Mustafa Kemal’in İstanbul’daki Faaliyetleri

17 Ocak 2014 tarihinde tarafından eklendi.

MUSTAFA KEMAL’İN İSTANBUL’DAKİ FAALİYETLERİ

Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti’nin, Birinci Dünya Savaşına girmesinin doğru olmayacağını beyan etmişti. Ancak o zaman Almanya’nın kazanacağı inancında olan İttihat Terakki yöneticilerinin büyük bir kısmı bu tarzdaki beyanlara pek itibar etmemişlerdi. Savaş başladıktan sonra M. Kemal Tekirdağ’daki 19. Tümen Komutanlığına atandı. Çanakkale savaşları sırasında kara muharebelerindeki başarısının ardından, 1916’da Tuğgenaralliğe (Mirliva) terfi ettirildi. Daha sonra görev yaptığı Doğu Cephesi’nde Muş ve Bitlis’i Ruslardan geri aldı. 5 Temmuz 1917 de Yedinci Ordu Komutanlığı’na atandıktan sonra, yöneticilere yazdığı raporlarla, şartların tamamen aleyhimize cereyan ettiğini, milletin durumunun çok kötü olduğunu, güçlü bir ordu kurulması ve idarenin güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyordu. Bu görüşlerine itibar edilmeyince istifa ederek İstanbul’a döndü. Bu sırada Veliahd Vahdettin’le birlikte bir ziyaret için Almanya’ya gitti. Bu ziyaret esnasında M. Kemal, birlikte savaştığımız Almanların da aslında ne kadar zor durumda olduklarını görme imkanını buldu. Ama artık dönüşü olmayan bir yola girilmişti. Bir yıl sonra padişah olan Vahdettin O’nu, tekrar Filistin’deki 7. Ordu Komutanlığı’na atadı. 14 Ekim 1919’da Başkomutanlığa gönderdiği bir yazı ile Mustafa Kemal, barışa gidilmezse yurdun tamamının kaybedilebileceğini bildiriyordu.

Mütarekenin imzalandığı gün Mustafa Kemal Adana’daki Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı’na tayin edildi. Ancak artık yapılabilecek pek birşey kalmamıştı. Zira anlaşma gereği Osmanlı orduları terhis edilecekti. O’nun komutanı bulunduğu 7. Ordu ve Yıldırım Orduları Grubu da mütareke şartlarının icabı olarak lağvedilince, Mustafa Kemal Paşa İstanbul’a döndü. Memleketin durumunun tahmin ettiğinden daha vahim olduğunu gördü. İtilaf Devletleri donanması, Dolmabahçe Sarayı’nın önüne demirlemiş, toplarını da saraya çevirmişti. Buna rağmen Mustafa Kemal, ümidini hiç kaybetmemiş, yanındaki yaverine “Geldikleri Gibi Giderler” diyerek, geleceğe yönelik düşüncelerini bir cümleyle ifade etmişti.

Memleketin yararına İstanbul’da bir şeyler yapabileceği düşüncesiyle Mustafa Kemal, öncelikle Tevfik Paşa Kabinesi’nin işbaşına gelmesini engellemeye çalıştı. O, kendisininde içinde yer alacağı, millî gayeye daha iyi hizmet edebilecek bir kabinenin göreve gelmesi gerektiğini düşünüyordu. Ancak mecliste yapılan oylama sonunda, güven oyu alan Tevfik Paşa Kabinesi göreve başladı.

Daha sonra 22 Kasım 1918’de Mustafa Kemal, huzura kabul edilerek, Sultan Vahdeddin ile ülke meselelerine dair bir görüşme yaptı. Bu görüşme esnasında aralarında geçen konuşmadan, Padişahın genç subaylar hakkında bir takım şüphelerinin olduğu anlaşılmaktadır.

Mustafa Kemal, gerek milletvekilleriyle yaptığı temaslardan, gerekse padişahla gerçekleştirdiği görüşmeden sonra, İstanbul’da bir şeyler yapmanın pek kolay olmayacağını anlamıştı. O, bundan sonraki faaliyetlerini ikili münasebetlere ağırlık vererek sürdürdü. Özellikle bu sırada İstanbul’da bulunan genç subaylarla temasa geçti, ülkenin nasıl kurtarılacağı üzerine onlarla uzun müzakereler yapma fırsatı buldu. Bu müzakereler esnasında Mustafa Kemal, ülkenin kurtuluşu konusunda kendisi gibi düşünen arkadaşlarını tesbit etti. Dolayısıyla Mustafa Kemal’in bu faaliyetlerine bir bakıma Kurtuluş Savaşının kadrosunun belirlendiği görüşmeler diyebiliriz. Ancak bu sırada İstanbul’da ikili görüşmelerin ötesinde bir şeyler yapmak mümkün değildi. Zira şehir fiilen işgal edilmiş, daha sonra hükümeti devralan Damat Ferit başkanlığındaki kabine, İstanbul’daki İngiliz Fevkalâde Komserliği’nin isteklerini yerine getiren bir teşekkül haline gelmişti. Padişahın fahri yaveri ve aynı zamanda faal bir subay olan Mustafa Kemal’in faaliyetleri, fevkalâde günler yaşayan İstanbul’da değişik yorumlara sebep oluyor, dolayısıyla hükümeti, özellikle de Damad Ferid’i rahatsız ediyordu. Fakat bu durum uzun sürmedi. Yine İngiliz Fekalâde Komserliği’nin hükümeti ikâzıyla Karadeniz havalisindeki olaylara dikkat çekilmiş ve olayların önlenmesi istenmişti. Bu gelişmeler üzerine hükümet, Karadeniz bölgesindeki kargaşayı önlemekle Mustafa Kemal’i görevlendirmeyi düşünmeye başladı. Zaten Anadolu’ya geçmeyi planlayan Mustafa Kemal’in işini daha da kolaylaştırdı.

30 Nisan 1919’da Mustafa Kemal padişah emriyle 9. Ordu Kıtat-ı Müfettişliğine tayin edildi. Görevi, Samsun ve civarındaki karışıklıkları önlemek, mütareke gereği ordunun terhisini kolaylaştırmak ve asayişi bozmaya yönelik olaylara fırsat vermemekti.

Mayıs ayının ilk haftası içinde tayin işleri tanımlanan Mustafa Kemal’e hükümetçe oldukça geniş yetkiler tanınmıştı. O’nun, bundan sonra belirtmeye çalışacağımız faaliyetlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için, kendisine İstanbul hükümetince verilen askeri ve mülki vazife ve yetkilerini burada kısaca belirtmekte yarar vardır.

Askeri görev ve yetkileri

1. İki tümenli olan III. Kolordu ile dört tümenli olan XV. Kolordular doğrudan müfettişlik emrine verilmiştir.

2. Bu kolordular her hususta müfettişlik ile haberleşeceklerdir.

3. Adı geçen kolordulara subay tayini ve değişikliği, müfettişliğin izni ve isteği ile yapılabilecektir.

4. Müfettişliğin verdiği talimatı kolordular aynen uygulayacaklardır.

5.  Müfettişliğin sınırları içindeki vilayetlerin kolordu kumandanları da görevlerinde müfettişlikçe kendilerine gelen talepleri daima dikkate alacaklardır.

Mülki görev ve yetkileri

1. Mıntıka dahilindeki asayişin iadesini ve istikrarını sağlayıp, olayların sebeplerini belirlemek.

2. Sorumluluk bölgesinde bulunan silahları ve cephaneyi toplattırarak uygun depolara koymak ve kontrolünde tutmak.

3. Sorumluluk alanında millî amaçlı girişimlere izin vermemek.

4. Müfettişlik görevinin sağlıklı yürütülmesi için vereceği talimatlar, aşağıda isimleri belirtilecek vilayetlerin valileri tarafından yerine getirilecek.

5. Müfettişlik alanı “Trabzon, Erzurum, Sivas, Van, Erzincan, Canik vilayetleri ile bunlara komşu olan Kayseri, Ankara, Kastamonu, Maraş, Diyarbakır, Bitlis ve Elaziz’dir”.

Bu yetkilerle birlikte Mustafa Kemal’in Ordu müfettişliğine tayini 6 Mayıs 1919’da Vükelâ Meclisi’nce onaylanmış, bir an önce işinin başına gitmesi istenmiştir. Ayrıca 7 Mayıs 1919’da müfettişlik tayini, hükümet tarafından şifreyle Anadolu’daki III, XII, XIII, XV ve XX. kolordularla, valilere ve mutasarrıflara bildirilmiştir.

13 Mayıs’ta Harbiye Nezareti’ne müracaat ederek, kendisinin ve karargah mensuplarının üç aylık tahsisatının peşin olarak ödenmesini, fevkalâde masrafların kendisi tarafından tasdiklenmesinden sonra ödenmesini, ayrıca emrine iki binek otomobilinin verilmesini istemiştir. İstekleri tamamlandıktan üç gün sonra yola çıkacağını bildirmiştir.

Gerçekten hazırlıklar süratle tamamlanmış, beraberinde götüreceği heyet bizzat kendisi tarafından belirlenmiş, İstanbul’da vükelâ heyetinden nazırlarla ve sadrazamla görüştükten sonra, Anadolu’ya hareketinden önce son olarak bir de padişahla  görüşmüştür.   Yıldız   Sarayı’nda  gerçekleşen  bu  görüşmede   Sultan Vahdeddin görevinde kendisine başarılar dilemiş, Mustafa Kemal de, İstanbul’dan ayrılmadan önce, padişaha veda etmişti. Bu vedalaşma sırasında padişah Mustafa Kemal’e kendi Hazine-i Hassasından bir miktar tahsisat vermiştir.

Bu görüşmeyi de yaptıktan sonra Mustafa Kemal, yanına aldığı 18 kişilik kurmay heyetiyle birlikte, 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan ayrılıp, 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun’a ulaştı.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Tarih Sınavda Çıkacak Konular