Türk-İslam Devletlerinde Mimari

26 Aralık 2013 tarihinde tarafından eklendi.

Mimari

Türk İslam Devletlerinde Mimari

 

Karahanlılar Dönemi Türk – İslam sanatının temellerinin atıldığı dönemdir. Karahanlılar diğer alanlarda olduğu gibi sanat alanında da sonraki döneme örnek olmuşlardır.
Gazneliler Döneminde Hint ve İslam sanatları kaynaşma imkânı bulmuş, gelişen Türk sanatı Selçuklular ve Hindistan’da Müslüman Türk sanatını etkilemiştir.
İran çevresine egemen olan Büyük Selçuklular Abbasi, Karahanlı ve Sasani mimarisini geliştirerek Türkiye Selçuklu sanatına kaynaklık etmişlerdir.
İlk Türk beylikleri Anadolu’da mimari alanda önemli adımlar atmışlardır. Yapılan eserlerde tuğla tekniği yerine kesme taşlar kullanılmıştır.
Yüzeyler renkli taşlar ve figürlerle zenginleştirilmiş, süslemelerde bitki ve hayvan motifleri kullanılmıştır. Bu dönemde mimaride revak, eyvan portal vb. yeni stiller geliştirilmiştir. Saltuklulardan kalma Kale Mescidi ve Tepsi Minare Mengüceklerden kalma Divriği Ulu Camii (Sivas) bu döneme ait önemli eserlerdir.

a) Dini Mimari

Karahanlılar Dönemi, Türklerin yerleşik hayata geçişlerinin hız kazandığı bir dönemdir. Dolayısıyla bu yaşam tarzı imar faaliyetlerine de etki etmiş; cami, medrese, kervansaray, Köprü vb. eserler yapılmıştır.
Karahanlılar Dönemi’nde Camilerde mimari unsur olarak Kubbe ön plana çıkmış Türk üçgeni kulanılmaya devam edilmiştir.
Gazneliler Dönemi’nde yapılan camilerde kubbe stili gelişerek devam etmiştir.
Büyük Selçuklular, Karahanlılar ve Gaznelilere göre daha büyük çapta camiler yapmışlardır. Bu dönemde sonraki dönemlere temel teşkil edecek olan “eyvanlı tip” cami sitili gelişmiştir.
İran – İsfahan’da inşa edilen Mescid – i Cuma (11. yüzyıl) eyvanlı tip cami mimarisine verilecek ilk örnektir.
Türkiye Selçuklu cami mimarisi Büyük Selçuklularda olduğu gibi çok sütunludur. Ayrıca bu dönemde de Gazneliler Dönemi’nde ilk defa inşa edilen ağaç direkler üzerine düz ahşap çatı ile örtülü camiler ve mescitler dikkat çekmektedir.

NOT :

Büyük Selçuklu ve Türkiye Selçuklu camileri arasında iç mekan açısından çok sütunlu olmaları yönüyle benzerlik ahşap ve taş olma yönüyle farklılıklar bulunmaktadır. Türkiye Selçuklularında ağaç direkler daha ön plandadır.

Mimaride Minare Geleneği

Türk – İslam sanatında minare geleneği önemli bir yere sahiptir. Tarih boyunca minareler; barış zamanlarında namaza çağırmanın yanında savaş zamanlarında bir gözcü kulesi olma görevini üstlenmişlerdir.

Minareler fırınlanmış tuğlaların farklı dizilişi ve değişik geometrik şekiller, çini süslemeleri ve kûfi yazılarla zenginleştirilmiştir.
Genellikle temelde bir kaide üzerine oturtularak silindir şeklinde yukarıya uzanan bir görüntüsü vardır.

NOT :

Türk – İslam Devletleri’ndeki minareler ağır ve hantal görünümlü bununla birlikte Arap mimarisine göre yapı tarzı ve süslemeleriyle sanat açısından ön plana çıkmaktadır.
XIII. yüzyıldan itibaren Anadolu’da medrese ve camilerin ana giriş kapılarında “Devlet” i sembolize ettiği anlayışı ve ihtişamlı görünmesi amacıyla çifte minareler yapılmıştır.
Doğu Anadolu bölgesinde sıkça görülmektedir. (Sivas Gök Medrese Erzurum Çifte Minareli Medrese vb)

Osmanlı Devleti’nde minare mimarisi daha önceki dönemlere göre daha ince ve daha estetiktir. Çokgen gövdesi olan minarelerde gövdeler yivli ve burmalı olup kabartmalar ve motiflerle zenginleştirilmiştir.

Minareyi Meydana Getiren Unsurlar:

Alem, Külah, Petek, Şerefe, Gövde, Küp, Kaide, Kürsü

Anıt Mezar Mimarisi

İlk Türk Devletleri’nde Sultan Sencer Türbesi var olan anıt mezar mimarisi, Karahanlılar Dönemi’nde türbe mimarisi olarak devam etmiştir. Karahanlı türbeleri genellikle kare planlı olup malzeme olarak tuğlanın kullanıldığı yapılardır.
Gaznelilerde fazla gelişme gösteremeyen anıt mezar geleneği Selçuklular Dönemi’nde büyük gelişme göstermiştir. Selçuklularda anıt mezarlar “Türbe ve Kümbet” şeklinde yapılmıştır. Bu gelenek Beylikler Dönemi’nde de devam etmiştir.

NOT :

Kümbet : Konik veya piramit bir külahla örtülen mezarlara denir.
Türbe : Kubbeyle örtülü mezarlara denir.

Türk İslam Devletlerinde Mimari

Medrese Mimarisi

Dini mimarinin önemli bir ögesi olan medreseler ilk defa Karahanlılar Dönemi’nde yapılmıştır. Gazneli medreselerinden herhangi bir örnek kalmamıştır.
Büyük Selçuklular kuruldukları coğrafyanın etkisiyle İran kültüründen etkilenerek yatılı öğrenci odalarının mevcut olduğu kare planlı ve eyvanlı yapılar ortaya koymuşlardır.
Selçuklulardaki Nizamiye Medresesi bu tarza en önemli örnektir.
Beylikler ve Anadolu Selçukluları Medrese mimarisinde Büyük Selçukluları örnek almışlardır. Kubbeli ve eyvanlı tip mimariyi devam ettirerek medreseleri daha küçük ölçeklerde dikdörtgen şeklinde yapmışlardır.
Medreselerde süslemeli taç kapılara önem vererek kubbeli medreselerde avlunun üstünü bir kubbeyle örtmüşlerdir.

b) Sivil Mimari

Türk – İslam Devletleri’nde sivil mimari deyince akla ribatlar (kervansaray) hanlar, saraylar, evler ve köşkler gelmektedir.

– Kervansaraylar 

İlk defa Karahanlılar tarafından yapılan kervansaraylara “ribat” adı verilmiştir.
X. yüzyılda ortaya çıkan ribatlar savunma duvarlarıyla çevrili; mescit, oda, ahır gibi bölümlerden oluşmaktaydı. Ribatların en temel fonksiyonları güvenlik ve konaklamadır.
Gazneliler döneminde görülen kervansaray mimarisi Selçuklular Dönemi’nde gelişmesini anıtsal yapı şeklinde sürdürmüştür.
Türkiye Selçuklu kervansarayları; süsleme, plan ve anıtsallık yönüyle daha da dikkat çekmektedir.

NOT :

Selçuklulardaki kervansaraylar avlulu kapalı ve karma olarak yapılmıştır. Kervansaraylar avlunun ortasında köşk mescidiyle beraber, kütüphane revir, hamam, ambarlar, dinlenme odaları arabalar ve hayvanlar için ayrılan bölümlerden oluşmaktadır.

Saraylar

Sivil mimarinin önemli unsurlarından biri olan  saraylar Karahanlılara göre Gaznelilerde daha çok gelişmiştir.
Gazne saray mimarisi daha sonraki dönemlere temel teşkil etmiştir. Bu dönem saray planları;

– açık ve kapalı geniş alanlar,
– büyük bir avlu etrafında sıralanan mekânlar,
– tek katlı yapılar,
– bağlayıcı koridorlarla birbirine bağlanan bölümler tercih edilmiştir.

Türkiye Selçukluları Dönemi’nde saraylar, kervansaraylar kadar gösterişli değildir. Dış görünüşleri sade olan sarayların yapımında tuğla ve taş kullanılmıştır. İç mekânda ise çini, alçı ve taş süslemesi dikkat çekmektedir.

Konut mimarisi

Türkler tarih boyunca farklı coğrafyalarda hüküm sürdükleri için daha önceki tecrübelerinden istifade ederek konut mimarisinde yeni sentezler oluşturdular.
Konut mimarisinin şekillenmesinde; Türkler’in;

– Yaşadıkları bölgenin coğrafi şartları,
– Günlük hayat tarzları,
– Dini hayatlar,
– Aile yapıları, etkili olmuştur.

NOT :

Türk İslam Devletleri’nde konut mimarisinde çadır geleneği etkisini sürdürmeye devam etti. İlk Türk evleri çadırın bir kopyası olarak yapıldı. Evler tek odalı olup sofasız inşa edildi. Çadır odaya; çadırın önü de avluya dönüştürüldü.
Avlu evin merkezinde ortak kullanım alanı olarak tasarlandı. Evlerde sedirler, yüklük ve mutfak yapıldı.

Beylikler Dönemi’nde Mimari Alandaki Yenilikler

Beylikler Dönemi, Anadolu için siyasi yönden karışık ve istikrarsız bir dönem olmuştur.
Buna karşılık Türk kültür tarihi için olumlu bir dönemdir. Çünkü, beyliklerin Türk kültürünün Anadolu’ya yerleşmesinde İmar faaliyetlerinde ve Türk mimarisine yenilikler getirilmesinde önemli rolleri vardır.

NOT :

Osmanlı mimarisinin temelini oluşturan Beylikler Dönemi sanatı; Türkiye Selçuklu sanatı ile Osmanlı Sanatı arasında bir geçiş dönemidir.

Türk İslam Devletlerinde Mimari

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
KPSS Anayasa Kartları Soru Cevap