Osmanlı Ekonomisinde Meydana Gelen Değişmeler
OSMANLI EKONOMİSİNDE MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER
✓ Osmanlı ekonomisi XVII. ve XVIII. yüzyıllarda ciddi sıkıntılar yaşamıştır. Bunun birçok nedeni olmakla beraber iç ve dış gelişmeleri, uzun süren ve yenilgiyle sonuçlanan savaşlar ile Avrupa’nın ekonomik yönde ilerleme
kaydetmesi etkili olmuştur.
✓ Osmanlı Devleti, özellikle Kanuni’nin ölümünden sonra uzun süren savaşlara girmiştir. Savaşlarda genellikle olumlu neticeler alınamamıştır.
Bu durum ise;
1. Yönetimde bozulmalara neden olmuştur.
2. Orduda ve özellikle Tımarlı Sipahilerde bozulmalara neden olmuştur. (toprak sisteminin bozulmasına paralel olarak)
3. Ekonomi olumsuz yönde etkilenmiştir.
4. Celâli İsyanları ile Anadolu’da güvenlik kalmamış, bu durum üretimin düşmesine, devletin prestij kaybetmesine ve doğal olarak da vergilerin toplanamamasına neden olmuştur.
✓ Ekonomideki bu kötü gidişat bütçe açıklarını ve devamında da tağşişleri (paranın değerinin düşürülmesi) beraberinde getirmiştir.
✓ Sonunda Osmanlı Devleti’nde 1580, 1610 ve devamında 1648’e kadar devalüasyonlar yaşanmıştır.
✓ Develüasyonlar, her devlette olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de reayanın fakirleşmesine dolayısıyla köyden şehre göçün artmasına neden olmuştur.
NOT :
DEVALÜASYON
Sabit kur sistemlerinde açık veren ülkelerin Ulusal parasının dış satın alma gücünün alınan bir kararla düşürülmesidir. Ya da bir ülkenin kendi parasının döviz karşısında değer kaybetmesidir. Belli bir altın ve gümüş miktarından basılan sikke miktarının çoğaltılması, paranın değerini düşürüyordu. 19.yüzyılda kâğıt para miktarının artırılması sonucu enflasyon meydana gelmiş, iç fiyatları artırmış ve paranın değerini düşürmüştür.
Türkiye’deki Önemli Devalüasyonlar
✓ 7 Eylül 1946 : % 115.4 oranında
✓ 4 Ağustos 1958: % 221.4 oranında
✓ 10 Ağustos 1970: % 66.6 oranında
✓ 1 Mart 1978: % 29.9 oranında
✓ 10 Haziran 1979: % 77.7 oranında
✓ 24 Ocak 1980: % 48.6 oranında
✓ 5 Nisan 1994: % 104 oranında
✓ 23 Şubat 2001: % 40.6 oranında devalüasyon gerçekleşmiştir.
✓ Osmanlı ekonomisinin bozulmasına neden olan etkenlerin başında tımar sistemini görmek mümkündür.
TIMAR SİSTEMİ:
Tımar, devlete ait arazinin (miri arazi), yönetiminin sipahiye bırakılmış olan kısmına verilen addır. 1839 Tanzimat Fermanı ile kaldırılmıştır. Tımar topraklarında yaşayan köylüler topraklarından ayrılamazlardı, tımardan ayrılmak
isteyen köylü sipahiye çiftbozan adı altında vergi ödemek zorundaydı.
Tımarlar toprağın geliri ve kişinin makamı ile doğru orantılı olarak bazı bölümlere ayrılırdı.
Has: Geliri 100.000 akçeden fazla olup padişah, hanedan üyeleri ve divan mensuplarına verilirdi.
Zeamet: Geliri 20.000 – 100.000 arasında olup orta dereceli devlet memurlarına (alay beyleri, kâtip, kale komutanı verilirdi.
Tımar: Geliri 3.000 – 20.000 arasında olup askerler ile küçük rütbeli devlet memurlarına veriliyordu.
✓ Tımar sistemi; Rumeli, Bosna, Teselya, Mora, Trakya ile Batı ve Orta Anadolu eyaletlerinde uygulanmaktaydı.
✓ Bu sistem sayesinde devlet vergi toplama külfetinden kurtulduğu gibi, tam teçhizatlı ve her an savaşa hazır ve bütçeye maliyeti olmayan bir orduya sahip olmuştur. (Tımarlı Sipahiler)
✓ 17. yüzyılda Osmanlı Devleti, nakit ihtiyacını gidermek için bu sistemden yavaş yavaş vazgeçerek vergi toplamada iltizam (toprak gelirlerinin açık arttırma ile satılıp, parasının peşin alındığı sistem) usulüne yönelmiş ve tımar
sistemi eski önemini yitirmiştir. 1839 yılında ilân edilen Tanzimat Fermanı ile kaldırılmıştır.
✓ 16. yüzyılın sonları ve 17. yüzyılda Osmanlı Devleti, ekonomisi için gerekli olan nakit ihtiyacını çözmek için iltizam usulüne başvurmuştur.
NOT :
İltizam ile uğraşanlara mültezim adı verilmektedir.
✓ Devlet bu sayede azda olsa nakit para ihtiyacını karşılıyordu. Yalnız bu sistemde vergi gelirinin kontrolü mültezimde değildi. Çünkü devlet süresi dolmadan mukataayı daha yüksek bir fiyata bir başkasına devredebiliyordu. Bu durum ise rekabete neden olabiliyordu.
✓ Yine bu sistemin sıkıntılarından biri de (yani vergi kaynağının süresinin belirsiz olması) mukataa mültezim tarafından aşırı derecede sömürülmektedir. Yâni mültezim verdiği paranın karşılığını en kısa sürede mukataadan
çıkarmaya çalışmıştır.
NOT :
Malikâne sistemi seksen yıl kadar sürmüş ve bu sistem sayesinde sağlanan gelir yüzde bin dörtyüz oranında artmıştı.
✓ Malikâne sistemi ile devlet önemli ölçüde gelir elde etmişti. Bu sistem 18. yüzyıl boyunca devam etti.
✓ 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması, devlete ağır ekonomik sıkıntılar getirmişti. Bu durumdan kurtulmak için devlet “Esham” Kanununu çıkarmıştır.
NOT:
ESHAM: Arapça “hisse” manasına gelen sehm kelimesinin çoğuludur. Amaç, devletin ihtiyaç duyduğu nakit ihtiyacını karşılamaktır.
Sisteme göre bir kişi hisse karşılığı devlete ödediği miktar karşısında ömür boyu o hisse oranında yıllık kârdan payını almış oluyordu.
Bu sistem sayesinde devlet bir nevi iç borçlanmaya gitmiştir. Yâni halkına bugünkü hazine bonosu diyebileceğimiz kâğıtları satarak bunu paraya dönüştürmüştür.
✓ Osmanlı ekonomisinin bozulmasında dış etkenlerinde payı vardır. Avrupalılar Coğrafi Keşiflerle sömürgelerden bol miktarda altın ve gümüş madeni elde etmişlerdir. Bu madenler Osmanlı ülkesine de girdi. Ülkeye yabancılardan bol miktarda gümüş girmiş ve Rumeli’deki birçok maden ocağı kapanmıştır. Maden ocaklarının kapanmasıyla
çevresinde bulunan darphaneler (para basılan yer) de kapanmak durumunda kaldı. Hâl böyle olunca ayarı düşük paralar basıldı ve bu durum 1584 yılında devaülasyon yaşanmasına neden oldu.
✓ Avrupada hammadde fiyatları çok yüksekti. Bundan dolayı hammadde ihtiyaçlarını çok ucuz alan Osmanlıdan temin etmişlerdir. Bu durum ise Osmanlı Devleti’nde enflasyona ve paranın değer kaybetmesine neden olmuştur.
NOT :
MERKANTALİZM:
16. yüzyılda Batı Avrupa’da başlamış ekonomik bir teoridir. Buna göre bir milletin refahı anaparanın miktarına bağlıdır. Ekonomik servet ve büyüklük devletin elinde tuttuğu altın ve gümüş miktarı ile orantılıdır. Yani bir devletin ne kadar çok altın ve gümüşü varsa o kadar zengindir.
Bu sisteme göre yönetim, ekonomide korumacı bir rol oynamalı dış alımı sınırlandırmalıdır.
OSMANLI BÜTÇESİ
Osmanlı Devleti’nde bilinen ilk bütçenin Tarhuncu Ahmet Paşa tarafından hazırlandığı bilinir. (1654) Bu bütçenin geliri 14.503 kese (7.250.000 akçe), gideri ise 16.400 kese (8.200.000) akçe olarak hesaplanmıştır.
Yâni açık 1900 kese (950.000 akçe) olarak gözükmektedir.
Osmanlı Devleti’nde Tarhuncu Ahmet Paşa’nın hazırladığı bütçeden önce de bütçeler hazırlanmış olup, bu bütçe biraz daha gerçekçi kabul edilmektedir. Nitekim aşağıdaki tablodan Osmanlı Devleti’nin bazı yıllara ait gelir ve gider
durumlarını görmekteyiz.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.