Tanzimat Sonrası Osmanlı İlköğretim, Ortaöğretim

25 Aralık 2013 tarihinde tarafından eklendi.

Giriş

Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’la birlikte eğitim alanında köklü değişimlere gidildiği görülmektedir.
Klasik eğitim sisteminin yetersizliği, aydınları medrese eğitimi dışında yeni arayışlara itmiştir.
Osmanlı Devleti’nde siyasi alanda dağılmayı önleyici bir düşünce akımı olarak yerleştirilmeye çalışılan “Osmanlıcılık” ilkesi eğitim alanında da Osmanlı vatandaşlığı bilincini pekiştirmek için hayata geçirilmiştir.

Yapılan Yenilikler

Tanzimat Dönemi yetkilileri Osmanlı tebaasını kaynaştırmak için Rüştiye sayısını artırırken diğer taraftan Batı eğitim kurumlarını örnek alarak tüm alanlarda yetişmiş eleman ihtiyacını karşılamaya çalışmışlardır.
Yeni öğretim yöntemleri, ders araç ve gereçleri konusunda “usulicedit (yeni usul) denilen yöntemler benimsenmiştir. (Öğretmenlerin geleneksel öğretim metodları yerine yeni öğretim sistemleri kullanması gibi.)
Örgün eğitimde ilk, orta ve yükseköğretim şeklinde derecelemeye gidilmiş, medreseler bunun dışında tutulmuştur.
1856 yılında bütün eğitim işleri “Maarifiumumiyenezareti’ne bağlanmıştır.
1869 yılında “Maarifiumumiye Nizamnamesi” çıkarılarak eğitimde o güne kadarki uygulamalar bir sisteme bağlanmış, yapılacak işler için planlar hazırlanmış ve bir Eğitim Meclisi kurulmuştur. Öğretmenlerin tayini, ders kitaplarının hazırlanması, devlet okullarının denetimi bu meclise verilmiştir. Aynı zamanda ilk yükseköğretim kurumu olan Darulfünun açılmıştır.

1869 MAARİF NİZAMNÂMESİ (EĞİTİM TÜZÜĞÜ)

1860’lı yılların sonu, eğitim sisteminde parça parça ortaya çıkmış gelişmelerin sistemleştirilmesi, denetim altına alınması yılları olmuştur. 1869’da Saffet Paşa’nın Maarif Nâzırlığı zamanında düzenlenen Maarif Nizamnâmesi’yle Osmanlı eğitimini uzun yıllar yönlendirecek bir sistem oluşturuluyordu. Şûraidevlet Maarif Dairesince hazırlanan Maarifiumumiye Nizamnâmesi, Fransız eğitim sisteminin etkisi altında düzenlemişti.
Bu nizamnâme, ilk kez vilayetlerde de bir eğitim örgütü kurulmasını öngörüyordu. Ayrıca bu nizamnâme ile, köylerde ve mahallelerde sıbyan, yüz evli kasabalarda rüştiye, bin evli kasabalarda idadî ve vilayet merkezlerinde sultaniye kurulması; bunların üstünde ise “meslek” ve “ihtisas” okullarıyla Darülfünunun yer alması öngürülmekteydi. Osmanlı eğitim tarihinde “darülfünun” adı ilk kez bu tüzükte geçmektedir. 1847’de mülkiye rüştiyeleri kurulurken hazırlanan raporda, sıbyan okullarından çıkan öğrencilerin iki yıllık rüştiye okuluna, sonra da darülfünuna gitmeleri öngörülüyordu. Bunun için büyük bir bina yaptırılmasına karşın, ortaöğretim düzeyinde görülebilecek bu Darülfünun açılmamıştır. Saffet Paşa tüzüğünde öngörülen Darülfünun ise yükseköğretim düzeyindedir ve 1870 yılında açılmıştır. Ama toplumsal yapı böyle bir eğitim düzeyi için hazır değildir. Darülfünuna devam edenlerin yazı yazmaları iyi olmadığı için, yazı öğretmeni de atanmıştır. Bu görüşüm uzun ömürlü olmayacak, 1871’de biraz da ilmiyenin baskısıyla Darulfûnunuosmanî kapanacaktır. Saffet Paşa, açtırdığı darülfünunun kapanmasından sonra, 1874’te “Darülfünunusultanî’nin açılmasını örgütledi.
Bu darülfünun Anadolu tarafında değil Avrupa tarafında (Galatasaray’da) açılıyor, böylece ilmiyenin baskısından uzak kalabileceği sanılıyordu. Darülfünunusultanî kurulurken, Avrupa’daki örnekleri gibi beş bölümlü düşünülmüştü. İlâhiyat, tıp, hukuk, edebiyat ve mühendislik bölümlerinden oluşacaktı. Tıp önceden açıldığı, ilâhiyatın ise medresenin alanına girdiği kabul edildiğinden, yeni kuruluş içinde geriye kalan üç bölüm kaldı. ama bu kuruluş da çok uzun ömürlü olmayacak, 1880’de kapanacaktır. 1869 tarihli tüzüğün bir önemli boyutu da kadınların eğitimine yer verilmesiydi. Kız çocuklara ilköğretim zorunluluğu getirildi. Kız rüştiyeleri açıldı. O güne kadar eğitim de dahil toplumsal yaşamın dışında tutulan kadınlar için bu önemli bir adımdı.
1848’de Darülmuallimatın (Kız Öğretmen Okulu) kurulması ve bir süre sonra kız sanayi okullarının açılması Osmanlı Devleti’nde kadının konumunu oldukça değiştirecek adımlar oldu.

1857 yılında kurulan Maarifiumumiye Nezareti’nin (Genel Eğitim Bakanlığı) başlıca görevleri şunlardı:

– Bütün okullara öğretmen sağlamak.
– Okulların eğitim düzeylerini ve okutacakları dersleri belirlemek.
– Ders kitaplarının yazılmasını ve diğer dillerden tercüme edilmesini sağlamak. 1869 Maarifiumumiye Nizamnamesi’ne göre devlet, ilk defa, millet (azınlık) ve yabancı okullarında eğitim programlarını denetleme hakkını elde etti.

Devletin belirlediği amaçlar doğrultusunda çalışmalarını sağlamak için, bu okullara, Maarifiumumiye Nezareti’nden izin almaları şartı getirildi.

Maarifiumumiye Nizamnamesi’ne göre;

1) İlköğretim:

Sıbyan mekteplerinde okutulacak dersler, sınav sistemi, öğretmenlik şartları, okulların inşa, onarım ve diğer giderleri hükme bağlanmıştır.

1876 yılında kabul edilen Kanunuesasiye göre ilköğretim zorunlu hale getirildi.
Başlangıçta “Mektebiiptida” (ilkokul) ve Sıbyan Mektepleri olarak devam eden ilköğretim eğitimi, II. Meşrutiyet Dönemi’nin sonlarına doğru sıbyan mekteplerinin kapanmasıyla birlikte yerini iptidai mekteplere bırakmıştır. 1913 yılında rüştiyeler ilköğretim dahil edilince bu okulların eğitimi altı yıla çıkmıştır.

NOT :

Osmanlı Devleti’nde azınlıkların girişimiyle 1910 yılından itibaren özel okul öncesi eğitim kurumları (anaokulu) açılmıştır. 1914 yılında ise resmi okul öncesi eğitim kurumu açılmıştır.

2) Orta Öğretim:

Ortaöğretim daha önceleri medrese çatısı altında yapılmakta idi. Yeni dönemde Eğitim Meclis’leri ortaöğretimi yeniden ele alarak bazı düzenlemelere gittiler.

a) Rüştiyeler

Askeri okullara öğrenci yetiştirmek amacıyla açılan rüştiyeler ilk zamanlarda ilkokul üstü hazırlık okulu niteliği taşırken, daha sonraları ortaokul karekterine sahip bir öğretim kurumu haline geldi.

Sıbyan mekteplerini bitirip diplomasını alanlar, sınavsız rüştiyelere kabul ediliyordu. Rüştiyeler ülkede hızla yayıldı. İstanbul’da kızlar için bir kız rüştiyesi açıldı. Kız rüştiyesi sayısı 1910 yılında 80 sayısına ulaştı.

NOT :

II. Meşrutiyet Dönemi’nde rüştiyeler bir hazırlık okulu konumunda iken 1913 yılından sonra çıkarılan bir kanunla rüştiyeler iptidai mektepleriyle birleştirilmiştir. Rüştiyelerde Okutulan Dersler Rüştiye okullarında kapsamlı bir ders programı takip edilmekteydi. Dinî ve müsbet bilimler birlikte okutulmaktaydı. Ticaretin yoğun olduğu bölgelerde ise yabancı dil olarak Fransızca okutuluyordu.

NOT :

1902 yılında Rüştiye okullarının 1. sınıfında; Kuranıkerim, ilmihal, Türkçe, Arapça, hesap, muhtasar, coğrafya, Hüsnühat, Ahlâk dersleri veriliyordu.
2. sınıfta; Kuranıkerim, İlmihal, Türkçe, arapça, farsça, ahlâk, hesap, coğrafya, muhtasar, Tarihiislam, malumatıziraiye, resim, hüsnihat, Fransızca dersleri veriliyordu.
3. sınıfta ise; Kuranıkerim, Ulumidiniye, ahlâk, Türkçe, arapça, farsça, hesap, Tarihiosmani, coğrafya, resim, hıfzısıhha, Fransızca, malumatziraiye ve hendese (hesap) okutulmaktaydı.

b. İdadiler:

Tanzimat Dönemi sonrasında yüksekokullara öğrenci yetiştiren bir okulun bulunmaması açığı 1868 Galatasaray Sultanisi’nin açılmasıyla giderilmişti.
Fakat vilayetlerde böyle bir okulun olmaması, Osmanlı tebaasının bir arada eğitim görebilmeleri ve Osmanlı birliğini sağlamak için idadilerin açılması gündeme geldi.

Kasaba ve şehirlerde her bin aile için bir idadi (lise) bulunması zorunlu kılındı. Bu okullarda öğrenim süresi üç yıl oldu.
Daha sonraki yıllarda rüştiyelerin idadilerle birleştirilmesiyle idadilerin eğitim süresi beş, şehirlerde ise yedi yıla çıkarıldı.
Beş yıllık idadiler, bir taraftan bulundukları yörenin işlerini idare edecek eleman yetiştirirken, diğer taraftan yüksekokullara öğrenci hazırlıyordu.
Yedi yıllık idadiler ise; hem yüksekokullara hem de sanayi, ticaret ve ziraat alanlarına eleman yetiştiriyordu.

NOT :

İdadiler 1873 yılına kadar yaygınlaşma imkânı bulamadı. Ancak II. Abdulhamit Dönemi’nde yaygınlaşmıştır. Yedi yıllık idadiler 1910–1913 yılları arasında önce “sultani” daha sonra da “lise” adını aldılar.

c. Sultaniler:

Her vilayet merkezinde idadilerin üzerinde “Mektebisultani” adı verilen bir lise bulunacaktı. Bu okullara idadilerden mezun olanlar alınacaktı. Bu kurumların oluşturulmasında Fransız eğitim kurumları model alınmıştır.

Bu okullarda ileri programlarla, edebiyat, Arapça, Farsça, Fransızca, ekonomi, hukuk, tarih, mantık, mühendislik, cebir, trigonometri, doğa bilimleri ve kadastro dersleri okutuluyordu.
Fakir ve kimsesiz çocukları yetiştirmek için 1873 yılında açılan Daruşşafaka Lisesi Sultani seviyesinde eğitim veren bir okuldu.

NOT :

İlk kız idadisi 1911’de İstanbul’da açıldı. Bu okul 1913’te “İstanbul İnas (Kız Sultanisi)” 1915’te “Bezmialem Sultanisi” adını aldı.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
KPSS Tarih Kartları – 2