti artık fiilen sona ermiş bulunuyordu. Bu durum karşısında Osman Gazi’nin başkanlığını yaptığı aşiret ve oymaklar, hükümdarlığın meşru olarak Kayı Han evladına geçeceğini, dolayısıyla da Osman Gazi’nin emirlik ve reisliğe getirilmeye hak kazandığını iddia ettiler. Sonunda oymak beyleri ile Türkmen kabilelerinin reisleri ve Selçuklu devleti bölgesinden gelen göçebe oymaklar toplanarak; “Moğol istilası Selçuklu memleketlerinde karar kılmış olup halen devam etmektedir. Artık Selçuklu devleti münkariz olmuştur. Düşmanları daha kuvvetlidir. Henüz hiçbir Selçuklu sultanı mülkü İlhanlı devletinin elinden almaya gelmedi. Buna muktedir de değillerdir. Uc memleketlerinin korunması ve himayesi ise, kuvvet, kudret, iktidar ve liyakat sahibi bir sultanın istiklal ile hareket etmesini zaruri kılmaktadır. Düşmanların ve zalimlerin bu taraflara müdahalesi ancak bu şekilde önlenebilir. Türkmen boy ve kavimleri arasında hasep, nesep, iyi ahlak, şecaat ve semahati ile buna en layık olan kişi Osman Bey’dir. O hem Kayılardandır, hem de dindar bir müslümandır.” dediler.
Nihayet, Osman Gazi’yi kendilerine reis seçtiler. Osman Bey, umumun arzusuna itaatla, varılan kararı kabul etti. Kendisine tâbiiyet ve sadakat, Oğuz töresine göre yapıldı. Herkes teker teker onun önünde diz çökerek, eliyle verdiği kımızı içti. Bu, ona itaat edeceklerinin delili sayılmakta idi. Osmanlı devleti, cihanşümul ve cihangir devlet olma yolundaki ilk adımı bu merasimle atmış oldu. Osman Gazi, fiilen ve hukuken devlet reisi, yani padişah olmuş, durum her tarafa ilan edilerek duyurulmuştu.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.