Sivas Kongresi

18 Ocak 2014 tarihinde tarafından eklendi.

Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919)

Mustafa Kemal’in İstanbul’dan Anadolu’ya geçişiyle birlikte sistemli olarak gelişme seyri alan Millî Mücâdele’nin hazırlık safhası, Amasya Genelgesi ve Erzurum Kongresi’yle Türk Milleti’ne maledilmeye çalışılmış, Millî bir nitelik arzeden Sivas Kongresi’yle de bu çabalar teyid edilmek istenmiştir.

Sivas Kongresi, Anadolu’da başlayan Kuvayi Milliye hareketinin önceden kararlaştırdığı millî bir kongreydi. Ancak işgalci güçlerin baskıları, İstanbul Hükümeti’nin olumsuz tutumu ve basında Anadolu haberlerine uygulanan sansür gibi sebeplerden ötürü, millî girişimler Türk Milleti’ne istendiği ölçüde ulaştırılamamıştı. Bu yüzden 4 Eylül’de başlayan Sivas Kongresi’ne katılım beklenenin altında olmuştur.

Sivas Kongresi çalışmalarına, altısı Erzurum Kongresi’nde belirlenen Temsil Heyeti üyesi olmak üzere toplam 38 üye katılabilmiştir. Üye çoğunluğunun oyuyla Mustafa Kemal Kongre başkanlığına seçilmiştir.

İtilaf Devletleri ve Osmanlı hükümeti kongreyi engellemek için bir takım teşebbüslerde bulundular. Gerek Elazığ valisi Ali Galip aracılığı ile gerekse Malatya Mutasarrıfı ve bölgedeki İngiliz binbaşısı aracılığıyla kongreyi engellemeye yönelik girişimler sonuçsuz kaldı. 4 Eylül’de başlayan kongre çalışmaları, 11 Eylül’de tamamlandı. Sekiz gün süren müzakereler esnasında üzerinde en fazla tartışılan meselelerden biri manda ve himaye meselesi idi. Delegelerin önemli bir kısmı mandadan yana gözüküyor, fakat Amerika ya da İngiltere’den birini tercih edemiyorlardı. Bu sorun Rauf Bey’in; “Amerika’dan bir heyet gelerek memleketin halini görmelidir” teklifi, bu husustaki tartışmalara son verdi. Erzurum Kongresi kararları küçük değişikliklerle Sivas Kongresinde de kabul edildi.

a) Türk topraklan hiçbir sebeple ayrılmaz bir bütündür.

b) Kuva-i Milliyeyi âmil, irâde-i milliyeyi hakim kılmak esastır.

c) İşgale uğrayan yurt köşesi hep birlikte savunulacaktır.

d) Azınlıklara denge bozucu ayrıcalıklar verilmeyecektir.

e) Ülkemize karşı istilâ emeli beslemeyen herhangi bir devletin iktisâdi yardımları memnuniyetle kabul edilecektir. Adaletli bir barışın yapılması millet olarak emelimizdir.

f) Millî Meclis’in bir an önce toplanması ve milletin geleceğinin bu meclisin kontrolüne bırakılması gerekmektedir.

g) Milletimizin kendiliğinden oluşturduğu milli cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla tek isim ve tek amaç etrafında birleştirilmiştir.

h) Kongrenin seçtiği Temsil Heyeti Millî Meclis açılana kadar vaziyeti idare edecektir.

i) Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti köylere kadar teşkilâtlanacaktır.

Bu kararlar bir süre sonra İstanbul Mebusan Meclisinde de Milli Ahid olarak onaylanmış ve Türk tarihine Misak-ı Milli olarak geçmiştir. Misak-ı Milli derinliğine incelendiği zaman çok yeni prensiplerin ortaya konduğu anlaşılır. Her şeyden evvel bir milletin var olduğunu peşinen kabul eden kongre, millet iradesine mutlak üstünlük tanıyarak, herkesin, sultan dahil bu iradeye tabi bulunduğunu çok açık olarak ifade etmiştir.

Ayrıca beyanname, milletin kendi mukadderatını kendisinin tayin ettiğini, bu uğurda icap edeni yapmakta serbest olması gerektiğini ifade ederek, milli iradeye dinamik ve pratik bir yön vermiştir. Bundan başka, bütün müslüman halkın Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin üyesi olduğu beyan edilerek, milliyetçilik fikrinin halkçılık yönü ortaya konmuştur. Millet ve milliyet kavramları Türk tarihinin ve kültürünün kaçınılmaz bir gelişmesi neticesinde yavaş yavaş bir siyasi kavram içine bürünerek, topluma ve ferde yeni bir kimlik ve benlik vermiştir. Bu ise, milli mücadele yıllarında Türkiye sınırları içinde kalan bütün insanları hürriyet ve istiklâl fikri etrafında birleştirmiştir.

İngilizler’in ve İstanbul Hükümeti’nin bütün olumsuz girişimlerine rağmen çalışmalarını tamamlayarak bu kararları almayı başaran Kongre üyeleri, Erzurum Kongresi sonunda olduğu gibi aralarından bir Temsil Heyeti seçtiler. Temsil Heyetinin yetkileri ve üye sayısı arttırılmış, başkanlığına yine Mustafa Kemal’in getirildiği bu heyetteki üye sayısı 16’ya çıkarılmıştır. Kongre kararlarında da belirtildiği gibi heyet, en azından Milli Meclis açılıp işleri tam olarak ele alıncaya kadar, millet adına kendini milletin işlerine yetkili kılmış, yani bir nevi yürütme organı olarak görev yapmıştır.

Temsil Heyeti işe, sesini kamuoyuna daha iyi duyurabilmek amacıyla Sivas’ta 13 Eylül’den itibaren İrade-i Milliye adlı bir gazete neşretmekle başladı. Kongrenin sabote edilmesi için çeşitli yollar deneyen, ancak başarılı olamayan Damat Ferid Paşa kabinesine karşı Temsil Heyeti’nin tavrı, Anadolu’nun İstanbul ile olan irtibatını kesmek şeklinde oldu. Bunun sonucu olarak Damat Ferit istifa etmek zorunda kaldı. Daha da önemlisi İstanbul’da iş başına, Anadolu’da yürütülen faaliyetlere sıcak bakan Ali Rıza Paşa kabinesi getirildi. Bu gelişme, Anadolu’da yürütülmekte olan millî hareketin gücünü gösteriyordu. Bir süre sonra Kuvayı Milliyeciler kendi şartlarını kabul ettirmek üzere İstanbul hükümeti ile görüşmeler yapacak bir güce erişmişlerdir.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Tarih Kodlamaları