Şehzade Bayezid’in Osmanlı Tahtına Cülusu

9 Mayıs 2014 tarihinde tarafından eklendi.

Şehzade Bayezid’in Osmanlı Tahtına Cülusu

Fâtih Sultan Mehmed, muhtemelen Mısır seferine giderken Maltepe’de hastalanarak öldüğü sırada, iki oğlundan büyüğü Bayezid Amasya’da, küçük oğlu Cem de Konya’da vali olarak bulunuyordu. Sadrazamlık mevkiinde bulunan Karamânî Mehmed Paşa ise, Sultan Cem taraftarıydı.

Fâtih’in ölümünü büyük bir dirayetle ordudan gizleyen Mehmed Paşa, başta Manisa çelebisi Muhyiddin Çelebi olmak üzere diğer vezir ve kazaskerlerle birlikte pek çok tedbir almış, hatta, İstanbul’a, padişahın rahatsızlığının geçmesi için dönüldüğünü bildirmiş, Fâtih’in cesedini bir at arabası ile gizlice İstanbul’a geçirerek tahnit ettirmişti. Bu arada, Karamânî Mehmed Paşa, bir taraftan Bâbüsaâde kapıcılarından Keklik Mustafa’yı bir mektup ile Amasya’ya göndererek Bayezid’i saltanata davet etti. Aynı zamanda taraftarı olduğu Cem’i de, İstanbul’a davet eyledi. Ordunun boş kalıp huzursuzluk çıkarmaması için de, acemioğlanlarını Fil Çayırı nehri üzerinde Tesbene köprüsünün inşasına memur eden ve askerin İstanbul’a geçmesini yasaklayan vezir-i âzam, Anadolu yakasının bütün iskelelerini de kapattırmıştı.

Ancak bu sırada, ordu kumandanlarının büyük bir çoğunluğu Karamânî Mehmed Paşa’ya rakip, şehzade Bayezid’e taraftar idiler. Bunlardan Anadolu beylerbeyisi Sinan Paşa ile Rumeli beylerbeyisi Hersekzade Ahmed Paşa, şehzade Bayezid’in damadları idiler. Ayrıca, yeniçeri ağaları Kasım ve Rüstem ile İstanbul muhafızı bulunan İshak Paşa da bunlar arasında idi. Bunlar bir yandan, padişahın  öldüğünü  etrafa yayarak rakipleri olan Karamânî Mehmed Paşa’yı zor durumda bırakmak isterlerken, diğer taraftan da şehzadenin İstanbul’a gelerek, hemen tahta oturmasını beklemekte idiler. Bunlar aynı zamanda şehzade Cem’e gönderilen habercinin yolunu keserek tevkif ettiler.

Bu arada padişahın öldüğünü duyan yeniçeriler, disiplinlerini bozarak, karmakarışık bir surette asıl yoldan Üsküdar’a geldiler. İskelelerdeki bütün gemi ve kayıkların karşı taraf sahiline geçirilip bağlandıklarını gören askerlerden bazıları, Pendik ve Kartal tarafından pereme ile dolaşarak Kurşunlu Mahzen önlerinden Üsküdar’a gelip alelacele İstanbul’a geçtiler.

Yeniçeri ve içoğlanlarının zorla İstanbul’a geçtiğini öğrenen sadrazam Mehmed Paşa, onları tehdit edip, hareketlerine mani olmak istedi ise de söz dinletemedi. Başlarındaki kumandanların tahriklerinden ve Fâtih zamanında konulan bazı kanun ve vergilerden zarara uğrayanların düşmanlıklarından dolayı tehditleri boşa giden Karamânî Mehmed Paşa, korku içerisinde, gizlenmek üzere evine çekildi. Cemaatının da kendisini korumaktan imtina ile kaçması üzerine Karamânî Mehmed Paşa evinde yalnız kaldı. Bu sırada, İstanbul sokaklarını doldurmuş bulunan yeniçeriler “Bayezid çok yaşasın!” diye nümayişler yapmaya başladılar ve diğer arkadaşları ile birlikte sadrazamın evini bastılar. Paşayı divanhanesinde ele geçiren asiler, onu hemen öldürdüler ve bütün mallarını yağma ettiler. Daha sonra, Fâtih Sultan Mehmed’in hususi tabibi Yakub Paşa’yı da öldüren yeniçeriler, yahudi ve hristiyan mahallelerini de yağma ettiler. İstanbul’da bulunan Venedik ve Floransalı tüccarların mağazaları da yağma edildi. Daha sonra Karamânî Mehmed Paşa’nın kesik başını bir mızrağa geçirerek İstanbul sokaklarında dolaştırdılar.

İstanbul’da onaltı gün devam eden bu kargaşalık ve karışıklık durumuna, İshak Paşa, yeniçerilere ve diğer zorbalara el altından paralar dağıtmak suretiyle son verdi. Zorbalıklarıyla İstanbul’da etrafa korku saçan yeniçeriler. Cem Sultan’a karşı olduklarını ve şehzade Bayezid’in tahta geçmesini istediklerini belli etmek için, Bayezid’in, İstanbul Eski Saray’da tahsil gören oğlu Korkud’u, saltanat kaymakamlığına getirerek tahta çıkardılar. Bu sırada Şehzade Cem’in oğlu Oğuz Han da, Eski Saray’da tahsil görmekte idi.

Ancak, aşırı Bayezid taraftarı olan İshak Paşa, üzerlerindeki nüfuzundan yararlanarak yeniçerileri bu yöne sevketmeyi başarmıştır. Bu sırada 11 yaşında bulunan şehzade Korkud, İstanbul sokaklarında dolaştırıldıktan sonra, Topkapı Sarayı’nda, babasına vekaleten Osmanlı tahtına oturtulmuştur. Babası Amasya’dan gelinceye kadar 17 gün müddetle tahta oturan Korkud, yeniçerilerin ulufelerini artırarak onların sempatisini kazanmaya muvaffak olmuştur.

Diğer taraftan, Keklik Mustafa’nın kısa zamanda Amasya’ya ulaştırdığı, sadrazam Karamanı Mehmed Paşa’nın saltanata davet mektubunu alan Bayezid, süratle hazırlanarak, maiyyetine aldığı 4.000 kişilik bir kuvvetle, 9 günde Üsküdar’a geldi (21 Mayıs 1481).

Kendisine taraftar olan devlet ricali, padişahı karşılamak için pek çok kadırga ve kayık hazırlayarak Üsküdar’a büyük bir kalabalığın toplanmasını sağlamışlardı. Askerlerle birlikte halk tarafından da karşılanan padişah, matem elbisesi ile atma binmiş olarak Üsküdar’a gelmişti. İstanbul’a girerken, Osmanlı âyini üzere askere terakkiler veren padişahın atının ayakları altına halılar serilmiş, büyük bir coşku ile Bâb-ı Hümayun’a kadar uğurlanmıştır. Bâb-ı Hümayun önünde saf bağlayan yeniçeriler, padişahı durdurarak,  geçiş  esnasındaki hareketlerinden ve Karamânî Mehmed Paşa’nın katlinden dolayı özür dilediler. Padişah kendilerini affettiği gibi, pek çok insanlarda bulunmuştur. İlk defa, babasının tahta geçişi sırasında askerlere verilen cülus bahşişi, Bayezid tarafından da tekrarlandı ve yaklaşık 20.000 kadar askere, ikişer bin akçe dağıtıldı. Ertesi gün, toplanan divanda, oğlu şehzade Korkud’dan saltanatı resmen teslim alan Bayezid, sekizinci Osmanlı padişahı olarak tahta çıktı. Aynı gün, Şeyh Muslihiddin Ebu’l-Vefâ’nın kaldırdığı cenaze namazından sonra, babasının tabutunu omuzuna alan II. Bayezid, defin işini tamamladı. Üç gün babasının matemini tutan yeni padişah, devamlı “Yasin” suresini okumuştur.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Çağdaş Dünya Tarihi Soru Cevap