Osmanlılarda Merkezi Yönetim

12 Şubat 2014 tarihinde tarafından eklendi.

OSMANLILARDA YÖNETİM

Merkezi Yönetim

Merkeziyetçi bir yapıya sahip olan Osmanlı Devleti yönetiminin, merkezinde Padişah ve Saray teşkilatı bulunmakta idi.

★ Padişah

Osmanlı Devleti’nde hükümranlık anlayışının temeli İslam hukuku, eski Türk gelenekleri ve fethettikleri yerlerin geleneksel uygulamalarına dayanıyordu.
Bu temsili Osmanlı Hanedanı’na mensup padişah yerine getirmekte idi.

Osmanlı Devleti’nde padişahlar Cülus Töreni ile tahta geçmekte idiler.
Osmanlı Padişahları, Fatih’in İstanbul’u fethiyle Eyüp Sultan Türbesi’nde gerçekleşen Kılıç Kuşanma merasimiyle göreve başlarlardı.
Devlet adamlarının padişaha bağlılık bildirmesine Biat Padişahların tahta çıktığında askere dağıttığı hediyelere ise Cülus Bahşişi adı verilirdi.
Osmanlı Devleti’nde Mutlak yönetme gücü Padişah’ta olmasına rağmen, bazı yetkilerini devlet adamlarına vermişlerdir.
Padişahlar: Devletin işleyişiyle ilgili örfi kanunlar oluşturmakta etkili idiler. Padişahların çıkardığı kanunlar Şer’i ve Örf’i kanunlara uymak zorunda idi.

Padişahların kanunname, berat ferman adı altında çıkartmış oldukları örfi kanunlar islam hukukuna aykırı olamazdı.
Padişahın yönetim ve yasama ile ilgili verdiği karar ilmiye sınıfının denetimine açıktı. Bu durum Osmanlı padişahlarını Avrupa krallarından ayıran en önemli farktır.
Padişahlar bugünkü anlamda hem devlet başkanı hem de Divanıhümayun denen hükümetin başkanıdır. Aynı zamanda Osmanlı ordusunun başkomutanıdır.

NOT :
Padişahların görevleri:

Kanunlara uygun olarak ülkeyi yönetmek
Halkın huzur ve refahını sağlamak
Sınırları güvenlik altına almak
Savaşa ve barışa karar vermek
Üst düzey yöneticileri atamak
Orduyu komuta etmek

Saray

Fatih Dönemi’nde yaptırılan Topkapı Sarayı XV ve XIX. yüzyıllar arası Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezi olmuştur.

Üç bölümden oluşur:

1) Birun: Sarayın dış bölümü
2) Enderun: Sarayın iç bölümü
3) Harem: Hükümdar ve ailesinin bulunduğu bölüm

Divanıhümayun

Divan, Osmanlı merkez teşkilatının en önemli organı olup ilk kez Orhan Gazi Devri’nde kurulmuştur.
Divan’da ülke meseleleri görüşülür ve karara bağlanırdı. Farklı inançtan herkese açık olan Divan’da son sözü söyleme yetkisi padişaha aittir.

Bu durum şunu gösteriyor ki divan bir karar organı olmaktan ziyade padişahın danışma organıdır.

Divan toplantıları Kubbealtı adı verilen yerde yapılırdı ve Fatih Devri’ne kadar başkanı bizzat padişahtı.
Fatih Sultan Mehmet divan üyelerinin görüşlerini daha rahat söyleyebilmesi için divan başkanlığını sadrazama bırakmış ve kendisi de perde arkasından (pesi perde) görüşmeleri takip etmiştir.

Bu uygulama sadrazamlık makamının önemini artırmıştır.

Divan teşkilatı işleyiş olarak bugünkü Bakanlar Kuruluna benzer; yalnız divanda önemli davalara da bakıldığından yani bir mahkeme gibi çalıştığından bu yönü ile bakanlar kurulundan ayrılır.
Padişahın divan başkanlığını sadrazama bırakmasıyla birlikte divan üyeleri aldıkları kararları arz odasında padişahın onayına sunardı.
Divan aynı zamanda halkın şikayetlerini iletebildiği bir makamdır.
Osmanlı Devlet Teşkilatın’da Padişah’a ait olan yasama, yürütme ve yargı güçlerini padişah adına divanda seyfiye, ilmiye ve kalemiye bürokratları temsil etmekteydiler.

NOT :
Yapılan tüm çalışmalar padişah adına yerine getirilmektedir.

Sadrazam (Veziriazam)

Padişahın yardımcısı ve mutlak vekili olup padişahın mührünü taşırdı.
Padişahın katılmadığı zamanlarda “Serdarıekrem” unvanı ile orduya komutanlık ederdi.

Osmanlı Yönetimi'nin Ana Şekli

Osmanlı Yönetim

 

Fatih’ten itibaren divan başkanlığı görevini üstlenmiş ve önemi daha da artmıştır.
Sadrazam olabilmenin şartı Türkçe bilmek ve Müslüman olmaktı.
Kuruluş yıllarında daha çok Türk kökenli kişiler bu makama gelirken Fatih Devri’nden itibaren devşirme kökenli kişiler sadrazam olmaya başlamışlardır.
Sadrazam konaklarına “Paşa kapısı” veya “Babıali” adı verilir.
Bazen ikinci derecedeki devlet meseleleri bizzat sadrazamın konağında görüşülürdü. Bu görüşmenin yapıldığı divana ise İkindi Divanı adı verilirdi.
Bugünkü karşılığı Başbakan’dır.

Kubbealtı Vezirleri

Devlet yönetiminde sadrazama yardımcı olurlardı.
Vezir sayısı önceleri sadece bir iken Kanuni Devri’nde bu sayı yediye kadar çıkmıştır.
Bir kişinin vezir olabilmesi için beylerbeyi, sancakbeyi gibi görevlerde bulunması gerekiyordu.
Bugünkü karşılığı Devlet Bakanı’dır.

Kazasker

Askeri sınıfa ait şer’i ve örf’i davalara bakardı. Önceleri bir tane iken sonraları Anadolu ve Rumeli kazaskeri olmak üzere sayıları ikiye çıkmıştır.
İlk kazaskerlik makamı I. Murat Devri’nde kurulmuştur (1362).
Kazaskerlik için Türk soyundan olma şartı aranıyordu.
Kazaskerler kadı ve müderrislerin atama ve görevden alma işine de bakıyorlardı.
Bugünkü karşılığı Adalet ve Eğitim Bakanı

Başkent Kadısını kazasker değil; önemine binaen padişah atardı.

Rumeli kazaskeri kıdem bakımından Anadolu kazaskerinden önde geliyordu ve baş kazaskerdi.

Defterdar

Devletin her türlü mali işlerinden sorumlu olan kişidir.
Defterdar bütçeyi hazırlayıp padişaha sunardı.
Anadolu ve Rumeli defterdarı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Rumeli kıdem bakımından üstündü.
Bugünkü karşılığı Maliye Bakanı

Nişancı

Padişahın yazmış olduğu ferman ve beratlara tuğrasını çekerdi.
Fethedilen arazileri yazar, gelirlerine göre ayırır ve dağıtımını yapardı (Tapu, kadastro işleri).
Reisülküttap, nişancıya bağlı olarak çalışan katiplerdendi ve XVII. yüzyıldan itibaren dış işlerinden sorumlu olmuştur.
Bugünkü karşılığı Dışişleri Bakanı

Kaptanıderya

Donanmanın başkomutanı idi.
16. yüzyıldan itibaren önemi artmış ve vezir rütbesi almışlardı.
Vezir rütbesi aldıktan sonra İstanbul’da divan toplantılarına katılmıştır.
Bugünkü karşılığı Deniz Kuvvetleri Komutanı’dır.

Şeyhülislam (Müftü)

Divanın daimi üyesi değildi. Görüşü alınmak üzere divan toplantılarına katılırdı.
Divanda alınan kararların İslam dinine uygun olup olmadığına karar verirdi.

 Şeyhülislamın verdiği kararlara fetva denir. Şeyhülislamlık makamının etkili olması Osmanlı Devleti’nin teokratik bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

 İlk Osmanlı Şeyhülislamı II. Murat Dönemi’nde yaşayan ve Fatih Sultan Mehmet’in de hocası olan Molla Fenari’dir.
 Şeyhülislamlar Kanuni Devri’nde sadrazamla eşit duruma gelmiştir.

Yeniçeri Ağası

Divanın tabii üyesi olmayıp divanda alınan kararları yeniçerilere bildirirdi.
Divanda yeniçeriler ile ilgili bir karar alınacağı zaman görüşüne başvurmak üzere toplantıya çağrılırdı.

Reisülküttap

16. yüzyılda Divanın tabii üyesi olmuştur. Yazışmaları yapardı.
17. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin yabancı devletlerle ilişkileri artınca Reisülküttap dış işleri görevine getirilmiştir.

Rumeli Beylerbeyi

Merkez Manastırdır. Anadolu Beylerbeyliği’nden rütbece üstündür. Ülkenin yönetiminin kolaylaşması için I. Murat Dönemi’nde ihdas edilmiştir.
Anadolu Beylerbeyliği’nin merkezi önceleri Ankara daha sonra Kütahya olmuştur.

İstanbulun Yönetimi

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Çağdaş Dünya Tarihi Soru Cevap