Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Açılması ve Faaliyetleri
SON OSMANLI MEBUSAN MECLİSİ’NİN AÇILMASI VE FAALİYETLERİ
Meclisin Açılması ve Misak-ı Milli Kararlarının Alınması
Türk Kamuoyu 1919 yılının sonlarını, yeniden açılacak olan Mebusan Meclisi’nin açılış hazırlıklarıyla geçirdi. 21 Aralık 1918’den beri kapalı bulunan Mebusan Meclisi’nin açılması için, 1920 yılının başlarında bütün hazırlıklar tamamlanmış, seçilen meclis üyelerinin bir kısmı da başkente ulaşmıştı. Bu seçimlerde ilk defa resmen Erzurum mebusu olarak meclis üyesi seçilen Mustafa Kemal, İstanbul’da toplanacak olan meclisin çalışmalarına katılmayı düşünmüyordu. Zira O’na göre fiilen işgal altında bulunan İstanbul’da bu meclisi ciddi tehlikeler bekliyordu.
Bütün sakıncalarına rağmen, seçilen 168 mebustan ancak o güne kadar İstanbul’a ulaşabilen 72’sinin katılımıyla meclis, 12 Ocak 1920’de resmen açıldı ve çalışmalarına başladı. ,
Daha önce komutanlar toplantısında alınan kararlar gereğince, Anadolu’dan seçilerek İstanbul’a giderken Ankara’ya uğrayan meclis üyelerine Mustafa Kemal Paşa; durumun zannedildiği kadar kötü olmadığını, cesaretli olmaları gerektiğini, mecliste kendisini gıyaben başkan seçmelerini ve milli teşkilatın şimdiye kadar kongrelerde aldığı kararları mecliste onaylatacak “Müdafaa-i Hukuk Grubu” adıyla güçlü bir grup kurmalarını tavsiye etmişti.
12 Ocak Pazartesi günü saat 14.00’de açılan mecliste padişahın bir beyannamesi okundu. Sultan rahatsızlığı sebebiyle açılışa katılmamıştı. Mecliste okunan beyannamesinde padişah özetle; ülkenin içinde bulunduğu durumu belirtiliyor ve üyelere çalışmalarında başarılar diliyordu.
Meclis üyeleri, çalışmalarına başladıktan sonra Anadolu’dan gelen temsilciler, Mustafa Kemal’i gıyaben başkan seçtirmeyi gündeme getiremediler. Mecliste tavsiyeler doğrultusunda bir grup kurdular ama adına, tenbih edildiği gibi Müdafaa-i Hukuk değildi, Felah-ı Vatan Grubu diyebildiler. Felah-ı Vatan Grubu’nun meclise getirdiği, Millî Heyet’in kurtuluş için ileri sürdüğü fikirler Mebusan Meclisi’nde herhangi bir muhalefete maruz kalmadı. Nihayet bu fikirler, grubun 22 Ocak 1920 tarihli gizli oturumunda ele alınarak son şekline kavuşturulduktan sonra, Meclisin 28 Ocak 1920 tarihli yine gizli oturumunda oy birliği ile kabul edilmiştir. Böylece Milli Heyet’in daha önce kongrelerle ortaya koyduğu Millî kurtuluş planı tam anlamıyla hukukî hüviyet kazanmış oluyordu.
Peymân-ı Milli, Millî And gibi isimlerle de anılan kararlar manzumesi için en yaygın ifade Misak-ı Millî ifadesi olmuştur. Metinde yer alan kararlar şunlardır:
a) Osmanlı Devleti’nin Mondros Mütarekesi’ni imzaladığı tarihte (30 Ekim 1918), İtilâf Devletleri’nin işgali altında bulunan Arap çoğunluğun yaşadığı Osmanlı topraklarının durumu, halkın serbestçe verecekleri oya göre belirlenmesi gereklidir. Bunun dışında mütareke hududu içinde Türk ve İslâm halkın oturduğu kısımlarının tümü, hiç bir şekilde parçalanamaz bir bütündür.
b) Daha önce halkı ilk serbest kaldıkları zamanda, kendi oylarıyla anavatana katılmış olan üç sancakta (Elviye-i Selâse = Kars, Ardahan, Batum) gerekirse tekrar halk oylamasına gidilmesini kabul ederiz.
c) Türkiye barışına bırakılan Batı Trakya’nın durumunun da yine halkın hür iradesiyle verecekleri oylarıyla belirlenmelidir.
d) Hilafetin, saltanatın ve hükümetin merkezi İstanbul ile Marmara Denizi’nin güvenliğinin tam olarak sağlanması şartıyla, boğazların dünya ticaret ve ulaşımına açılması hususunda, bizimle birlikte ilgili devletlerin ortaklaşa verecekleri karar geçerli olacaktır.
e) İtilâf Devletleriyle düşmanlarımız ve bazı ortakları arasında kararlaştırılmış olan anlaşma esasları dairesinde azınlıkların hakları, komşu ülkelerdeki müslüman halkın aynı haklardan yararlanmaları şartıyla tarafımızdan kabul ve temin edilecektir.
f) Milli ve iktisâdi gelişmemizin gerçekleşmesi ve daha düzenli bir idare şeklinde işleri yürütmeyi sağlayabilmek için, her devlet gibi bizim de gelişmemizin sağlanmasında tam bir istiklâl ve serbestliğe sahip olmamız, varlık ve yaşamamızın asıl temelidir. Bu sebeple siyasî, iktisadî, sosyal gelişmemize engel olacak diğer kayıtlara karşıyız. Borçlarımızın ödeme şartları da bu esaslara ters düşmemelidir.
Osmanlı Mebusan Meclisi’nde, Misâk-ı Millî adıyla alınan kararlar bunlardı. Meclis toplanma aşamasındayken İngilizlerden kaynaklanan ciddi bir problemle karşılaşılmamıştı. Türklerle yapılacak barış konusunda iyice sabırsızlanan İngiliz hükümeti, 1920 yılı içinde Türk hükümetine mutlaka bir barış antlaşması imzalatmayı düşünüyordu. Hükümetçe imzalanan antlaşma, meclisçe de onaylanırsa hukuki prosedür tamamlanmış olacaktı. İşte 1919 yılı sonlarında, Türkler tarafından hummalı bir biçimde başlatılan meclisi toplama çabalarına İngilizler bu düşünceyle yaklaştıkları için engel olmamışlar, hatta sıcak bakmışlardı. Yani İngilizler, toplanacak meclisten teslimiyet kararına onay bekliyorlardı.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.