Sevr Antlaşması Maddeleri

21 Ocak 2014 tarihinde tarafından eklendi.

MONDROS MÜTAREKESİNDEN SONRA İTİLAF DEVLETLERİNİN TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ YENİ PROJELERİ

Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920)

San-Remo’da alınan kararları bildirmek üzere İtilaf Devletleri, Türk barış heyetini 22 Nisan’da davet ettiler. Ankara bu görüşmelere delege olarak ancak Tevfik Paşa’yı kabul ettiğinden, O’nun başkanlığında bir heyet Paris’e gitti. Tevfik Paşa kendisine sunulan barış şartlarını bağımsız bir devletin kabul edemeyeceğini İstanbul’a bildirdi (11 Mayıs 1920). İngiltere ve ortakları, barış şartlarını müzakere etmek üzere Osmanlı Devleti’ne bir aylık süre tanıdılar. Daha sonra bu süre 20 Haziran’a kadar uzatıldı. Ancak Tevfik Paşa başkanlığındaki heyet bir şey yapamadan yurda döndü.

Daha sonra Damat Ferit Paşa, Heyet başkanı olarak kendisi Paris’e gitti (2 Haziran 1920). İngiltere ve ortakları nezdinde barış şartlarını hafifletmeye çalıştıysa da bir sonuç alamadı. Müttefikler bu defa 27 Temmuz’a kadar süre tanıdıklarını bildirdiler. Bu arada İngilizler 22 Haziran’dan itibaren Batı Anadolu’da Yunan kuvvetlerine yeniden harekete geçme izni verdi. Tabi bunun amacı baskıları arttırarak, barış projesini imzalatmaktı.

Hükümet, barış şartlarında değişiklik yapılmayacağını anlayınca 20 Temmuz’da anlaşmanın imzalanması yönünde tavsiye kararı aldı. Olay 22 Temmuz’da Saltanat Şurası’nda görüşüldü. Şuraya katılanların sadece Topçu Feriki Rıza Paşa dışındakiler anlaşmanın imzalanmasını kabul ettiler. Neticede Damat Ferit’in tayin ettiği yeni delegeler (Hadi Paşa, Rıza Tevfık ve Sadullah Bey), şartlarını galiplerin belirlediği barış Antlaşmasını 10 Ağustos 1920’de Sevr’de imzaladılar. Hiçbir zaman yürürlüğe girmeyen Sevr Anlaşması ile Asırlardan beri paylaşılamayan Osmanlı toprakları kağıt üzerinde paylaşılmış oluyordu.

13 bölüm, 433 maddeden meydana gelen Sevr Antlaşmasının belli başlı hükümleri özetle şunlardı:

İstanbul Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalacak, fakat, azınlıkların hakları gözetilmezse şehir Türkler’in elinden alınacaktı.

Boğazlar bir komisyon tarafından kontrol edilecek, savaş halinde bile bütün devletlerin gemilerine açık olacak, İstanbul Boğazlar Komisyonu’nun merkezi olacak, komisyonun ayrı bütçesi ve ayrı bayrağı olacak ve bölgedeki Osmanlı jandarması işgal kuvvetlerine bağlı olacaktı.

–  Antlaşmanın uygulanmaya başlamasından bir yıl sonra Kürtler, Doğu Anadolu’da ayrı bir devlet kurmak isterlerse ve onların bu isteği Cemiyet-i Akvam tarafından kabul edilirse, Osmanlı Devleti de bunu kabul edecekti.

Bu Türkler’i dize getirmek için dördüncü girişimdi. Bu girişimlerin birincisi, Mütarekeden sonra İstanbul’un fiilen işgali, ikincisi, 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali ve üçüncüsü de Misak-ı Milli’nin ilanından sonra İstanbul’un resmen işgali olaylarıdır.

–  Midyenin 7 km doğusundan Marmara sahiline kadarki kısımda dahil olmak üzere Trakya, Yunanistan’a verilecek, İzmir Türk egemenliğinde kalacak, fakat Osmanlı Devleti bu şehirde idari haklarını Yunanistan’a bırakacaktı. Antlaşmanın uygulamaya girişinden beş yıl sonra şehirde kurulması kararlaştırılan mahalli parlamento, bölgenin Yunanistan’a katılmasını isteyebileceği gibi aynı husus için halkoyuna da başvurabilecekti.

–  Suriye Fransa’ya bırakılacak, sınır Mardin-Urfa-Antep hattını takip ederek Cebelibereket’in kuzeyinden geçecek.

–  Arabistan ve Irak İngiltere’ye bırakılacak.

–  Doğu Anadolu illerinin bir kısmında (Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon havalisi) müstakil bir Ermenistan Devleti kurulacak. Bu devletin sınırlarının tespiti A.B.D. başkanı Wilson’un hakemliğine bırakılacaktı.

   Mecburî askerlik hizmeti kaldırılacak, 50.000 kişilik bir ordu bulundurulacak, bunun sadece 35.000’i jandarma, 15.000’i de jandarmaya yardımcı kuvvet olacaktı. Bunun dışında kara, hava ve deniz kuvveti bulunmayacaktı.
Ayrıca subayların yüzde onbeşi müttefik ve tarafsız devletlerin subayları olacaktı.

–  Azınlıkların sosyal, kültürel ve siyasî hakları genişletilecek, Osmanlı Devleti onların hiçbir şeyine karışmayacak, antlaşmanın bu maddesinin uygulanması için İtilaf Devletleri her türlü tedbiri almakta serbest olacaktı.

–  Kapitülasyonlardan bütün müttefik ülkelerin vatandaşları yararlana­bileceklerdi.

–  Herhangi bir Osmanlı vatandaşı istediği zaman istediği devletin tâbiiyetine girebilecekti.

–  Devlet mâli işleri İngiliz, Fransız, İtalyan ve bir Osmanlı temsilcilerinden oluşan komisyona bırakılacak, bu komisyonun uygun görmediği hiç bir mali önlem alınamayacak, bütçe üzerinde son söz bu komisyona ait olacak, komisyondaki Osmanlı delegesinin istişari mahiyette bir fonksiyonu olacak, Gümrükler komisyon tarafından tayin olunan bir genel müdür tarafından idare edilecekti.

Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı‘ndan mağlup olarak çıkmasından dolayı oldukça ağır bir şekilde cezalandırılmıştı.   İtilaf Devletleri’nin son şeklini vermekte  oldukça  güçlük  çektikleri,  nihayet   10  Ağustos’ta  sadece  Osmanlı Hükümeti’ne imzalattırabildikleri bu antlaşmanın, Osmanlı Anayasası’nca yürürlüğe girmesi için meclisin onaylaması gerekiyordu. Oysa meclis artık Ankara’daydı ve kendisinin kabul etmediği hiçbir anlaşmanın, Türk Milleti adına kabul edilmiş sayılmayacağını daha önce İtilaf Devletleri’ne de bildirmişti.

Damat Ferid Hükümeti bir süre anlaşmanın şartlarını uygulamaya çalıştı ise de Misak-ı Millî parolasıyla hareket eden T.M.M.M. Hükümeti karşısında başarılı olamadı. İngilizler de desteğini çekince 17 Ekim 1920’de istifa etmek zorunda kaldı.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.