Akkad Devlet Anlayışı
Akkad döneminde yönetici sülale ve kral daha güçlü konuma gelmiş, devletin toplum üzerindeki egemenliği daha belirginleşmiştir. Sargon ile başlayan süreçte yeni bir devlet modeli ve yeni bir kral tipi geliştirmiştir. Akkad krallarının yeni yönetim anlayışına koşut olarak, “Agade’nin Kralı” unvanının yanı sıra, “Dört Bir Yanın Hükümdarı” ve “Evrenin Kralı” gibi unvanlar kullanması bu yeni anlayışın yansımasıdır. Naram-Sin bu unvanlara ek olarak, yukarıda belirtildiği gibi “Akkad’ın tanrısı” olarak tanımlanmaya başlamış, isminin başına tanrı isimlerini belirtmek için konulan bir işaret ekletmiş ve stelinde kendisini, yalnızca ilahi varlıklara özgü bir simge olan çift boynuzlu bir başlıkla betimletmiştir.
Bu yaklaşım, bir yanıyla Erken Hanedanlar döneminden tanıdığımız Lugalbanda ve Gılgamış gibi yarı tanrı kralları, bir yanıyla da sonraki kralların benimsediği, tanrı adına bütün dünyayı yönetmek gibi yeni bir anlayışı yansıtır.Kralın konumuna koşut olarak devletin yapısının da belirgin bir biçimde değiştiği görülür. Belirli sınırları olan kent devleti yerine “bütün dünyayı” yönetmeye aday bir imparatorluk düşüncesine geçildiğini veya bu düşüncenin temellerinin atıldığını söyleyebiliriz. Ancak Yeni Assur veya Pers döneminde olduğu gibi, imparatorluk topraklarına katıldığı iddia edilen bölgelerin düzenli ve organize olmuş eyaletler biçiminde yönetildiğine işaret eden veriler zayıftır.
Yalnızca Elam bölgesine gösterilen yoğun ilgi ve burada Akkadca’nın resmi işlerde kullanılmaya başlanması bu yöndeki yaklaşımın izlerini taşır. Ayrıca Kuzey Mezopotamya’da yapılan inşa faaliyetleri bu bölgenin de merkezden yönetildiğini gösterebilir. Ancak geleneksel olan “Kiş kralı” unvanının kullanımından beklenen ayrıcalık terk edilmedi. Bir anlamda Sümer kent devleti anlayışının izlerini taşıyan, bir kentin diğerlerini denetlediği algısının sürdüğü anlaşılmaktadır. Akkad döneminde uzak bölgelerle ticaret yapılmasının teşvik edildiği görülür. Hindistan, Umman ve Bahreyn’den gelen gemilerin limanlara yanaştığı, başkentteki yönetici ve soylu sınıfın ihtiyacı olan bazı lüks ürünlerin bu yolla sağlandığı bilinmektedir. Büyüyen kentlerin ihtiyacı ticarete ek olarak Akkad döneminde sık sık yapılan seferlerle, alınan vergi ve ganimetlerle sağlanmaktaydı. Hemen her yıl sefer yapma anlayışı, Mezopotamya’da güçlü kral anlayışının göstergesi ve kentlerdeki ihtiyaçların karşılanmasının yöntemlerinden biriydi.
Sınırların genişlemesi, Akkadların farklı kültürlerle tanışması, başkente gelen ürünlerin artması ve yoğun ticaret, günlük yaşamda kullanılan ölçü birimlerinde zorunlu olarak standartlaşmayı getirmiştir. Akkadların getirdiği yeniliklerden biri de yazılı belgelerde kullanılan tarihleme sistemidir. Bu yeni sistemde her bir yıl, bir önceki yıl meydana gelen önemli bir olayın adıyla anılıyordu. Örneğin, Sargon’un Mari kentini yıkması bir sonraki yılın adı olmuştur. Bu sistem Babil ve çevresinde MÖ 1500 yıllarına kadar geçerliliğini korudu. Bu listeler sayesinde siyasal veya sosyal alanda meydana gelen ve bütün toplumu ilgilendiren önemli olaylar yıl adı olarak kayıt altına alınmıştır. III. Ur Sülalesi döneminden itibaren de her yıla yüksek dereceli bir memurun adı verilmiş ve bunların listesi tutulmuştur (Eponym listeleri). Ancak bu listelerde büyük eksiklikler vardır.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.